|
Yerli ve milli medyanın değeri…

Doğrusu, Türkiye'yi gerçek anlamda Gezi krizinde tanıdım diyebilirim. Gezi olayları, sonrasında gelen dershane krizi ve 17/25 Aralık darbe girişiminde ortaya çıkan tablo, ülkedeki siyasi ve sivil yapılara çok daha başka gözle bakmamı sağladı. Deyim yerindeyse, bir tür “aydınlanma” yaşadım.



Çoğu şey göründüğü gibi değildi. Kısmen bir simülasyonun içinde yaşıyorduk.



Bu dönemde tanık olduklarım ile geçmiş deneyimlerim yeni bir süzgeçten geçti. Adeta taşlar yerine oturdu.



Önemini kavradım diyebileceğim birkaç değerli mesele var. Sadece bir yazarın veya politikacının, aydının değil, her bir bireyin mutlaka kendi düşüncesini oluşturması gerekliliği mesela. Dışımızdan aldığımız her bilginin aklımız ve sağduyumuz ile işlenip vicdan eleğinden geçmesinin önemi... O zaman yanılmanın da bir getirisi olurdu ki, gelişebilelim. Başkalarının düşüncelerini ve eylemlerini taklit edersek nasıl gelişebilirdik ki? Kendi hatamızdan ders çıkarmanın, başkalarının doğrusunu tekrarlamaktan daha faydalı olduğunu fark ettim.



Sonra insanın mutlaka üzerinde çok düşünüp, çok araştırıp, çok deneyip bağlanması gereken temel ilkeleri olması lazımdı. Politik doğruculuk değil kastettiğim. Bu temel ilkeler, fazla düşünmeye vaktin olmadığı kriz anlarında, doğru kararlar alınmasını sağlayan çıpalardır. Gezi, 17/25 ve 6-8 Ekim olaylarında birçok kişi, ilkelere göre değil, öznelere, olayın bir kısmına göre değerlendirme yaparak savruldular.



Gezi öncesi, Çözüm Süreci ve hükümet aleyhine pozisyon değiştirmek isteyen eski gazetemle ayrı düşerek işsiz kalmıştım. Bir fırtınanın geldiğini hissetmiştim ama ne zaman ve nasıl olacağını bilemiyordum ki kriz patladı. Gazetecilik refleksiyle hemen Taksim'e koştum ve gözlem yaptım. Bunu sosyal ve basılı medyadaki gözlemlerimle birleştirdiğimde dehşet içinde kaldım. Görülmemiş ölçek ve işbirliği içinde gençler sahaya sürülerek, çevre meselesi kamuflajı içinde bir darbe kotarılıyordu.



Gözlemlerimi ve çözümlemelerimi kişisel bloğumda sürekli yazarak ve televizyon programlarında paylaştım.



Bir süre sonra İbrahim Karagül kardeşim, beni Yeni Şafak gazetesine davet etti. Albayrak Ailesi'nin her zaman desteğini ve teveccühünü yanımda hissettim. Yerli ve milli bir yayın organında olmak benim tek ön koşulumdu ve bu açıdan teklifi memnuniyetle kabul ettim. O günden itibaren gazete patronlarından ve yöneticilerinden, çalışma arkadaşlarımdan sadece sevgi, saygı ve anlayış gördüm. Buradan bir kez daha kendilerine teşekkür ediyorum.



Medya Türkiye demokrasisi için çok önemli bir rol oynuyor. Darbelerin iklimi öncellikle medyada kotarılıyor. AK Parti'nin verdiği bu hayati kavgada medyanın bu darbe girişimlerini hızlı biçimde fark etmesi, doğru bilgiyi ve tavrı ortaya koyması liderin işini kolaylaştırmakta. Medyanın işini kolaylaştıran şey ise, vatandaşımızın çok tecrübeli ve sağduyulu olması. Böylelikle 2013 yılında başlayan sürek avında zarar görsek de mağlubiyet yaşanmadı.



Medyanın hala dörtte üçüne vesayet hakim ve milli yerli medyanın insan kaynağı yeni yetişmekte olduğundan, bu alan henüz bakir. Yani ortada bir avuç darı var da onu kapmak durumunda değil yazar, gazeteci ve haberciler. Gerekli emeği, bilgiyi, kaliteyi, cesareti ve derinlikli analizleri ortaya koyabilenler için çok elverişli bir ortam var.



Bir süre sonra bir başka yerli ve milli gazetede sizlerle buluşmak üzere Yeni Şafak'tan müsaademi istedim. Anlayışları için Ahmet Albayrak ve Genel Yayın Yönetmenimiz İbrahim Karagül'e teşekkür ediyorum. Yazarlar editörümüz Mustafa Bey'in şahsında şahsıma emeği geçen tüm Yeni Şafak çalışanlarına da teşekkür borçluyum.



Tabii en büyük teşekkürü Yeni Şafak okuyucuları hak ediyor. Okuyucularımız beni her zaman teşvik etti. Onların görüşleri, yorumları ve eleştirileri beni çok geliştirdi. Allah hepsinden razı olsun.



Omuz omuza, ülkenin içinden geçtiği bu zor dönemde barışı, demokrasiyi, özgürlüklerimiz ve birliğimizi savunmaya devam edeceğiz.


#Yeni Şafak
#yazarlık
#gazete
8 yıl önce
default-profile-img
Yerli ve milli medyanın değeri…
‘Beşikten mezara kadar ilim’
Sarhoştum, hatırlamıyorum
Suçlu kim?
Vergi artışı yerine yapılacaklar
Gazze’deki soykırıma ‘istisnaî’ kılıflar..