|
"Alternans" umudu bile yok gibi

Bir kez daha söylemek istiyorum: 21 Ekim referandumunun birçoğumuzu (aralarında ben de varım) şaşırtan yüksek katılım oranı toplumun umudunu “politika”ya bağladığının, ya da daha mütevazı bir ifadeyle politikaya bağlılığının apaçık bir işaretiydi. Doğu ve Güneydoğu''nun bazı illerinde kırılan “rekorlar” ise bu işaretin tuzu biberiydi.

“Politika”nın prestijini iade eden -ya da daha doğrusu ülkedeki “politika”ya yeni bir açılım kazandıran- bu işaretin benzerleri de eksik değil tabii ki. Bu çerçevede -bir “güzelleme” olarak değerlendirmeyin lütfen, çünkü bu partinin (de) eksiği gediği epeyce- AKP''nin şu son birkaç ay içinde sergilediği tutumu da hatırlatmak gerekir.

AKP''nin “tezkere” öncesi ve sonrasında siyasi tarihimizde nadiren karşılaştığımız soğukkanlılığı elden bırakmayan akılcı politikasını, hakkında çok yazılıp çizildiği için bir kenara bırakıyorum.

Peki ya AKP''nin “dokunulmazlık” ve DTP''nin kapatılması konularına ilişkin tutumu? AKP''nin MHP tarafından üzerine sürekli benzin dökülerek alevlendirilen bu “nazik” konulara ilişkin takındığı tavır? Antidemokratik yöntemlerle demokrasinin kurulamayacağını-geliştirilemeyeceğini açıkça ilan edebilmesi? Ne dersiniz, AKP, seçmeni tarafından cezalandırılmaktan hiç mi çekinmiyor, korkmuyor? Çünkü bize bugüne kadar öğretilenlere göre, önemli bölümü “muhafazakar” olan AKP seçmeninin partisinin işi bu derece “ağırdan almasın”dan haz etmemesi ve memnuniyetsizliğini belirtmesi gerekmiyor muydu? Ama nerdeee... Her yeni anket termometreyi bir derece daha yüksek gösteriyor. Sadece “terör” meselesinde değil; AKP seçmeninin Peres''in TBMM''de ağırlanması karşısında da sesini (çok) yükseltmediğini gözlemliyoruz.

Peki, TBMM''de grubu bulunan partiler içinde sadece AKP''nin bu derece soğukkanlı ve ferasetli bir politika izlemesi beni memnun ediyor mu? Tahmin ettiğiniz gibi bu soruyu olumlu cevaplamak için saf kan AKP''li olmak gerekir! Dolayasıyla tabii ki memnun etmiyor. Ne yani bu ülkenin siyasi hayatı sayıları giderek yükselen seçmeniyle sadece AKP''nin eline mi kalacak? İstemem doğrusu; istemem çünkü hiçbir partinin “ağzıyla kuş bile tutsa” rakipsiz ya da alternatifsiz kalmasını istemem. Tamam, pekçok yazar Batı demokrasilerini gözden geçirirken bu diyarlarda da, siyasi platformda gerçek anlamda “alternatif”lerin kalmadığını işin dönüp dolaşıp “alternans”, yani “münavebe”ye gelip dayandığını söylemiyor değil. Yani Batı''da da artık “alternatif” politikaların sonu geldi; biri gidip diğeri geliyor ve hepsi aşağı yukarı aynı programları uyguluyor.

Ama bizde durum -bu gidişle- çok daha vahim: AKP''nin bu yükseleşi karşısında sanki artık “alternans” da kalmadı gibi...

Bu tablo bu açıdan gerçekten iç karartıcı nitelikte. İhracattan Kıbrıs sorununa, sosyal hizmetlerden Anayasa''ya, “terör”den Kürt sorununa kadar her işin üstesinden AKP mi gelecek?

Bana göre (de) AKP''nin bu “önlenemez yükseleşi”, diğer (büyükleri kastediyorum) siyasi partilerin “önlenemez inişi” den kaynaklanıyor. Muhalefetin durumu o derece içler acısı ki, bunun yanında “yükselebilmek” için çok da fazla gayret gerekmiyor. Çoğu zaman “sağduyu” yani Descartes''in insanlara eşit olarak dağıtıldığını söylediği yetenek-yetiye sahip olmak bile tek başına yetiyor.

Bunları söylerken bütün gelişmelerin arkasında duran şu gerçeği unutuyor değilim: AKP''yi böyle şaşırtıcı derecede “medeni” kılan neden -tabii ki- toplumun büyük kesiminde gözlediğimiz, giderek olgunlaşan vatandaşlık bilinci ve duyarlılığıdır. Çünkü bu toplum artık eski toplum değil. “Politika”dan anladığı da, “politikacı”dan beklediği de artık çok değişti. “Dokunulmazlık” nöbetleri artık onu heyecanlandırmıyor. “Kimlik”, “kültürel hak” gibi kavramlarla çoktan tanıştı. Dolayısıyla, istediği noktalara ulaşsın diye AKP''ye o yön veriyor.

Bunları söylerken şu soruyu sormayı da unutmuyorum: “Politika”dan beklediğimiz şeylerin tamamı bu mudur? Olmaması lazım. Ama bu işte AKP''nin bir günahı yok, o bildiğini-sezdiğini yapıyor. Politikasının yöneldiği dört başı mamur bir “toplum tasavvuru” olduğunu da sanmıyorum. Ama zaten belki de, söz konusu “tasavvur”dan söz edebilmenin modası çoktan geçti...

٪d سنوات قبل
"Alternans" umudu bile yok gibi
“Almanlar et başında”
Varsıllar vergi ödemesin!
Amerikan Evanjelizminin Trump’la imtihanı
Genişletilmiş teröristan projesi böyle çöktü
İsrail’le ticaret ve Deutsche Welle