|
Ben kardeşimin bekçisi miyim!
21. Yüzyıl'ın şartları belirlenirken, kolonyal düzenin biriktirdiği tüm cerahat Suriye'de patladı.

Neden böyle oldu söyleyeyim, çünkü tüm hegemon veya hegemon olmaya aday ülkelerin menfaatlerinin en az zarar görerek kapışabileceği, ya da doğrudan güç gösterisine girişebileceği münasip yer orasıydı.

Kabil yine Habil'i öldürüyor ve toprak masum kanlarıyla sulanıyor. Kabil, kardeşinin Allah önünde daha makbul olduğunu görerek öfkelenmişti ve özeleştiri yapmak yerine, iyi işler yapan kardeşini ortadan kaldırarak hegemon (tek) olmayı seçti.

Daha sonra, kardeşinin nerede olduğunu soran Rabbi'ne verdiği cevap çok ilginçti. “Ben kardeşimin bekçisi miyim?”

Bencilleşmenin veya tersinden bireycileşmenin bir ifadesiydi bu.

Suriye, bugün Rusya'nın Hazar'daki gemilerinden Suriye'yi vurabildiğini göstereceği bir Habil ülkesidir.

Arada kısa kalıp İran'ı da vurabilirsiniz, o kadar hata olur.

Her Kabil, bir sonraki Habil'dir çünkü...

21. Yüzyıl'da oyunda olacağını ispat etmek isteyen tüm Kabiller Suriye'de masum kanı döküyor şu an. Çünkü kardeşinin bekçisi olma erdemini Türkiye dışında göstermeye çalışan güçlü ülke sayısı neredeyse sıfır.

Evet, bizler yaratık olmadığımız için kardeşlerimizden sorumluyuz.

Çünkü insan formunda doğmak insan olmaya yeterli değil.

Toplum olmak için de insan formunda yaşayanların aynı yere toplaşmaları yeterli olmuyor.

Uygar bir devlet olmak için de Mars'a uydu göndermenin tek kriter olmadığı, iki bin milden bir ülkeyi vurmanın devlet olmaya kafi gelmediği, şimdi değilse bile, bir gün bu hoyratlık tüm ülkeleri ateşe verdiğinde anlaşılacaktır.

Keşke buna gerek kalmadan anlaşılsa...

Biz, kardeşimize sahip çıkmanın, insanlaşmanın, adalete önem vermenin sadece ahlaki bir mesele olduğunu, kişisel boyutta olup bittiğini düşünebiliriz.

Sanki ahlaki tercihler, buna göre oluşan toplum ve devlet karakterleri, sadece moral, metafizik alanda sınırlı kalan etkiler doğururmuş gibi...

Öyle değil. Bu tercihler kişinin kadar, ailenin, toplumun, devletin ve dünyanın da kaderini belirler.

Etkileri insan ömrünü aşan sürelerde ortaya çıktığı için gözden kaçabilir. Ama böyledir.

Nitekim dünyanın Suriye'de ispat ettiği çürüme, dünyaya zarar verecektir. Kabil'i mahvettiği gibi, Mefistofeles'le (şeytan) anlaşan Faust'un sonu gibi, iyi bitmeyecektir.

Kardeşine zarar veren, ona sahip çıkmayan, kendisini kurban ediyordur.

Dünya Suriye'de ilan edilmemiş bir 3. Dünya Savaşı'nı başlatırken, bunun Suriye'de olup biteceğini, onların da sadece bonusları toplayacağını varsayıyorsa, yanılıyor.

Afganistan Irak'a, Irak Suriye'ye yol açtı. Ve artık yüzbinlerce talihsiz mülteci Avrupa sınırlarına dayanmış durumda.

Dünyada çok fazla acı ve adaletsizlik var. Bunu bir çevre meselesi gibi de düşünebilirsiniz.

Bu kirliliği atmosferimizin kaldırması mümkün değil.

Kardeşlerimizin bekçisi olmak zorundayız. İyi insanlar olmasak bile, komşumuzun darda, tehlikede ve aç olmasına sırtımızı döndüğümüzde, bu tavır bizim de rahat etmemizi engeleyecektir, bunu düşünmeliyiz.

Evreni ister Allah'ın yarattığını, ister bir rastlantı sonucu oluştuğunu düşünün, düzeni yakından incelediğinizde, bir kurala göre ilerlediğini görürsünüz.

Yaşam zincirinde yer alan her varlık, sistemin sağlıklı işlemesini sağlayan bir işleve sahiptir. Bu zincire zarar verdiğinizde, kendinize zarar veriyor olursunuz. Bu kanserleşmektir.

Dünya bu anlamda iyi bir yere gitmiyor. Üç yüzbin Suriyelinin önlenebilir nedenlerden ötürü ölmüş ve ölüyor olması, yarın başka bir yerlerde üç milyon insanın ölümüne şimdiden zemin hazırlıyor.

İnsan uygarlığı altı bin yıldır bu pratiği deneyimliyor.

21. Yüzyıl'da, geçmişten doğru dersler mi çıkartacağız, yoksa aynı hataları geometrik şekilde artan kötü sonuçlarıyla yeniden tekrarlayacak mıyız?

Çok ümitsiz değilim.

Bugün iki milyon üçyüz bin mülteci, kardeşine sahip çıkan bir ülkeye ve onun halkına iyilik adına gelecekte tanıklık etmeye hazırlanıyor. Bu kara tabloda bir ABD, bir Rus veya iran vatandaşı olmadığım için şükrediyorum.

Çünkü bereket ve lanet miras gibi gelecek nesillere geçer.

Karşılık beklediğimiz için değil, o karşılık vicdan rahatlığı ile peşinen tahsil ediliyor çünkü.
#suriye
#ortadoğu
#Afganistan Irak
#mülteci
9 yıl önce
Ben kardeşimin bekçisi miyim!
Bu başarı hepimizin
Bin Kayrevan’dan bir Kayrevan’a
Herkeste bir ‘ben’ var, bir de ‘gerçeklik’…
Yatırım grevi
Gölge oyunu...