|
Vatan gönüldür!

Osmanlı'nın işgal ve parçalanma sürecinde Basra'da İngilizlere karşı çok ciddi bir savaş kazandığımızı elli yaşımdayken duydum. 1950'lerde Nato'ya girmemizle birlikte Kutü'l Amare'nin bayram olarak kutlanmasından aniden vazgeçilmiş. Hafızalardan tamamen silinen bu zafer ortaya çıktığından beri muhalif çevrelerden şu sözleri duyuyorum:



“Yine batı düşmanlığından medet umuluyor. Başımıza gelen her musibette üst akıl gibi açıklamalara bel bağlanıyor. Kaybolan özgüvenimizi böyle ifrata kaçan meydan okumalara sığınarak mı bulacağız?” Bir de şöyle diyenler var: “Birlikte yaşayamadığımız için birlikte öldüğümüz savaşlar üzerinden aaa bakın bir zamanlar çoğulcu bir medeniyet kurmuşuz diye övünüyoruz. Ölüme giderken mi birlikte olduğumuzu hatırlayacağız sadece?”



Şöyle diyorum acizane: “Eğer vatan diye bir mefhumumuz yoksa bunca ölümden sonra dahi fark edemeyeceğiz bir olduğumuzu!” Boş bakanlar olursa şunu da ekliyorum: “Sevemeyenin vatanı değil bir toprak parçası vardır yalnızca!”



***


'Vatan ile gönül bağları büyük ölçüde kopuk' bir kesimden geliyorum. Bu sebeple 'içeriden' söz söylemek düşüyor benim gibilere. Kınamak için değil ifade edebilmek için.



Vatan hudutlarının gönül gibi ancak fetihle genişlediğini hiç tecrübe etmemişseniz... İşgal ve sömürü ile ele geçirilen toprak parçasının vatan olmaya yettiğini sanıyorsanız... Eğer sizin nezdinizde vatanın can ile ilişkisi kurulmamışsa... Canınızı feda edecek denli sevdiklerinizden vazgeçmeyi küçümsüyorsanız... Sıla-i rahim yapacak bir 'memleket'iniz olduğunu fark etmemişseniz... 'Asli vatan'a dönmenin manevi boyutları hakkında bir keşfe varmamışsanız: Vatanı uğrunda canını feda etmekle neye şahit olunduğunu göremezsiniz.



Çağdaş dünya vatandaşıyım deyip durursunuz işte kendinize. Evrensel insan hakları gibi; sol değerlerle örülmüş tartışılmaz bir temadır bu. Gerçi her yıl dünyanın başka bir kuzeyinde kayak yapmaya gidiyorsunuzdur ama küresel ısınmanın açtığı yaralar yüzünden yapay karla turistik sezonu götürmeye çalışan otellerden ancak oraya gittiğinizde haberdar olursunuz. Olsun. Medeni, çağdaş, liberal, sosyalist, küresel bir dünya vatandaşlığı ile her yere uzanılır.



Dünya vatandaşlığı bugünün ruhunda daha ziyade batılı çağdaş bir gezgin olmaktır. Zamanın baskın değerleri bu. Ve maalesef bu küresel insanı evrensel insan sanmak da dünya vatandaşlarına bir teselli. Bu anlamda batılıya benzemeyen birçok halkın vatan olarak benimsediği toprağını her türlü ideolojik veya dini kisvelerle işgal ederek, onları silah ve diplomasi ile çatıştırarak oluşturulmuş bir dünya vatandaşlığından bahsediyoruz büyük ölçüde.



***


Felsefesi batının 'humanities' kaynaklı kitaplardan okunularak öğrenilmiş, hayat ile sınanmamış, bir filtre kahve içimi boyunca sürüp tükenecek bir sohbet olup çıkmaktadır vatan sizin için: Ülkenizin artık ilgi alanınızdan çıktığını söyleyebilirsiniz; sevemiyorsanız normaldir bu. Sevmeden muhalefet etmekle severek muhalefet etmek arasında bazen işte bütün bir vatan algısı vardır.



Ölümü göze alarak topraklarındaki savaştan kaçan Suriyeli sığınmacıları gördükçe ülkemizin hudutlarını kapatalım diyen farklı devlet yöneticileri şu soruyu cevaplamadıkları sürece vatan kavramı ölü bir söz olmaktan öteye gidemeyecektir dünya vatandaşları için: Kim isterdi acaba vatanından ölümü göze alarak ayrılmak zorunda kalmayı?



Sözgelimi Balkan savaşlarında, Osmanlı'nın dağılma sürecinde göç ve sürgün facialarını yaşayanlar mı? Ya da Ermeni tehcirinde, Kafkas halklarının zorunlu / kanlı sürgününde vatan toprağını terk etmek zorunda kalanlar mı?..



***


Yaşadığınız topraklara ait olmanın 'emanet şuurunu' geliştirememişseniz, mülkün / toprağın sahibi olarak kendinizi görürsünüz.



Oysa vatanın sahibi sultandır. Sevilendir. İçinde sevdiklerinizin olduğu mahaldir vatan. Gönüldür.



Vatan kavramı asıl olarak sahip olma hırsına değil adalet ve hakkaniyet ölçülerinde ait olma arzusuna tekabül ediyor. Sığınmacılara kapınız o vakit açıktır. Sahip olan salt kendine ayırıyor ama ancak ait olan paylaşabiliyor!



Vatanın canı yoksa canan yoktur yurdunuzda. Canan yoksa, gönül boş demektir. Gönül bağı yoksa, sevdiğinizle ayrısınızdır. Müzmin muhalif misali yabancı gelir yabancı gidersiniz. Vatan odur ki, ağyar kalmaz gönülde, her baktığın yâr yüzü olur.


#Humanities
#Kutü'l Amare
#Çağdaş dünya
8 yıl önce
Vatan gönüldür!
Merhameti kavramak zordur
Dövizde çözülme hızlandı: Bir haftada 15 milyar USD
“Evine dönemezsin...”
Antisemitizm, 7 Ekim ve Biden’ın Vietnam’ı
Yangından mal kaçırma: Terör örgütü ABD’den tanınma istiyor!