|
Üsküdar'da attar dükkanından kitapçıya
Şimdi Üsküdar'da bir attar dükkanındayım. Aziz Mahmud Hüdai Hazretlerinin eteğinde, Azat yokuşunun başında. Üst katta, ofis olarak kullanılan bölümdeyim. Aşağısı kitapçı. Aşk ve irfan kitapçısı. Müşteriden çok talipleri var.

Nitekim şimdi aşağıda Üsküdar'a ruh üfleyen muhabbet ehlinin sohbeti devam ediyor. Evet bir attar dükkanı burası. Yıllar boyu rahmetli Ahmed Yüksel Özemre'nin deyişiyle nice sohbetlerin, himmetlerin, dostlukların nice hayırların, nice tefekküre şâyan ibretlerin, nice füyûzatın, nice manevi tohumların ve irşadların sebebi ve mihveri olmuş o attar dükkanının (bkz: Üsküdar'da bir attar dükkanı / Kubbealtı yayınları) yeni çehresindeyim.

Bugünün bakışıyla, zamanın ruhunu mayalayan bir ruh dükkanı tabiri caizse. Güzel kokuların yükseldiği, şifalı otların kaynatıldığı bir nur mahali. Yunus'ların, Niyazi Mısri'lerin, Sunullah Gaybi'lerin, Esrefoğlu Rumi'lerin, Nasuhi Efendilerin olduğu kadar bugünün derviş meşreplilerinin eserleriyle kanlı canlı bir kitap dükkanı.

Aynı zamanda bir buluşma mekanı burası. Mekana ruh veren insan olduğundan; insan olma gayretinde bir araya gelen taliplerin merkezi. Yalnızca kitabı değil insanı okumaya talip olanların tabiri caizse aşk merkezi.

Evet piyasada pek çok büyük yayınevi var; dağıtım ağı geniş, telifi kabarık, gediklisi bol olan ehli hizmet kuruluşlar. Pek çoğunun çalışanlarıyla dost olduğum, takdir ettiğim nice yayınevi. Şimdiyse uzun bir yolculuğun devamında buradayım, bu attar dükkanının yayınevinde. Adı h yayınları. İçinde hu saklı. Logosundaki h harfinin içinde de bir lale. İstanbul kokulu.

Acizane kitaplarımı burya, bu yayınevine verdim bir süre önce. Bir başka deyişle, yazdıklarımı h ve vav'ın katman katman anlamlarında şerh etmek için buradayım. Attar Dükkanı'nın Üsküdar'daki kadim kokularını içime çekmek, buranın her daim taze otlarıyla pişip kaynama noktasına varmak istiyorum. Niyetim, gayretim bu yönde.

Şimdi aşağıda Özemre hocanın temennisiyle bu yayınevini Şevket Turgut Çulphan ve Yunus Emre külliyatını sermaye bilip dükkanını burada açan Mustafa Tatcı hoca ile elli yılını Üsküdar'da geçirmiş, Düzgünman'ları, Sayın'ları, Derman'ları, Özemre'leri bilmiş Memduh Cumhur bey ile sohbet ediyor. Nasuhi Efendi sevdalısı Yumni Dalkılıç beyefendi içeri girmiş onlara katılıyor tam bu sırada.

Geçenler Azat yokuşundaki kokuyu duyup içeri giriyorlar. Bir hanım diyor ki, “anti depresan almaktan usandım, o yüzden Yunus seçkilerini alayım diye geldim buraya.” Bir delikanlı diyor ki, “geçen hafta burada bir sohbete gelmiştim, devamı ne zaman olacak...”

Derken bir telaş başlıyor. Akşamüstü açılış olacak. Üsküdar Belediye Başkanı gelip kurdele kesecek, kitapçılığın kültür dünyamızdaki önemini vurgulayacak, bereket dileyecek. Fakat açılışa saatler olmasına rağmen dükkan her geçen dakika dolmaya başlıyor.

Herkes bir şey getiriyor. El emeği göz nuru hediyeler; tablolar, çiçek, kap kap aşure, limonata, Osmanlı şerbeti, kek pasta ve börekler, gül lokumları, dergiler, kitaplar... Duvardaki son boşluğa gönül dostu bir ressam tablosunu asarken, bir müzisyen çalgısıyla geliyor, bir yönetmen ise elinde saksılarla. Bir genç dükkanın bahçesine siklamenler, menekşeler dikiyor. Erik ağacının altında, bu semtin kadim toprağında bir zeytin ağacı dahi yer buluyor.

