Ve şimdi bir adım geri çekilme zamanı. Koalisyon arayışları, siyasi pazarlıklar, ertelenen barış müzakereleri, patlayan bombalar, sınır savaşları... derken bir Ramazan daha. Nefsinin isteklerine boyun eğmemekten bahsediliyor oruç deyince. Her organına oruç tutturmaktan bahsediliyor. Bunu neden yaptığının anlamı insanda açılmalı.
Oruç bir kalkan. Zırh. Sana dünyayı putlaştıran her şey ile arana mesafe koyuyor. Bütün organlarınla tutuyorsun orucunu. Dilin neyi konuşacak, neyi susacak... Gözün neye bakacak, neyi görecek, neyi görmeyecek... Elin neye dokunacak, ne iş yapacak, ne verecek, ne vermeyecek... Derken...
Anlam eğer kanatlanıp seni gönlünün semalarına yükseltmiyorsa, bir aşık gibi uçurmuyorsa, başında duman, sana özünü özletmiyorsa... Oruç uruç ettirmiyorsa... Açlık ile tokluk arası bir egzersiz olmaktan öteye gidemiyor.
Oruç; bir kalkan olabiliyorsa nefsinle aranda, denilebilir ki, şeylerle ilişkin yeniden düzenlenmeye başlıyor.Herkesle, her şeyle arana mesafe girdikçe eşyayla bütünleşmeye başlıyorsun.
Şu martıyla, bu bulutla, yaprakla olduğu kadar, patlayan bombayla, kanayan yürekle, Suriyeli mülteciyle, hatta sadece Mursi'yle değil Sisi'yle de... Çünkü hepimizin içinde Firavun var. Musa'ya Tanrılık taslayan. Onu suçüstü yakalamak için kendinde ve dışında bulman gerek.
Allah'ın cemaliyle bütünleşmek kadar, celalini de kabullenmek gerekmeseydi, nasıl kamil olunurdu... Celal ve cemali birleyerek kemale ulaşmak keşişler gibi dağ tepelerinde, hayattan çekilerek, sadece çiçek böcekle, organik cümbüşle nasıl mümkün olurdu...
Buradayız şimdi. Bir kez daha. Tutmaya geldik sırrımızı. Oruç açmaya, gönül açmaya... Aşk ile... Gün uzun, saatlerin içinde asırlar açılıyor, dolunaya çok var, celal ile cemal öpücüğünü herkeste, her şeyde bulmaya geldik. Şehirler kalabalık, asfalt eriyor sıcakta, isyankarlar iş makinalarını yakıyor, direnişçiler gece gündüz nöbette. Nefis polisliğine soyunmaya geldik.
Benliğinin fazla yüklerinden kurtulmaya başlıyorsun oruçluyken. Sende sana ait sandığın ne varsa silinmeye başlıyor. Kendine ait müstakil bir benliğin yok imiş. Bunu fark ettikçe, her varlıkta mevcut olduğunu anlamaya başlıyorsun. Oruç, sana sen hiçsin diyor ve her şey sensin diyor. Zaman içinde an açılıyor.
Senin çirkinliklerin dahil bütün varlık güzel.
Yediğin sensin. Yemediğin de sen.
Yok oldukça var olmaya başlayacaksın.
İdama mahkum etmeye geldik nefislerimizi. Böylece Mursi'ler hürriyetine kavuşacak. Oruç ile can vermeye, canan bulmaya geldik. Kadavra medeniyetine karşı canan medeniyeti kuracağız. Canlı canlı dalacağız deryaya. Umman olacağız.
Katrede umman saklı, her cüzz küll'üne hayran.
Vereceksin, vereceksin. Gözünün, dilinin, ayağının, elinin, aklının, kaleminin, güzelliğinin zekatını... Oruç; vücudun zekatı! Güzellik vergisi. Canını, kanını, mülkünü istiyor verdikçe, nefsini dikenlerinden arındırdıkça mana sarayının kapıları açılacak. Gireceksin, adım adım. Gönlünün sultanını bulacaksın. Tahtında oturmaktaymış.
Kimin gönlünden bir kapı açılırsa, o her zerrede bir güneş görürmüş. Canı göreceğiz her şeydeki. Canlılığı hissedeceğiz. Ruha dokunacağız. Kendinsin. Kendi. Hepsi kendi imiş... Diyeceğiz.
Ne güzel. Evet, oruç tutuyorsun, sana bir sır veriyor. Sır tutuyorsun. Emaneti korumanın, emaneti ehil olarak taşımanın anlamları açıldıkça, oruç seni tutmaya başlıyor. Yemiyorsun içmiyorsun, susuyorsun, evet. Fakat bunu neden yaptığını biliyorsun artık. Saatler uzuyor, gün uzuyor, sabır eşiğin genişliyor senin de. Hilalden dolunaya genişliyor sır.
Sonra on günlere giriyorsun. İçindekinin içindekini bulmaya. Güzelliğin cevherini son on günde bulmanın manaları açılmaya başlayacak. Her birimiz vahyi kendi gönlümüzün semalarından indirmeyi öğreneceğiz. Bir kerede inen hakikatin ayet ayet içimizde ve dışımızda açılması, onu okumak, hatmetmek usul usul gerçekleşecek.
Her seferinde, yılın bütün aylarını, ayın bütün günlerini, günün bütün saatlerini beş vakit ile tavaf ederek... Aşk ile bir kez daha... bir kez daha derken... Kadir gecemize şahitlik edeceğiz. Bin aydan hayırlı!
#ramazan
#oruç
#iftar
9 yıl önce
Oruç bir sır veriyor tutmak isteyenlere
Dokuz kusurlu hareket
Geçmiş zaman olur ki...
“Almanlar et başında”
Varsıllar vergi ödemesin!
Amerikan Evanjelizminin Trump’la imtihanı
