|
Vatanı gönül kılan ‘aşk erleri’

Etrafımda çeşitli kesim ve görüşten kim varsa neredeyse hepsinden aynı tepkiyi iştiyorum: “Biz bu vatanı sokakta mı bulduk, seyirci mi kalalım bunca haksızlığa, tepki vermeyelim mi yani?" Hiç biraraya gelmesi düşünülemez olan kesimlerin bu sözleri sarf ermesinin de elbet bu topraklarda -özellikle savaş ve işgal dönemlerinde- karşılık bulduğu köklü bir direniş sosyolojisi var.



Nasıl pkk'nın bir terör örgütü olmasına rağmen beğenin beğenmeyin, bir sosyolojik tabanı varsa: Memleketini seven, yaşadığı topraklara kendini ait hisseden, yakıp yıkmadan isyana kalkmadan muhalif olan, başımızda adaletle hükmeden yöneticiler olsun diye dua eden, vatanını korumak için savaşan vatandaşların da bir sosyolojisi var.



***


Direnişini masumları katlederken gerçekleştirdiğini iddia edenlerle direnişini kendi canını ortaya koyarak gerçekleştirenler arasında koskoca bir niyet farkı var. Kıldan ince kılıçtan keskince bir fark. Mustafa Kemal'in bir kesim tarafından çok eleştirilen Çanakkale'deki meşhur komutu da bu ayrımın metafizik şerhi gibidir: “Ben size taaruzu değil ölmeyi emrediyorum!"



Sıcak savaş dönemlerinde “bu kalleşçe bir savaş, emperyalistlerin çıkarına alet olmak istemiyorum" gibi ideolojik / felsefi gerekçelerle savaştan vazgeçme konforu kalmadığı vakit her nefs bu şerhi kendi alfabesinde yapmaya başlar. Zira yaşama içgüdüsü ailen komşuların evlatların kıyıma uğrarken senin seyirci kalmana izin vermez.



***


Şimdi nicedir sıcak savaşın soluğu ensemizde. Kendi topraklarımızda masumların kanını döken canlı bombalar, patlatılan mayınlar, kazılan hendekler yetmiyormuş gibi «Türker Kürtleri kesiyor» algısı oluşturmak için elinden gelen karalama ve çarpıtmayı ardına koymayan ve fitne ateşine habire odun taşıyan içte ve dışta kılıçsız teröristler var.



Bu diplomatik provokasyonlara karşı ses çıkaran, tavrını gösteren her kim bir anda faşist ilan ediliyor onlar tarafından. Yine. Bir kez daha. Vatan duygusu zayıf olanların da oluk oluk kan dökülürken vatan haini ilan edilmesi kuşkusuz isabetli değil. 70'lerde bu tip kaba genellemeler yüzünden sokakta kan gövdeyi götürdü.



Gelgelelim kimliğinde tabiyeti yazdığı halde dahi “bu bayrak beni temsil etmiyor" diyecek kadar katılaşmış olanların vatan kavramı ne kadar zayıf olursa olsun sıcak bir saldırı anında direnişe ve canına kast edenlere karşı savaşa dahil olmayacağı sonucu çıkarılamaz. Hangi etnik kökenden gelirse gelsin!



Bu sebeple bugünlerde ideolojik gaflet ve Tayyip Erdoğan'a duyulan ölçüsüz nefret yüzünden teröristeri direnişçi olarak görenlerin topu birden hain ilan edilemez kuşkusuz. Ne var ki savaşın hakikati her seferinde iki cepheyi karşı karşıya getirmek üzerinden tahakkuk eder. Sıcak dönemler her ferdi duruşu keskinleştirir. Kan dökülürken bütün ara sözler susar, bütün iç içe geçmiş haklı haksız davalar unutulur. Ateş düştüğü yeri yakar. Ne kadar tarafsız davasız vatansız vs olursanız olun: “Ya bizimle ya da onlardan" olursunuz.



Bütün liberal, siyaseten doğrucu, hümanist, insan haklarına saygılı vesaire veciz yaklaşımlar buhar olur gider. Geriye Kemal Tahir'in romanlarında anlattığı ihtilaf ordularına karşı “milli" mücadelenin şahitlikleri kalır. Ya da Çanakkale'yi geçilmez yapan o ortak ruhun ölmeyi emir bilmekle dirilten nefesi kalır. İçine çekmeyi ve onda can suyu bulmayı göze alanlar için.



***


Savaş kıyılarımıza vuran bebeklerin cesediyle nicedir içimizde olduğunu hatırlattı kimilerine. Oysa sessiz çoğunluk kendi başlatmadıkları bir isyanda vatan savunması uğruna can vermeye otuz yıldır devam ediyordu. Küresel entelektüel siyasi analizlerin denkleminde neredeyse hiç yer verilmiyor bu can yakan şahitliklere. Bu sebeple de dağa çıkmayı bile daha makul bulan aydın muhalif kesimler bu sessiz savunmanın ve bu dökülen kanların hakikatini vicdanında hissedemiyor.



“Aaa faşizm geliyor, tehlikeli milliyetçilik hortluyor" diyerek yine üstünü örtüyorlar bu sosyolojik gerçekliğin. En tahriğe açık savaş dönemlerinde «Ama terör örgütünün de bir sosyolojisi var» gibi söylemlerle hakkaniyete değil tahammülsüzlüğe teşvik ediyorlar geniş kitleleri. Kutuplaşmaya ve öfkeye hizmet ediyorlar farkında olmadan.



***


Peki vatanını korumak isteyenler şehit olmak dışında hangi dille ifade edebilirler mücadelelerini? Sokağa inip adam kesmeye başlasalar işte istenen olacak! Maalesef onların hakikatini bu kadar entelektüel analiz sentez ile örtmeye çalışanlar başka yol bırakmıyorlar memleketini savunmak isteyen bu sıradan vatandaşlara.



Onların namus bildikleri emanet vatan görevinde yıllardır katledildiğini... Ve buna rağmen intikam diye küresel ittifaklarla suç ortaklığı filan yapmadıklarını... Tüm bunları hesaba katmayan analizlerin adalet duygumuzu zedelemeye mahkum olduğununu... neden göremiyorlar?



Zira vatan duygusu: Başkalarının canına teröristlerin yaptığı gibi nefret ve intikam hissiyle kast etmekle güçlenmez. Menfaat sebebiyle küresel çatıştırma odaklarına kan taşeronluğu yapmakla hiç güçlenmez! Mustafa Kemal'in Çanakkale savunmasındaki ölme emrine hak için itaat eden ve ölmeden ölebilenlerin 'dirilten' şahitliğinde güçlenir. Vatanını gönül kılabilenlerin 'aşk erliği'nde!




#aşk erleri
#çanakkale
#milliyetçilik
#Erdoğan
#pkk
8 yıl önce
Vatanı gönül kılan ‘aşk erleri’
Izdırabın boyutu
Enflasyonun zengin ve yoksulları
Bölüm sonu canavarı: Enflasyon
Avrupa’da sağın yükselişi ve Amerikan başkanlık seçimleri
Avrupa tamir edilebilir mi?