Dükkanda sulh, yurtta sulh diyorum. Bunun üzerine etrafımdaki aşıklar 2 Kasım sabahı daha güzel bir Türkiye'ye uyanmayı diliyorlar! Herkes harıl harıl açılışa hazırlanıyor. Fakat daha şimdiden sanki bütün misafirler gelmiş kadar kalabalık dükkan. Bir bakıyorum, burada herkes ev sahibi. Hem misafir hem ev sahibi.

İnsan Hakk için emek verdiğinde, bir güzelliği icra etmek için alınteri döktüğünde sadece sahip çıkmakla yetinemiyor. Ait olmaya başlıyor. Çünkü bir yere, bir işe, bir dükkana sahip olma iddiası onu başkalarıyla paylaşmana engel olabilir. Ait olmak ise tevazu ile bağlanmaya yöneltiyor insanı.

O vakit fark ediyorum. Bu güzel kokulu dükkan bizim gönlümüz. Üsküdar'ın kalbinde gönül yapmaya gelmişiz. Yüz yüzeyiz, göz gözeyiz. Kitap dükkanının eski mekanından buraya taşınması ve yerleşme derken birkaç ay geçti. Herkes özlemiş birbirini. Aşk ehliyle birlikte olmak, sohbet dinlemek, gönülleri öyle çok birleştiriyormuş ki, sanki gurbet bitmiş oldu yeniden buluşunca.

Kucaklaşmak, upuzun bir yolculuk.

Kendi kendimizi güzelleştirebildiğimiz ölçüde Üsküdar'ı, İstanbul'u, Türkiye'yi güzelleştirmeye talibiz. Gönlünü dükkan kılabilenler, hizmet ve gayretle, aşk ile çalışarak, yaptıkları işe hakkını verenler dükkanı ev, evi saray kılacaklar. Gönül sarayının sultanını layık olduğu tahta oturtacaklar. Aşıklar, maşukun nefesinde hu olup onu yutacaklar.

Üsküdar'da camilerin, türbelerin, dergahların ortasında, hattat ve ebru sanatçılarının, neyzenlerin sanat icra ettiği dükkanların, kahve, kafe ve kıraathanelerin arasında, hayatın bütün somutluğu ile devam ettiği bir anda uzaklara dalıverdim, üst katta. Yazıyorum hala.

Keşmekeşin merkezi Üsküdar. Marketlerin, kuru yemişçilerin, ganyan bayilerinin, giyim kuşam dükkanlarının, nalburların, dönerci, kuyumcu, kilimci, çerçeveci ve dürümcülerin ortasında, otopark veya noter arayanların, parfümeri ile tadilatçı arasında koşturanların içinde kaybolup gitmişken, otobüslerin dolmuşların gürültüsünde karşıdaki İstanbul'un siluetine doğru uzayıp gitmişken Salacak sahilinden... çağrıldığım kokunun peşinde kendi izlerimin üzerine basarak geldim bu dükkana.

Burası tam teşekküllü bir tevhid mahali. Celal ve cemalin buluştuğu bir kamil mekan. Hayatımın ilk abdestini aldığım ve Üsküdar'ın sultanına niyaz etmeye gelip ellerimi semaya açtığım yerde devam ediyor kendime doğru hicretim. Dualarımın kabul olduğu yerdeyim.

Hepimiz sevdiğimiz yerin yerlisiyiz!

Şimdi h yayınlarının yeni kitapçı dükkanını açarken, üç yıl gibi kısa bir sürede gönülleri genişletmesine tanık olurken, yine ellerimi açıp dua ediyorum. Açılışlar fetih olsun inşallah. En güzel başlangıçlar en hayırlı sonlarla buluşsun. Ol emrinin içinde ol nefes ile hayat bulalım. Hu.
#Aziz Mahmud Hüdai Hazretleri
#üsküdar
#kitapçı
9 yıl önce
Üsküdar'da attar dükkanından kitapçıya
Orta yol doğru istikameti gerektirir
Korksak mı?!
Londra izlenimlerim, beklentiler ve riskler
Türkiye’nin enerjisi
Komprador entelektüel ve siyasi işlevi