Türk Silahlı Kuvvetleri, 4,5 aydır devam eden Fırat Kalkanı Operasyonu'nda DEAŞ'a ağır kayıplar verdirdi, verdiriyor.
Örgütün Türkiye'ye karşı saldırganlaşmasının sebeplerinden biri bu.
Fırat Kalkanı ciddi anlamda canlarını acıtıyor.
Ki, Ortaköy saldırısının üstlenildiği açıklama da
ifadesinin oraya yerleştirilmiş olması, bunun açık bir delili.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 25 Aralık'ta yaptığı konuşmada Suriye'nin kuzeyi ile ilgili Türkiye'nin koyduğu hedefi şu sözlerle ifade etmişti:
Yeni yılın ilk günü, üst düzey askeri bir yetkili ile uzun bir görüşme yaptım.
Bu görüşme bana, Suriye'de, El Bab'da, Fırat Kalkanı'nda neler olup bittiğini öğrenip sizlere aktarmak için güzel bir fırsat sağladı.
Aynı isim daha önceki bir görüşmemizde, Türkiye'nin El Bab'ın DEAŞ'tan kurtarılması için yürüttüğü harekattan Washington'un rahatsız olduğunu açık bir şekilde dile getirmişti.
Bunun nedenini bu son görüşmemizde öğrendim.
Türkiye Fırat Kalkanı Operasyonu için ÖSO ile birlikte harekete geçerken ABD'li yetkililer, Ankara'dan
talebinde bulunmuşlar.
Yani açıkça
demişler.
Bulaştığımıza göre, bu durumda ne oluyor?
Bu işi ABD'ye rağmen yaptığımız gerçeği ortaya çıkıyor.
Peki ABD neden böyle bir talepte bulunmuştu?
Ankara'da askerinden siviline artık herkesin ittifakla tespit ettiği gibi,
Ankara'ya Bab'a inmeyin demelerinin sebebi buydu.
Suriye savaşı boyunca bütün aktörlerin karada kendilerine müzahir şekilde hareket eden güçleri oldu.
İran ve Rusya, rejim, Hizbullah ve Şii milislerle hareket etti.
ABD, muhaliflere ve Türkiye'ye kazık atıp PKK'nın Suriye kolu YPG'ye yaslandı.
Türkiye'ye dost/müzahir grubun Suriye'deki karşılığı ÖSO idi.
Ancak, niyeti bozuk malum çevreler, Türkiye'nin ÖSO ile olan ilişkisini yıllarca teröre verilen destek biçiminde sunup baskıladığı için hayati niteliği olan adımlar zamanında atılamadı.
(Bu bağlamda sadece MİT tırlarını durdurulması meselesini hatırlatmam bilmem yeterli olur mu?)
Obama yönetiminin Türkiye'ye karşı oyalama ve kandırmaca amacıyla oluşturduğu eğit/donat programının işe yaramayacağı anlaşıldığında ise, Kuzey Suriye'de atı alan Üsküdar'ı çoktan geçmişti.
Şimdi Ankara Özgür Suriye Ordusu'nu ABD'den bağımsız olarak kendi imkanlarıyla güçlendiriyor.
Geçenlerde Cumhurbaşkanı Erdoğan, bunu açıkça söyledi zaten.
dedi.
Fırat Kalkanı operasyonu aşının tuttuğunu biz gösterdi.
Türkiye ve Rusya'nın garantörlüğünde başlatılan ateşkes süreci, DEAŞ'ı kapsamıyor.
Bu da demek oluyor ki, bu örgütün kontrolü altında bulunan yerlerde savaş devam edecek.
DEAŞ'ın elinde bulundurduğu bölgeleri kim alacak, kim kontrol edecek?
Bundan sonra, kavga, mücadele bunun için yapılacak.
Obama, DEAŞ'e karşı savaşmak üzere YPG'den bir ordu kurdu.
Şimdi Türkiye, ÖSO'yu güçlendirerek YPG'ye alternatif olabilecek bir başka ordu kurmaya çalışıyor.
Şu anda ÖSO bünyesinde 4 bin bin 500 civarında Suriyeliye askeri eğitim veriliyor.
Bu rakam kısa süre içerisinde 10 bine kadar çıkarılacak.
Sonra ne mi olacak?
Şu olacak:
ABD'de Trump koltuğa oturduğu zaman,
denecek.
Trump bunu kabul ederse, kendisi bir taşla iki kuş vurmuş olacak.
Hem kaybetmek üzere olduğu değerli bir müttefikini geri kazanmış olacak, hem de DEAŞ'a karşı Suriye'de etkili bir netice elde edilmiş olacak.