|
Yılların izi

Yıllar yüzünde birikiyor insanın. Gözlerinde yoruluyor, dinleniyor. Yaşadıklarının toplamı da olsan; yaşamadıklarını da toplayarak yaşlanıyorsun.



İnce ince yanağından... belki yaşadıklarından fazla yaşayamadıkların akıp duruyor. Bir yaşar bin kez düşünür, milyon kez hayal edersin. Sevebiliyorsan, çok sevmişsen eğer... Acısı da büyür içinde, kanayan her yaranın. Hem aşka kanarsın, hem yaran kanar durur. Hayat bir gözyaşı damlasıdır senden bana, benden sana uzar. Uzar...



***


Geriye doğru bıraktığı izleri üzerinden kendini şerh ede ede iki suyun birleştiği anakarada aslına yaklaşmaya çalışan iki sevgiliyiz.



Bazen iki kişilik yalnızlık olduk seninle ben.



Bazen tek kişilik kalabalık.



Saatler içinde asırlar devirdik. An içinde sırlara devrildik. Birbirimize aşk ile her baktığımızda gönül Kâbe'sinde yönler silindi. Tek sır olduk iki sevgili, döne döne.



Birbirimize her bakmadığımızda toza toprağa büründü aladağlar. Bir kara nur çıksın diye ol sevda yurdundan. Cennetleri yakan o güzelliğin zirvesinde kendi ısımızla tutuştuk.



Yeryüzünde yükselen öfke ve intikam ateşlerinde dünyanın en cılız alevi harlanır bazen. Onu bir cahil cesaretiyle hiç söndürmedik. Dost olduk bulutla yıldızla dallarla. Çünkü onların suyu havası ateşi hep bizim toprağımızdı, iki elle yoğrula yoğrula.



Savaş meydanlarına savrulan küllerin içinde idi gül. Kan dökülürken eğilip kokladık. Terinden, derinden. Ta dibinden. Nurla kaplanmıştı çamur. İçinde Allah'ın en sevdiği kelime. Gizli hazine. Birbirimizin yüzünde onu okumak istedik durduk.



***


Sensin demeye başladık kuşa ırmağa dediğimiz kadar bombaya teröriste fitne fesada.. Ne müthiş bir egzersizdi. Seninle birlikte. Sensin ne varsa. İçimizde dışımızda.



Her şeyden aka aka. Uça uça. Kese biçe. Uzata uzata boynunu... Sarmaşık olan; kapsıyordu dolandığı her gövdeyi. Yuta yuta rızkımızı... Geçmişi bugüne getirmeye başladık.



Hatıralar siliniyordu. Eski dostlar eski diyarlar usul usul terk etmişti bizi. İçim cız bile etmiyordu artık. Terk de Sensin. Vazgeçirmiş isen... Kederlenmeye gerek yoktu! Afrika'ya da gitseler. Sürgün de tehcir de gurbet de... her fiil Senin. Diyorduk. Bazen dilimizin ucuyla. Bazen gönlümüzün. Kolay değildi aşk. Kesintisiz zikir.



Yerler yersizliğe, yönler yönsüzlüğe, kayıtlar kayıtsızlığa... Devrede devrede... Sözcüsü değil icracısı olacaktık belki bir gün aşkın...



Sendin hep. Her varla varolan. Her yokla yok olan. Sendin evvelden önce. Ahirden sonra. İlla sendim. Ben denilen.



Birini çok sevebiliyorsan eğer. Bağımlılıklarından kurtuluyor, nefsin kapanlarından uzaklaşıyordun. Vehimler vesveseler şaşırtmıyordu bakışını. Her şey bir şey olmaya başlıyordu. Efsaneler kıssa, destanlar menakıp. Şiir: Canlı söz. Aşkı sır eden...



Yaşamdan önce ölümden sonra... Ïki uçlu her ne varsa çözüldükçe bağlansındı. Kaybolsundu ucu. Boşluk kalmasındı saf tutunca bütün isimler. Sarıldığımızda her şey âlemde birbiriyle nikâhlanmaya başlayacaktı. Çünkü: Binlerce asır evvel de vardık. Olacaktık. Karıştıkça. Yok oldukça. Sonsuz şimdide.



***


Sevdim seni hep varım dedi Niyazi Mısri. Toz olup savruldu her zerresi. Birleşti dağıldı. Sendin. Sensin. Sevmişsen eğer çok. Yağmalatmadık hiçbir şey kalmayıncaya dek kendinde... Verdiğinde.. Cân verip cânân olduğunda...



Sevmek. Elli bin yıl. Bir güne denk.



Aşık gelen maşuk gitti o gün hep.



“Ben sana çok eskiden gönlümü vermiştim. Gel ey sevgili, gel de şimdi sana canımı vereyim” dedi Mevlana.



Benliğini silmek. Nefsine değil kainata hizmet. Bütün bilgileri silme sanatı. Gerçeğin ispatı sevmek. Yaratılış ahlakı.



Sen derken bana... Ben derken sana... Birbirimize... “Yüzünü göreli hayran olmuşam. Bilmezem ben ben mi ya sen olmuşam...” Dedi Eşrefoğlu Rumi.



“Dedim gönül bu yolda sen gerek bin kez versin can / Dedi bir günde bin kez can verirsem dahi sezâdır / Dedim n'ola gönül gelsen benim bir kez halim sorsan / Dedi bu yolda ben ü sen demeklik külli hatadır.”



***


Seninle birlikte yılların içinden geçtik. Benler sana, senler bana karıştı. Ama senlik benlik davaları bitmedi. Kalıntılar lekeler tortular yerli yerinde. Hafriyatın toplanmasına da daha var.



Seninle her an başkayım yine de. Bana tüm değişimlerinle geldin her seferinde. Seninle tamamlandı eşyanın görmediğim yüzü. Bilmediğimiz dillerde sevmeyi öğrendik.



Biricik olduğumuzu birbirimize benzedikçe fark ettik. Bizi sevenler birlikte sevdi. Sevemeyenler birlikte düşmanlık etti.



Bazen içimizde binlerce terörist ve anarşist gönül kalelerimizi hunharca zapt etti. İşgallerden fetihlere geçip durduk.



Tek kişilik sömürge imparatorluğu da kurduk. Tek kişilik ümmet talimi de yaptık. Bir 'kendini bilenler' medeniyeti kuracak mıyız? İki can bir tende? Kim bilir! Ama birini çok sevmişsen eğer; her şeyde mevcut o gözyaşı damlasıdır aşk. Hep ona akarsın.. akar.


#Savaş meydanları
#Ümmet
8 yıl önce
Yılların izi
İllüzyonist
EYT’lilerin ortaya çıkardığı acı fatura ve üzerinde düşünülmesi gerekenler
Kuklaları oynatan Derin Kuklacılar?
2024 yılı birinci çeyrek dönemde ekonomik büyüme
Toplu sözleşme metnindeki sınavsız alımlara ilişkin acı gerçekler ya da acınası halimiz