|
Başbakanı yedirmeyiz

Tezgâh aynı.

Oyunu sahneleyen güçler aynı.

Hatta oyuncular ve figüranlar bile neredeyse aynı.

Aynı bayat film tekrar vizyona sokulmuş bulunuyor.

Hatırlayınız…

Abdullah Gül"ün Çankaya"ya çıkmamasını sağlamak için hangi güç odakları düğmeye basmışlardı?

367 hilesi…

Sokaklara ay yaldızlı bayraklarımız eşliğinde taşınan eylemler…

"Cumhuriyet mitingleri"ni düzenleyen ve bizzat yer alan Ergenekoncu-ulusalcı-statükocu güçler laiklik ve cumhuriyetin tehlikede olduğunu söyleyerek orduyu göreve çağırıyorlardı.

Vesayetin silahlı gücü olan ordu ise "silahsız kuvvetleri" adres olarak gösteriyordu.

"Silahsız kuvvetler"in o tarihteki başını CHP çekiyordu.

"Cumhuriyet mitingleri"nin diğer bileşenlerini saymama gerek yok.

O gün düğmeye basanlar Abdullah Gül"ü hedef alıyorlardı.

Sonra seçim yapıldı.

Halk silahlı-silahsız vesayet organlarına sandıkta gerekli yanıtı verdi.

AK Parti sandıktan daha bir güçlenerek çıktı.

Seçim sonrasında Başbakan Erdoğan"a yapılan telkinleri bir hatırlayın lütfen.

Cumhuriyet mitinglerinin hem tertipçileri, hem de oyuncuları hep bir ağızdan Başbakan Erdoğan"a şu telkinde bulundular: "Abdullah Gül"ün Çankaya"ya çıkması toplumsal barışı ve huzuru bozar. Eşi başörtülü olmayan bir başkasını bulun!"

Bu malum güçlerin medyadaki uzantısı olan kalemler de Başbakana ısrarla bu telkinde bulunuyorlardı toplumsal uzlaşma ve barış adına.

Başbakandan istedikleri Abdullah Gül"den vazgeçmesiydi.

Ama Başbakan bu derin güç odaklarının ve yandaş kalemlerinin bu talebini elinin tersiyle itti ve Gül kardeşinden vazgeçmedi.

Tarihin ironisine bakınız ki bugün aynı çevreler Gül üzerinden Erdoğan"ı vurmaya ve AK Parti saflarını yarmaya çalışıyorlar.

"Cumhurbaşkanı Gül çok iyi, Erdoğan çok kötü! Gül toplumsal uzlaşının adresi, Erdoğan ise toplumsal barışı dinamitleyen biri! Gül birleştiriyor, Erdoğan ayrıştırıyor!"

Bu söylemlerin kaç zamandır dillendirildiğine şahit oluyoruz.

Oysa bu Gül-Erdoğan söylemini dillendirenler o gün Abdullah Gül"ün kellesini isteyen Yeniçeri çapulcuları gibi davranıyorlardı.

O gün hedefteki kişi Abdullah Gül"dü.

Bugün hedefe konulan ise Başbakan Erdoğan"dır.

Aynı karanlık çevreler ve siyasi çapulcular bir yanda Gül ile Erdoğan"ı karşı karşıya getirmeye çalışıyorlar, öbür yanda Başbakan Erdoğan"ı maksatlı bir biçimde itibarsızlaştırma yoluna gidiyorlar.

Taksim Gezi Parkı vesilesiyle Türkiye"nin dört bir yanını terörize eden aynı karanlık çevreler bu kez hedef tahtasına Başbakan Erdoğan"ı oturtmuş bulunuyorlar.

Bugün yapılanlar Cumhuriyet mitinglerinin bir başka versiyonudur.

Tabii ki tıpkısının aynısı değildir.

Ama sahnede olanlar aynı karanlık güç odakları.

Çevre duyarlılığıyla demokratik tepkilerini ortaya koyan iyi niyetli vatandaşlarımızı dışta tutarak konuşmak gerekirse sonraki eylemlerin tamamen aynı güç odaklarının bir tezgahı olduğunu bilmemek için kör olmak gerek.

Maksat Gezi Parkı olsaydı Türkiye"nin dört bir yanında o karanlık güç odaklarının paramiliter unsurları ve Türkiye düşmanı malum devletlerin işbirlikçisi illegal örgütleri devreye girmezlerdi hemen.

Reyhanlı katliamında hangi dış güçler var ise Gezi Parkı duyarlılığını istismar ederek toplumsal barışımıza ve huzurumuza kastedenler de aynı güçlerdir.

O güçlerin içerdeki taşeronlarının kim olduğu ise meydanda.

Bugünün "silahsız kuvvetleri"nin başını gene CHP çekiyor.

CHP her anlamda bir istismar siyaseti izliyor.

CHP sandıktan alamadığ/alamayacağını gördüğü iktidarı sokaktan devşirmeye çalışan siyaseti demokrasimiz ve toplumsal barışımız adına fazlasıyla tehlikelidir.

CHP derin statükonun devamı için gelinden geleni ardına koymuyor.

Koymasın.

Çok açık ve net söylüyorum:

Gezi Parkı"ndaki çevreci duyarlılığı kullanarak sokakları terörize edenlerin Başbakanın şahsında hedefledikleri şey, Türkiye"nin demokratikleşme ve barış sürecidir.

Bakınız nasıl da Türkiye"nin gündemi değişti birden.

10 gün öncesine kadar Türkiye"nin gündeminde çözüm süreci vardı.

Gündem nasıl da saptırıldı!

Gündemi saptıranların bir amacı da çözüm sürecinin bileşenlerini karşıya karşıya getirmekti.

Hâlâ bu niyetten vazgeçilmiş değildir.

Bu olayın sadece içimizle ilgili olduğunu savunanların aklına şaşıyorum.

Ne hikmetse PKK"nın silahlarının devreden çıktığı bir dönemde bütün bu olaylar peşpeşe gelmeye başladı.

Bu kadar tesadüf fazla değil mi?

Türkiye"nin Başbakan Erdoğan liderliğinde kendi iç sorunlarını çözerek güçlü bir demokrasiye ve bölgesel bir aktöre dönüşmesini kendi uluslararası sistemleri açısından tehdit olarak gören başkaca uluslararası aktörlerin oyunlarından da habersiz olduğumuzu kimse sanmasın.

O siyasi çapulcular boş yere heveslenmesinler.

Bizler sevgili Yalçın Akdoğan"ın da dediği gibi Başbakanımızı hiç kimseye yedirmeyiz!

٪d سنوات قبل
Başbakanı yedirmeyiz
Dövizde çözülme hızlandı: Bir haftada 15 milyar USD
“Evine dönemezsin...”
Antisemitizm, 7 Ekim ve Biden’ın Vietnam’ı
Yangından mal kaçırma: Terör örgütü ABD’den tanınma istiyor!
Unutma sakın!