|
Sanki demokratikleşemiyoruz diye patlıyor bu bombalar!

İçeride ve dışarıda kanlı kansız kıyım yapan, kalbiyle zihniyle vicdanıyla katil olan, hayatımızı, huzurumuzu, güvenliğimizi sabote eden ne tuhaf bir oluşum var. Daha iki üç gün önce sol terör örgütler PKK ile birleştiklerini açıklayarak, ülkemizi tehdit etmemişler gibi onları sözümona faşizme karşı direnen ve Kürtler adına savaşan özgürlük savaşçıları olarak lanse edenler mesela! Dökülen kanda sorumluluğu olanlar!



Pazar günü Ankara'da beş ay içinde patlayan üçüncü bombadan dakikalar sonra “Erdoğan istifa” diyerek suçlama ve ithamlarda bulunmaya başlayanlar oldu bir kez daha. Aylardır maruz kaldığımız bu dehşetli terör eylemleri onların canlı bombaları teşvik eden bu söylemleriyle bir kez daha gerekçelendirilmiş oldu.



“Erdoğan istifa” nakaratının tam da yeniden ağızlara dolandığı hafta bu argümanı sivil vatandaşlarımızın kanıyla taçlandırmaya çalışanları görmek çok zor geliyor. Bu söylem bunca ölümün üzerine terörü neredeyse işlevsel hale getirmiyor mu? Canlı bombaları meşru bir gerekçeye bağlamış olmuyor musunuz?



“Erdoğan istifa ederse vatandaş katledilmeyecek, terör bitecek.” Bu çarpık algıyı dehşete kapılmış ve güvenliği için endişe eden ortalama vatandaşın nezdinde olağan hale getiriyorsunuz. Bunun da adı demokrasi, istikrar vesaire oluyor, öyle mi!



***


Aylardır IŞİD'den DHKPC'ye, PKK'dan, TAK'a çeşitli terör örgütleri, kurdukları türlü küresel ittifaklar üzerinden milleti ve sivil alanları hedef alırken, masumları katlederken Türk devleti kendi Kürt halkına savaş açmış gibi bir söyleme gece gündüz ideolojik altyapı kurmaya çalışanlar hala pişmanlık duymuyor. Güvenlik görevlilerini sivil haldeyken, telefonda konuşurken, uyurken kahpece vuran ve devrimci halk savaşını başlatan teröristleri aklamak için Erdoğan'ın saray hırsı yüzünden kendi Kürt halkına savaş açtığına inanmamızı istediler. Aylarca.



Erdoğan Başkanlıktan vazgeçse ya da partiler hükümetin barış çözümlerini sabote etmeyip Anayasa yapmış olsa, PKK teröre başvurmayacaktı sanki. Terör biz demokrasiyi beceremediğimiz için bize isabet ediyormuş gibi.. Rusya'nın sınırımızı bombalaması, IŞİD terörü, Suriye iç savaşı, YPG istismarları, boru hattı sabotajları, 6-8 Ekim katliamları sanki bu sebeple vuku bulmuş gibi!



“Türkiye kendi Kürt nüfusuna karşı kirli bir savaş yürütüyor” diye yazan uluslararası medyanın bu çarpıtmasında suç ortağı olanlar var çok uzun zamandır. Daha geçenlerde bir Amerikan dergisi Diyarbakır'ı kastederek “burası” demiş, “Türk hükümetinin tanımayı reddettiği anavatan!”



Sur'dan çıkarılan aileler PKK şiddetinden kurtuldukları için seviniyorlar oysa. Direniş için onlara çağrı yapan partinin yürüyüşüne dahi katılmıyorlar. Kazılan hendeklerden, kurulan bariyerlerden, evlerine giren teröristler tarafından canlı kalkan olmaya zorlanmaktan, çocuklarını zorla örgüte kaptırmaktan usanmışlar. Tehdit ve şantajdan yılmışlar, insanca seviniyorlar yardım eli onlara uzatıldığı için. İdeolojik takıntılarla hareket edecek konforları yok çünkü bazı aydınlar gibi.



Kimi aydınlar içerde ve dışarda Türkiye'nin barış müzakerelerini kendi bitirdiğine ve azınlık haklarını kabul etmediği için Kürt direnişçilerinin mücadeleye başladığına dünyaya ikna etmeye çalışırken: Mesela sadece Sur'dan çıkarılan beş bin aile valilik tarafından otellere ve ilçelere yerleştirilmemiş, aile başına biner lira yardım yapılmamış, gıda, eğitim yardımı kesintisiz devam etmekte ve psikolojik destek verilmekte değilmiş gibi. Devlet durup dururken kendi vatandaşını bombalıyor diye en diplomatik dillerde yazıp konuşurlarken: İnsanlığın ve kainatın hakkına girdiklerini, bu yalan ve dolanların bir başka bilgide gelip yine kendilerine isabet edeceğini hiç umursamadılar.



***


Erdoğan hakkında otoriter diktatör diye demeç verenlerin ülkesinde terörist komutanlar “Baharda şehirlerinizi başınıza yıkacağız” diye tehdit savuruyor. AKP daha dört ay önce her iki vatandaştan birinin oyunu alarak iktidarını korumamış gibi! Sanki uzun zamandır bölgemizde ittifakları değişen vekaletler savaşında değilmişiz gibi, bu bombalar da doğrudan sivil vatandaşlara yönelik değilmiş gibi. Vatanımızı savunmaya dahi hakkımız yokmuş gibi.



Dahası... Casusluklarla, darbe girişimleriyle, üst düzey dinlemelerle, sahte kanıtlarla, hileli sınavlarla kimse suç işlememiş gibi: “Aa ama özgürlükler elden gidiyor» gerekçesine ya da "siyaseten doğrucu" demokrasi söylemlerine sığınanları da izledik. İnsan hakları ihlali gibi şablonlara bel bağladılar. Nasılsa bu çağdaş argümanlar her türlü mağduriyet gerekçelerinin içini doldurmaya yeterdi medeni dünyada! Sonra da kız çocukların silahlandırılıp dağda eğitim görmesini filan hiç umursamadan gece gündüz barıştan yana imza verip durdular. Dehşetle izledik bunu da.



Katledilen masum vatandaşların aileleri üzerinden bütün milletimizin başı sağolsun. Bir araya gelip hepimize karşı yapılmakta olan terörü lanetlemeyi beceremediğimiz sürece, içimizden bazıları bu millete yapılan her katliamda suç ortağı olmaya devam edecek.


#demokratikleşme
#YPG
#suriye
#iç savaş
#ışid
8 yıl önce
Sanki demokratikleşemiyoruz diye patlıyor bu bombalar!
İnsanoğlunun beş tane temel ihtiyacı vardır
Turizm uğruna
Mermer atıklarının muhteşem geri dönüşümü
Tasarruf sandığı
ABD-Çin rekabetinde popülizm, korumacılık ve ulusal güvenlik