|
Vahşeti gören aydınlar da olmasa...

KUYOTO- İsrail ve Amerika, Filistin halkını yok ediyor, hem de özgür dünyanın gözlerinin içine baka baka. BM ve Avrupa Birliği, 'terörist İsrail devleti'nin sivil katliamları karşısında hiçbir 'insani durum' ortaya koymak niyetinde değil. Gerçi zaten böyle bir gücü de yok. Türkiye ise çaresiz... Ayrıca, kendi başındaki 'terör belası'ndan başını kaldırıp, Filistin halkının yarasına merhem olacak durumda da değil.

Yine tek umut aydınlarda... Altı gündür, Tokyo'dan Hiroşima'ya, Hiroşima'dan Kuyoto'ya bir 'teknoloji rüyası'nın içinde uçup duruyorum. İkinci Dünya Savaşı'nda atom bombası cehennemini yaşayan Japonlar, Amerika ve İsrail'in ortaklaşa sergilediği yeni 'insanlık vahşeti'ne pek yakın değiller. Bir ada devleti olmaları dolayısıyla, dünyanın öbür ucundaki cehennemden habersizler. İçine düştükleri 'Amerikan rüyası', sanki biraz başlarını döndürmüş. Üstelik, Hiroşima da çok uzaklarda...

Ama her şeye rağmen, dünyanın değişik coğrafyalarında olduğu gibi burada da yine aydınların sesi yükseliyor. Mesela, 21 Temmuz'da Meiji Üniversitesi'nde Ortadoğu ve İsrail'in Filistin ve Lübnan'a saldırıları üzerine bir Work Shop vardı. "İsrail, Amerikan desteğinde Filistin halkını yok ediyor, bir insan olarak bunu kabul etmek mümkün değil" diyen Tokyo Yabancı Diller Üniversitesi'nden Prof. Dr. Keiko Sakai burada yaptığı konuşmada özetle şunları söylüyordu:

"İsrail, Filistin'e ve Lübnan'a illegal görüşlerle saldırıyor. Sanki Hamas iktidar partisi değil. Oysa Hamas, demokratik yollarla seçilmiş, demokratik bir iktidar. Aynı şekilde, dünya medyası da Hamas'ı illegal bir örgüt gibi tanıtıyor. Yine Hizbullah'ı da silahlı bir örgüt gibi tanıtmak doğru değil. Çünkü Hizbullah legal ve seçimle gelmiş. Milletvekilleri var ve yüzde 10 oy almış bir parti.

Gerek Filistin'de, gerekse Lübnan'da halkın oylarıyla seçilenlere silahlı saldırıda bulunmak, radikal grupların işine yarayacaktır. Afganistan'da da Sovyetler'in işgali sonucu Taliban'ın çıktığını unutmamak lazım. İşgal bölgelerinde, yıkılmış ve iflas etmiş bir devlet hizmet götüremediği için radikal gruplar doğuyor.

Radikal örgütler, kendi ülkelerinde benzer dersleri çıkarıp demokratik sürece katılmaya çalışırken, Amerika'nın ve Batı'nın İsrail'i durduramaması, demokrasi umutlarını yıkıyor. Hizbullah'ın başına gelenlere bakın... İşte bu durum, o toplumlarda seçilmenin, demokrasinin hiçbir anlamı olmadığı gibi bir kanaati pekiştiriyor.

Ben İran'ın ve Suriye'nin Hizbullah'ı doğrudan desteklediği kanaatinde değilim. Mesela Irak'ta bütün gruplar, Hizbullah'a destek çağrıları yapıyorlar.

İran ve Suriye'de devlet var, ama Irak'ta yok. Yıkık ve müflis bir devlet yani... Buradan nasıl devletler çıkacağını bilemiyoruz. Yıkılmış devletler zinciri mi oluşturulmak isteniyor?"

Aynı şekilde, dünyanın değişik coğrafyalarındaki aydınlar John Berger, Noam Chomsky, Harold Pinter ve Jose Saramago yazdıkları ortak mektupta, "Amaçları Filistin'i tasfiye etmek. Olayın adını olduğu gibi söylemeli ve buna ebediyen direnmeliyiz" diyerek insanlığın sesini yükseltiyorlardı.

Ne hazindir ki, İsrail'in Filistin halkının topraklarını işgal etmesi, bebekleri katletmesi sanki çok 'masum' bir şeymiş gibi, Batı'nın 'iki yüzlü' anlayışı içinde yine Filistin halkı suçluymuş gibi algılanıyor...

Anlaşılan o ki, dünyanın bu duyarsızlığı karşısında 'vahşet' hiç bitmeyecek. Ve bu savaş, Ortadoğu ülkelerini yakıp yıkmadan sona ermeyecek. Ve öyle anlaşılıyor ki, Amerika ve İsrail bölgede Amerika ve İsrail'e karşı nefretin, düşmanlığın yükselmesinden büyük haz alıyor.
18 yıl önce
Vahşeti gören aydınlar da olmasa...
Son perde
Kusurumuzdan kork yapay zeka!
Yangın ve körük
Söz milletin de ‘millet’ kim?
Aile nasıl kurtulur? Düşen nüfus nasıl artırılır?