|
Das Dava’nın yazılması-II

Bir başka arkadaşta bu ismi yadırgadı!



- Biz ciddi bir iş yapıyoruz! ' Das' Almanca artikel, yani harfi tarif; 'Dava' ise Türkçeleşmiş bir kelime. Nasıl bu ikisini bir araya getirip kitabımıza ad koyuyorsunuz?



İşin başı Mu Mehmet fikrinde ısrarlı idi.



- Şaşırtıcı, aynı zamanda merak uyandırıcı olduğu için bu ad bomba düşmüşçesine idrakleri sarsar! Kitabı merak ettirir, okunmasını sağlar.



Masada bulunan emekli Binbaşı Hüsrev de bu gruba katılmıştı. Kitabın basılmasına yardım edeceğini söylüyordu. Mu Mehmet Hüsrev'e döndü:



- Sen yine aynı kanaatte misin?



- Tabii benim imkanım kitap haline getirmeye yetmez; Daktilo ettirir, teksir ile çoğaltırız.



Doktrinimiz daktilo edildi, teksir ile basıldı. Elden ele millet bunu okudu. Bilhassa üniversite gençliğinde küçümsenmeyecek bir grup oluştu; bu grup komünistlerle çatır çatır iktisadi konularda tartışıyordu. Günlerden bir gün Eskişehir'den Okan adlı bir adam bu teksiri yazanların Marmara Kıraathanesi'nde olduğunun haberini almış ve sora sora orayı bulmuştu. Reşat ve bazı arkadaşlarımız orada oturuyordu. Okan anlatmaya başladı:



- Elimize Das Dava diye bir teksir geçti. Bunu hem okuduk hem de okuttuk. Sizin burada olduğunuzun haberini aldık. Milliyetçi Partilerin ekonomik politikaları yoktur! Aslında Türkiye'yi de onlar kalkındırıyor. Demek ki hayat yolunda körün değneği gibi devam ediyorlar. Bazı yerlerini tam anlayabilmiş değiliz. ' Kapital Stoku' hiç anlamadık! Acaba önümüzdeki cumartesi günü bir arkadaşımız gelse, oradaki dava arkadaşlarımıza bu konuyu anlatsa nasıl olur?



Reşat cevap verdi:



- Teklifiniz şahsen bana cazip geldi. Bu işin başı Mehmet Ağabeyimizdir. Biz hamallığını yapıyoruz. Zannediyorum ki şimdi yurttadır; buraya yakın bir yerde kalıyor, kalkın gidelim.



Kalkıp Vezneciler Talebe Yurduna gittiler; Mehmet Ağabeyimizi orada buldular. Okan onu havaya sokmak istedi:



- Allah sizden razı olsun. Belki bu teksir milletimizi kurtaracaktır; inşallah emeğiniz boşa gitmez. Biz dostlarımıza okuttuk. Tabi bizim camiamız esnaflardan oluşuyor. Bazı yerleri hiç anlamamış olabiliriz. Kitabınız çok ilmi. Bunun üzerine önümüzdeki cumartesi mümkünse sizi, değilse konuya tamamen hakim olan bir kardeşimizi davet etmek üzere buraya geldim.



Mu Mehmet'i bir heyecan sardı:



- Benimi götürmek istiyorsunuz?



- Evet öncelikle sizi efendim.



Mu Mehmet'in bakışları değişti:



- Siz Das Dava'yı hiç anlamamışınız! Anlasaydınız benim oraya gelemeyeceğimi bilirdiniz.



- Zaten bunun için sizden konuşmacının gelmesini istiyoruz. Ayrıca niçin Eskişehir'e gelmek istemiyorsunuz?



- Sağa sola gitsem beni yaşatırlar mı? Şimdi bunları bırakalım! Biz düşünelim size haber verelim.



Das Dava grubu, Marmara Kıraathanesi'nde polis tarafından kontrol edilebileceğinden Fatih de bir kahvede toplantı yaptı. Buradaki kararı bu akşam Marmara da bekleyen Okan'a bildirecekti. Tavşan Salih'in Eskişehir'e gidip orada konferans vermesi kararlaştırıldı. Kararın tebliği Binbaşı Hüsrev'e verildi.



Bu Das Dava'nın ilk seferi idi; bütün arkadaşlarla cumartesi günü Haydarpaşa'dan Tavşan Salih'i uğurladık. İki gün sonra Tavşan Salih bir arkadaşı ile beraber geri geldi. Mehmet Ağabeyimiz Marmara da onu bekliyordu. Mu Mehmet sordu:



- Gittin geldin; yüzünde hayırlı bir ifade olduğu görünüyor. Anlat Eskişehir de ne var ne yok?



Tavşan Salih Eskişehir'e gidişini, oradaki karşılanmasını, evlere misafir olduklarını, yemek yedikten sonra başkaları da gelip iki saat boyunca Das Dava'yı anlattığını söyledi. Mu Mehmet için merak konusu Kapital Stoku idi; Tavşan Salih de cevap verdiğini vurguladı. Hep beraber istasyona geldiklerini, 'Mehmet Ağabeyimizin ellerini öperiz' diye onu uğurladıklarını söyledi.



Birkaç hafta sonra Okan çıkıp geldi; yüzünde garip bir ifade vardı. Reşat yerinden kalktı:



- Hoş geldiniz, sefalar getirtiniz. Eskişehir'deki gelişmeleri biraz anlatır mısınız?



- Bir ideali olan insanın ilk özelliği sözünde durmasıdır. Yemekler hazırlandı; misafirler davet edildi. Ha bu treni kaçırdı, bir diğeri ile gelir; belki de otobüsü tercih etmiştir diye düşündük! O günü akşama kadar telâşe ile geçirdik. Ne gelen var ne giden!



- Salih gelmedi mi?



- Ne Salih ne de başka birisi gelmedi!



Okan Allahaısmarladık demeden gitti. Reşat'ın ağzından şunlar döküldü:



- Gerçekten bizim Salih'e 'Tavşan' lakabını takmakla Mehmet Ağabeyimiz büyüklüğünü ispat etmiştir!




#Das Dava
#Mu Mehmet
7 yıl önce
Das Dava’nın yazılması-II
Yeni düzenleme ile doktorların emekli ve görev maaşları ne kadar arttı?
“Almanlar et başında”
Varsıllar vergi ödemesin!
Amerikan Evanjelizminin Trump’la imtihanı
Genişletilmiş teröristan projesi böyle çöktü