|
Rüya adam

Nurettin Topçu'yu hep rüya adamı olarak resmederdim. Yazdıkları makaleleri okumuş ona hayran kalmıştım. 27 Mayıs darbesinden birkaç gün sonra Marmara Kıraathanesi'nde oturuyordum. Rahmetli Kamil Tanrıkulu geldi;



İstersen Nurettin Topçu'ya gidelim mi?



Ben de merakla sordum:



Gidelim de, sen onu nereden tanıyorsun?



İstanbul Lisesi'nde benim hocamdı.



Bende bir heyecan peydahlandı! İlk defa makalesini okuduğum bir adamın evine gidecektim.



Marmara Kıraathanesi'nden çıktık; evine gittik. Kamil zili çaldı; küçük bir çocuk kapıyı açtı. Kamil sordu:



Hoca evde mi?



Çocukta evde olduğunu söyledi. Bizleri bir odaya buyur etti. Ayakkabıları çıkardık; ev temiz ve düzenli idi. Mehmet Akif ile Hüseyin Avni Ulaş'ın resimleri bir duvarda asılıydı. Biraz sonra Nurettin Topçu kravatlı ve takım elbiseli olarak içeriye girdi. Biz ayağa kalktık:



Hoş geldiniz diyerek bizi oturttu.



Memlekette tabi ihtilal havası esiyordu. Hal hatırdan sonra bu konuya girildi. Ben dinliyordum. O sıra halk arasında Milli Birlik Komitesi'ne dair yorumlar yapılıyordu. Kimisi Mısır da General Necip ile Albay Cemal Abdül Nasır'ın iş başına gelmesi gibi Cemal Gürsel'in geçici olduğunu söylüyor, kimisi de Başbakanlık Müsteşarı olan Kurmay Albay Alpaslan Türkeş'in darbe yapacağının tahmininde bulunuyordu. Kamil, Türkeş'ten laf açtı. Onun milliyetçi olduğunu söyleyince Nurettin Topçu kızdı:



Nereden çıkarıyorsun bunları? O bize İngilizlerden daha uzaktır! Muhafazakâr bir partiyi milliyetçi bir adam nasıl devirir?





Hocanın evinden ayrıldık; Marmara Kıraathanesi'ne dönerken Kamil'e şunu sordum:



Hoca niçin, bize İngilizlerden daha uzak dedi?



Bunun üzerine Kamil şunu söyledi:



İngilizler, Müslüman Türk'e azılı düşmandırlar. Türkeş, İngilizlerden bize uzak olduğuna göre gerisini sen kıyas et!



Nurettin Topçu'nun kitaplarını, dergilerde yazdığı makaleleri hayranlıkla okuyordum. Mesela Çanakkale Risalesi ne kadar güzeldir! İstanbul Üniversitesi Talebe Birliği Başkanı rahmetli Ufuk Şehri onu ezberden okurdu:



'Çanakkale de parlayan ilham, Kars kapılarına kadar akisler yarattı.



Biz bu ecdadın kılıcına ant içtik; inkılap yapacağız!



Bu kılıcın hakkını korumak davası, bizden muazzam bir inkılap istiyor…'



Böyle başlayan metin devam edip gidiyordu. Sonraki daha pek çok arkadaşımızın da Topçu'nun talebesi olduğunu öğrendik. Hepsi de ondan sitayişle bahsederdi. İslamiyeti hakkı ile yaşardı; Fransa da yapmış olduğu doktora dillere destandı. Bizde uzaktan, onun öğrencisi olmaya heves etmiştik.



13 Kasım günü Beyazıt'da çınarın altında oturuyorduk. O gün bizim için kara bir gün idi. Demokrat Parti devrilmiş, Milli Birlik Komitesi'nde olan milliyetçi subaylardan Alpaslan Türkeş ve arkadaşları tasfiye edilmişti. Nurettin Topçu geldi, bizde ayağa kalkarak masamıza davet ettik. Yüzünden canının sıkıldığı anlaşılıyordu. Oturunca anlatmaya başladı:



İstanbul Üniversitesi'ne Türkeş'in gelişi, Yavuz'un Mısır'a girişi gibi idi! Ona yazık oldu! Gitmesi ile Türk Milliyetçiliği öksüz kaldı…



Nurettin Topçu'ya bir şey söylememiz mümkün değildi. Ne olurdu Topçu gibi Türkeş'in gitmesinden hayıflananlar, onu Milli Birlik Komitesi'nde tutamazlar mıydı? Bu soru devamlı hafızamda kalacaktı.



Tabi biz her cumartesi günü Milliyetçiler Derneği'nin yolunu tutuyor ve Topçu'yu dinliyorduk. Topçu'nun çok güzel bir ses tonu, mübarek bir yüzü vardı. Vatan ve millet için öyle faydalı şeyler anlatıyordu ki, adeta bizde anlattıklarını yaşıyorduk.



Yavaş yavaş yurdumuzda politika hareketlenmeye başlamıştı. Cumhuriyet Halk Partisi ve Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi politik faaliyetlerine devam ediyordu. Demokrat Parti kapatılmıştı; onun yerine Ekrem Alican'ın başkanlığında Yeni Türkiye Partisi kurulmuştu. Önce Üçüncü Ordu Komutanı olan ve sonra kısa bir süre Genelkurmay Başkanlığını yapan Ragıp Gümüş Pala da Adalet Partisi'ni organize etmişti. Bilhassa Ali Fuat Başgil ve Nurettin Topçu gibi kanaat önderleri Adalet Partisi'nde yer aldıkları için muhafazakar kesim bu partiye meyil etmişti. Nurettin Topçu da Konya'dan senatör adayı idi. Tabi Demokrat Partisi ikiye bölününce hocamız Nurettin Topçu kazanamadı. Konya'dan gelen arkadaşların ifadelerine göre Topçu bol bol milliyetçilik ve müslümanlık ile ilgili konular hakkında konuşmuştu. O günlerde geleceğin tohumlarını ekmişti, sonraki yıllarda Konya'da Adalet Partisi kazanacaktı...



***



Süleyman Demirel, Adalet Partisi'nin başına geçince Nurettin Topçu bu partiden soğumuştu. Lakin Milliyetçiler Derneği'nde hizmetlerine devam ediyordu. Daha ziyade kendisine bağlı öğrencileri mektepleşmeye götürdü. Biz ise daha çok öğrenci teşkilatlarının peşine düşmüştük. Zira darbeden önce büyük öğrenci teşekküllerinin hepsi CHP'ye çalışmıştı. Bizde oraları ele geçirip, milletimize hizmet etmeyi düşünüyorduk. Onun için bizler Topçu'nun mektepleşmesine fazla katılamadık. Yalnız vaktimiz olduğu müddetçe konferanslarını takip ediyor, fikirlerini her yerde savunuyorduk…



Ruhu şad, mekânı cennet olsun…


#Nurettin Topçu
#Süleyman Demirel
#Milliyetçiler Derneği
#Kamil Tanrıkulu
7 yıl önce
Rüya adam
İktisat önemlidir
Kara dinlilerle milletin savaşı
Faizler konut sektörünü fena vurdu
Dövizde çözülme hızlandı: Bir haftada 15 milyar USD
“Evine dönemezsin...”