|
Niçin Mevlid Kandili resmi tatil olmalı diyorum?

Tatil günlerimizi daha da arttırarak aylaklığı teşvik ettiğim zannedilmesin. Maksadım bir milletin ve bir devletin sürdürülebilirliği için gerekli referans noktalarını kuvvetlendirmek istemektir. Büyük devletler, mensubu olmakla iftihar ettikleri peygamberlerini veyahut filozoflarını resmi atıf protokollerinde en zirveye oturtmuşlardır. Adeta bu figürleri kurucu babaları olarak görmüşlerdir. Bazılarının resmi devlet armalarında ve ikonografik tasvirlerinde “Tanrı - İsa – İmparator” tasniflerinin hiyerarşik olarak resmedildiği de görülür.



Bilindiği üzere Hz. İsa'nın doğum günü her yıl 25 Aralık tarihinde

Doğuş Bayramı

,

Kutsal Doğuş

veyahut

Milât Yortusu

adı altında pek çok yerde kutlanır ve pek çok ülkede resmi tatil kabul edilir. Hatta bunlar arasında Malezya gibi halkının çoğunluğu Müslüman olan ve Hindistan gibi halkının ekserisi Hindu olan ülkeler de bulunmaktadır. Noel'in eski bir Roma pagan kutsal günü iken Hristiyanlaştırılmış bir bayram olduğunu ileri sürenler olmakla beraber bugün Hz. İsa ile irtibatlı bir gün olarak kabul görmüşe benzemektedir. Hatta bugün bütün dünyaya kabul ettirilen miladi Yılbaşı tatili de esasında aynı Hristiyan zemine aittir ve Noel'in uzantısıdır. Budizmin resmi din olduğu Tayland gibi ve ayrıca Güney Kore ve Hong Kong gibi Budist yoğunluklu ülkelerde Buda'nın doğum günü resmi bayram olarak kutlanmaktadır.



Bilindiği üzere İslam'ın ilk dönemlerinde herhangi bir doğum günü kutlaması yoktu. Bu meyanda Hz. Peygamber'in doğum günü de kutlanmazdı. İlk defa üç asır sonra, Mısır'da Fatımîler zamanında kutlanılmaya başlandığı rivayet edilir. Suyutî, mevlidi ilk olarak ihdas edenin Fatimiler değil Erbil hükümdarı Melik Muzaffer Ebû Said Gökbörü (v. 1262) olduğunu söyler. Yanında büyük alim ve sufileri de bulunduran Melik Muzaffer'in mevlid ihtifali ile alakalı değerlendirmelerde bulunan İbn Hallikân çevre illerden toplanan fakih, sufî, vaiz ve kârilerden oluşan geniş halk kitlesinin Erbil'e akın ettiklerini ve her yıl tekrarlanan bu uygulamanın sonunda insanlara hediyeler verildiğini nakleder. Osmanlı'da da bu gelenek devam eder ve gerek sarayda ve gerekse dergahlarda hususi ihtifaller düzenlenirdi. Bazı suçlular yine bugüne mahsus affedilirlerdi.



Mevlid şenliklerine bazı alimler karşı çıkmışlardır. Gerekçeleri üç şeydir.

Birincisi

böyle bir uygulamanın ne ilk dönemde ve ne de Hulefa-i Râşidin döneminde uygulanmamış olmasından dolayı bunun bid'at bir uygulama olduğunu ileri sürerler.

İkincisi

ise İslam'ın iki kutsal bayramı vardır ki onlar da Ramazan ve Kurban Bayramlarıdır. Bunların mevkiini zedeleyecek bir başka bayram ihdas etmek itikaden yanlış olacaktır.

