|
Bombalar patlarken

Bir zamanların Amerika''sında, insanlar akın akın batıya göç ederdi. Nehirde veya dağda altın bulunacak, madenler açılacak, büyük çiftlikler kurulacak, zengin olunacak, daha iyi yaşanacak... Maksat buydu.

Bizim ülkemizde de uzun zamandır göçün yönü batı.

Kimileri sürüp giden kan davasından kurtulmak için doğup büyüdüğü toprakları terk ediyordu.

Fakat bu sebeple göçenlerin fazla olmadığı bilinmekteydi.

Çoğunluğu için asıl sebep, iş imkânına kavuşmak, para kazanmaktı.

Ne de olsa İstanbul''un taşı toprağı altın.

* * *

“Aman dikkat edin, şimdiden tedbir almak lâzım. Bu şehrin nüfusu ileride bir milyonu aşacak...”

Yanlış hatırlamıyorsam Tarık Buğra''nın bir yazısında okumuştuk buna benzer bir ifadeyi.

İstanbul bir milyonu aştı, beş milyonu aştı, on milyonu da aştı.

Bundan sonra daha hızlı büyüyeceği de aşikâr.

Ankara, İzmir, Bursa, Adana, Mersin, İzmit de aynı şekilde büyüyen şehirlerimiz arasında.

* * *

Son yıllarda göç sebepleri arasına bir de terör eklendi.

Bizim tarihimiz aynı zamanda bir göç tarihidir.

Bitmez tükenmez göçler yaşamışızdır yüz yıllar, bin yıllar boyunca.

Tebdil-i mekânda ferahlık olduğu o kadar bariz bir gerçektir ki, kıyafet değiştirmekten daha hızlı mekân değiştirmişliğimiz vardır.

* * *

Doğudaki terör yüzünden göç eden bir aile, gelmiş Denizli''ye yerleşmiş.

Pamukkale''siyle, günden güne büyüyen tekstil sektörüyle meşhur Denizli''nin Çamlık mahallesini beğenmiş, oradan ev edinmişler.

Kısa zamanda komşularıyla kaynaşmışlar.

Bir akşam, yemeğe davet ettikleri komşularıyla yemek sonrası sohbete başladıkları sırada, dışarıdan büyük patlamalar duyulmuş.

“Eyvah” demişler “terörden kaçtık, bin kilometre yol tepip buralara geldik, terör bizi burada da buldu.”

* * *

Bombalar peşpeşe patlamaktaymış.

Küçük çocukların benzi solmuş.

Büyükler hep beraber yere sinmiş.

Adamcağız emekleye emekleye pencereye yaklaşmış.

Diğerleri de onu taklit etmişler.

Ayağa kalkmaya cesaret edememiş kimse.

Dışarıdaki patlamalar bir türlü dinmek bilmiyormuş.

Bir bomba, iki bomba değil, defalarca...

* * *

“Bu büyük bir saldırı” demiş evsahibi adam tecrübesine dayanarak.

“Polisler de geldi, çatışıyorlar herhalde” demiş biri.

Öbürü “asker de karşılık veriyor teröristlere” demiş.

Az ileride askeriye var çünkü.

Hiç biri kafayı kaldırıp pencereden bakamıyormuş.

* * *

En sonunda çocuklardan biri, balkonun kapısını aralayıp bakmış ki ne görsün, dışarıda bir cümbüş.

“Baba” demiş “bomba değil patlayanlar... Havai fişek atıyorlar... Tiyatronun orada... Gökyüzü pırıl pırıl, bayram gibi...”

Hep beraber gülmekten kırılmışlar.

Üç beş dakika daha sürmüş havai fişek gösterisi.

Son kısmını seyredebilmişler.

Şimdi ne zaman nerede bir havai fişeğe rastlasalar, hep o günü hatırlayıp gülüyorlar.

Geçen akşam onlarla Boğaz''da bir havai fişek gösterisini beraber seyrettik.

17 yıl önce
Bombalar patlarken
Dövizde çözülme hızlandı: Bir haftada 15 milyar USD
“Evine dönemezsin...”
Antisemitizm, 7 Ekim ve Biden’ın Vietnam’ı
Yangından mal kaçırma: Terör örgütü ABD’den tanınma istiyor!
Unutma sakın!