|
"Müdahillik hakkı" sınırının genişlemesi

Geçen hafta Radikal gazetesinde yer alan iki haber benim kendi çapımda yıllardır hatırlatmaya çalıştığım bir önemli sorunun çözüm yoluna girmekte olduğunu müjdeler nitelikteydi.

"Likör fabrikası kararı: Bu şehir hepimizin" başlığını taşıyan ilk haber (özellikle İstanbul"da yaşayan okurlarımızın kolayca tahmin ettiği gibi) Mecidiyeköy"de eski likör fabrikası arsasında yükselmeye hazırlanan (ve eğer doğru ise şehrin en yüksek "kule"si olacak olan) inşaat ile ilgiliydi. Birisi halen görevde bulunan iki belediye meclis üyesi tarafından öngörülen inşaata ilişkin imar düzenlemesinin çevrede nüfus ve trafik yoğunluğunu çok arttıracağı, hava ve gürültü kirliğine neden olacağı gerekçesiyle açtıkları dava İstanbul 7. İdare Mahkemesi tarafından "davacıların söz konusu plan ve projelerden menfaat olarak etkilenmeyecekleri" kararıyla düşürülünce, davacılar dosyayı Danıştay"a taşımıştı.

Ancak bu kez Danıştay, önüne gelen dosyayı farklı bir anlayışla gözden geçirmiş ve "… tadilatın yapıldığı bölgedeki aksı kullanan bir birey olarak davacının menfaatini ihlal ettiği, dolayısıyla dava açma ehliyetinin bulunduğu açık olup ehliyet yönünden davayı reddeden İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet görülmemiştir" kararıyla davanın yeniden görülmesi için ilgili mahkemeye göndermiş.

Danıştay kararının hukukun oluşumu ve işleyişinin "devletten hareketle" değil "toplumdan hareketle" olması gerektiğini kavramış bir yargı kararı olduğu muhakkak. Çünkü kamusal hayatı ilgilendiren davalarda "müdahil" olabilme sınırını olması gerektiği gibi genişleten bir karar bu.

Gazetenin ikinci haberi ise " "Nefret" cinayetinde örnek karar" başlığını taşıyordu. Diyarbakır"da eşcinsel olduğu için babası ve amcası tarafından öldürülen R.Ç. (17) davasında mahkeme yine "tarihi bir karara imza atarak" LGBT (lezbiyen, gey, biseksüel, trans) derneği SPOD"un müdahillik talebini kabul etmiş.

Bu güzel bir gelişme, çünkü Radikal"den Elif İnce"nin –haberi içinde- belirttiği gibi "mahkemeler, sivil toplum örgütlerinin müdahilliğini çoğunlukla "zarar gören taraf olmadıkları" gerekçesiyle reddediyor. Kadın cinayetleri davalarında da kadın derneklerinin müdahillik talebi bu yüzden kabul edilmiyor."

SPOD Ofis Koordinatörü Sezen Yalçın"ın açıklamasından da iki satır aktaralım: "Mahkeme, bu durumda müdahilliği kabul ederek çok önemli bir karara imza attı.. Bizce bu karar kadın cinayetlerine müdahil olmak isteyen örgütler için de emsal niteliğinde."

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Sorumlusu Gökçesu Özgül ise sözünü ettiğimiz alana ilişkin "müdahillik" konusunu ülke mevzuatı çerçevesinde şöyle değerlendiriyor: "6284 sayılı "Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun çıkarken kadın örgütlerine müdahillik hakkı tanınmasını talep etmiştik. Bu hak yasada sadece Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı"na tanındı."

Toparlayacak olursak: İnsanlar kamu yararını ilgilendiren konularda kendi inisiyatifleriyle oluşturup ülke genelinde belli bir temsil değeri kazandırdıkları gönüllü örgütleri aracılığıyla "doğrudan doğruya" zarar görmeseler de çevreyi kirleten bir fabrika, her türden ayrımcı başlıklar kullanan bir gazete, ya da diyelim benzer açıklamalar da bulunan bir kişi ya da örgüt hakkında "şikayet"te bulunabildikleri gibi açılan davalara "müdahil" olarak da katılabilmelidir.

Diyelim ki günün birinde bir gazete "Ermeni köpekler", bir diğeri (kara renkli bir fulbolcuyu kastederek) "Yamyam", bir üçüncüsü "Tecavüzü arzulayan kadınlar çok" gibi okuyanı yerinden sıçratan başlıklar kullandı. Bu durumda toplumun bir üyesi olarak ne yapabilirsiniz? Bu kötülükler karşısında elinizden ne gelir? Yapabileceğiniz tek şey bu yayınlar hakkında "suç duyurusu"nda bulunmaktan ibarettir. Bildiğiniz gibi bundan sonrası tamamen savcının "keyfine" kalmış bir şeydir; "kamu davası" açacak mı açmayacak mı? Oysa –demokrasilerde gözlemlediğimiz gibi- STK"lara ilgili oldukları alanlara ilişkin gelişmelerde "müdahil" olma hakkı tanınması durumunda hukuk ve giderek yargı, devlet değil toplum çıkışlı bir nitelik kazanacaktır. Bu nedenle iki haberle önümüze gelen Danıştay ve Diyarbakır 3. Ağır Ceza Mahkemesi"nden çıkan kararların arkasının gelmesini ve daha da önemli olarak ilgili mevzuatta gerekli düzenlemelerin yapılması bekleriz.

11 yıl önce
"Müdahillik hakkı" sınırının genişlemesi
“Almanlar et başında”
Varsıllar vergi ödemesin!
Amerikan Evanjelizminin Trump’la imtihanı
Genişletilmiş teröristan projesi böyle çöktü
İsrail’le ticaret ve Deutsche Welle