Üçüncüsü

ise bu uygulamaları yapan Yahudi ve Hristiyanlara benzeme korkusudur. Gerekçelerinden birincisinin mantığı Selefiliğin hemen hemen her konuda önümüze koyduğu “sonraları ortaya çıkma” yani bid'atler konusudur. Bu konu dini, belirli bir zaman dilimine ve mekân hususiyetlerine hapsetme gibi donma ve pıhtılaşma konusunu gündeme getirir ki sonuçları bizce çok daha tehlikelidir. İkinci delilleri olan mukaddes kılınmış iki bayramın yerini alma ihtimali ise tam bir faraziyedir. Zira Mevlid şenlikleri tarihte farz ibadetler derecesine hiçbir zaman çıkarılmamıştır. Bu konuda en az kendileri kadar bütün İslam alimleri, arifleri hassastırlar. Üçüncüsünde ise yanlışta benzeme konusu ile hayırda yarışma konusunu bir türlü tefrik edememelerinden kaynaklanmaktadır. Yani bir Hristiyan iki kere iki dört eder derse biz bunu alacak mıyız almayacak mıyız sorusu gibi saçma bir soru olacaktır bu. Unutmayalım ki Yahudilerin Hz. Musa'nın Firavun'un elinden kurtulduğu gün olarak inandıkları Muharrem'in onunda oruç tutuklarını öğrenince; “Biz Musa'ya onlardan daha yakınız” diyerek Hz. Peygamber'in de oruç tutmaya başlaması 'hayırda yarışmak' örneği olarak alınabilir. Diğer taraftan Kur'an'da daha kundakta bir bebek olan Hz. İsa; 'Doğduğum gün de, öldüğüm gün de, diriltileceğim gün de bana selâm olsun' (Meryem: 33) demektedir. Yani demek ki doğduğum gün sıradan bir gün değildir. Selamlanacak bir gündür, mübarek bir gündür. Metafizik anlamı vardır. Mutedil bir şekilde doğum gününü kutlamak güzel bir toplumsal kaynaşma örneğidir. Kaynaşmanın, görüşmenin, hediyeleşmenin ne mahzuru olabilir ki? Binaenaleyh her üç korku da yersiz korkulardır. Selefiliğin piri sayılan İbn Teymiyye'nin Mevlid ile alakalı tespit ve değerlendirmeleri ilginç bir şekilde bu kimselere göre daha mutedildir. Ona göre bazı insanlar Mevlidi Allah Resulü'ne duydukları sevgi ve O'nu medhetmek gayesiyle ihdas etmişlerdir. Sırf sevgi ve muhabbetlerinden dolayı böyle yapanların ecrini şüphesiz Allah verecektir demektedir. İnsanın aklına bir insanın böyle bir şeyi sevgi ve muhabbetten başka ne için yapabilir ki diye sorası gelmektedir. Yaşayan mühim Sünni alimlerden Yusuf el-Kardavi'nin bu konuda verdiği fetvada Peygamber'in doğumunu kutlamanın bir bakıma İslam'ın doğumunu kutlamak olduğunu ileri sürmesi güzel bir benzetme olmuştur. Geçen ay, haberlere de yansıdığı gibi, bu konuda çok sert ve kapalı olan Vahhabi uleması dahi tabii gerçekler karşısında daha fazla direnemeyerek Suudi Arabistan'da bu sene Mevlid-i Nebevi kutlamalarına izin verileceğini duyurdular. Aklın yolu birdir denir.



Hz. Muhammed'in doğum gününü Sünniler Rebiülevvel ayının onbirinci gecesini onikinciye bağlayan gece olarak alırlarken, Şiiler aynı ayın onyedinciye dönen gecesini Mevlid Gecesi olarak alırlar. Bu iki tarih arasındaki haftanın Türkiye'de ve İran'da Kutlu Doğum haftası olarak ilan edilmesi güzel bir birlik uygulamasıdır. Fakat Türkiye'de bunun Miladi Takvime sabitlenmesi bazı itirazlara da sebebiyet vermektedir. Bendeniz Mevlid-i Nebevi şenliklerinin zaten hüzün, ıstırap, çile içerisinde günler geçiren Müslüman halkların bir nebze ferahlaması için iyi bir vesile olacağı kanaatindeyim. Özellikle toplumsal muhayyile inşasında gençlere mühim arketipler vereceği kanaatindeyim. Şu unutulmasın ki öz sembolleri olmayanlara semboller dışarıdan gelir. Cadılar bayramının bile bazı İslam ülkelerinde kutlanması Selefiliğin bizim sembollerimizi bid'at diyerek yıkması neticesinde ortaya çıkan boşluktan olduğu kanaatindeyim. Zira malum olduğu üzere alem boşluk kaldırmaz.



Bugün Bahreyn, Burkino Faso, Cezayir, Cibuti, Endonezya, Fas, Fildişi Sahili, Gine, Gambia, Irak, İran (17 Aralık), Kamerun, Kuveyt, Mısır, Moritanya, Nijer, Pakistan, Senegal, Tunus, Ürdün gibi Müslüman ülkeler bir veyahut iki gün Hz. Muhammed'in doğum günü münasebeti ile resmi tatil yapmaktadırlar. Hatta Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti dahi bu kadim geleneği sürdürerek o günü resmi tatil yapmışlardır. Benim teklifim gerek toplum ve gerekse devlet olarak Hz. Muhammed'e bağlılığımızı perçinlemek için bugünü tıpkı KKTC gibi bizim de resmi tatil günü ilan etmemizdir.



Bugün neşelenin, hediyeler alın, davullar çalın, çocuklarınızı sevin. Çünkü 'O doğdu'. Hoş geldin safalar getirdin ey Şah-ı Rusûl. Yaratılmışların en hayırlısı, Peygamberimiz Hazreti Muhammed Mustafa'nın doğduğu şu mübarek günde salat ve selam O'nun üzerine olsun...



Sözleri Muallim Feyzî Bey'e, bestesi Hacı Arif Bey'e ait şu şaheserle hepinizin Mevlid-i Nebevi'nizi tebrik ederim.



Vücud ikliminin sultânı sensin



Efendim derdimin dermânı sensin



Bu cism ü nâ-tüvânın cânı sensin



Efendim derdimin dermânı sensin


#Mevlid Kandili
#Milât Yortusu
#Resmi tatil
7 yıl önce
Niçin Mevlid Kandili resmi tatil olmalı diyorum?
“Almanlar et başında”
Varsıllar vergi ödemesin!
Amerikan Evanjelizminin Trump’la imtihanı
Genişletilmiş teröristan projesi böyle çöktü
İsrail’le ticaret ve Deutsche Welle