|
O hâkimler, teröristin ağası mı, paralelin marabası mı?

Bizdeki terör örgütlerini destekleyen Avrupa ülkelerini kıyasıya eleştiriyoruz, kınıyoruz.



İadesini istediğimiz teröristleri vermedikleri için, “kendine demokrat” olmakla suçluyoruz onları.



Buna ne kadar hakkımız var?



Sonuna kadar.



Sabancı suikastı sanığı Fehriye Erdal'ın yıllardır iadesi isteniyor.



Belçika'da göstermelik de olsa hiçbir hareket yok.



Cumhurbaşkanı Erdoğan, “On yıl oldu, biz kendisini istedik” dedi geçen gün.



Niye vermediklerini, “isterken çikolata ve çiçek götürmediğimize” bağlayabilir Belçika makamları.



“Usulünce istemediniz ki” diyebilirler.



*


Her fırsatta Avrupalı dostlarımıza (!) ne kadar ikiyüzlü olduklarını hatırlatalım.



Yaptıkları insanlık dışı davranışları yüzlerine vuralım.



Her iki yüzlerine de ayrı ayrı…



Fakat bir de dönüp içimizdekilere bakalım.



Bağın arka tarafında duran hâkimin biri, Cumhurbaşkanına hakaret konusunda kararlı…



Serbest olmalıymış.



Cumhurbaşkanı da bir siyasî aktörmüş.



O makamın, devletin başı olduğunu bilmeyen bir hukukçuyla karşı karşıyayız.



Haydi hayırlısı.



*


Bir diğeri, son derece ağır suçlardan aranırken yakalanan bir teröristi serbest bıraktı.



Çukurlara mayın döşemek, bombalamak, kamu görevlisini öldürmek gibi 9 ayrı suçtan aranan teröristi serbest bırakan Şırnak Sulh Ceza Mahkemesi'nin gerekçesi ne diye bakarsak, dudak uçuklatacak bir cevapla karşılaşıyoruz.



“Suç işlemeyeceğine dair vicdanî kanaat oluşmuş.”



*


Artık, öyle bir yerdeyiz ki…



Sözün işe yaramadığı bir nokta burası.



Hukuk devre dışı kaldıysa, bizzat hâkimler tarafından katlediliyorsa, söz kâr etmez.



Ne desek boş.



Hiçbiri tınmaz.



Bu hâkimler necidir?



Teröristin ağası mı, paralelin marabası mı?



*


Belli ki “damaklı gem”i azıya almışlar.



Gizlenme, sureti haktan görünerek saman altından su yürütme devri çok geride kaldı.



Tedbir medbir hak getire.



Artık ya herro, ya merro makamındalar.



Acı patlıcan tanımı, uyar.



Son çırpınış demek, yakışır.



Ölmüş eşek benzetmesi cuk oturur.



Her biri elinden gelenin azamisini yapacak, kanının son damlasına kadar savaşacak.



*


İster terör örgütünün dağlısından olsun, ister bağlısından veya takkelisinden.



Zaten beraber çalıştıklarını, maksatlarının aynı olduğunu da ortaya serdiler açıkça.



PKK ile PYD'nin farkı yok, onun da PDY'den bir noksanı kalmamış.



Terör uzmanı emekli Kurmay Albay Murat Koç ne demişti?



“Bugün gelinen noktada, terör örgütlerinden değil, uluslar arası terör şirketlerinden bahsetmek durumundayız.”



Sebebi de bariz.



Mücadele yöntemleri bazen farklılık gösterse de amaçları aynı, silah ve bombalar da aynı merkezden.



*


Her ne yaparlarla yapsınlar, ne kadar destek alırlarsa alsınlar, biz hepsinin üstesinden gelir, sırayla tepeleriz.



Sözümüzü Yahya Kemal'e kulak vererek bitirelim. Günün anlam ve önemine binaen, bir harfi büyütmek suretiyle…



“Artık demir almak günü gelmişse Zaman'dan,



Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan.



Hiç yolcusu yokmuş gibi sessizce alır yol;



Sallanmaz o kalkışta ne mendil ne de bir kol.



Rıhtımda kalanlar bu seyahatten elemli,



Günlerce siyah ufka bakar gözleri nemli.



Biçare gönüller! Ne giden son gemidir bu!



Hicranlı hayatın ne de son matemidir bu!



Dünyada sevilmiş ve seven nafile bekler;



Bilmez ki giden sevgililer dönmeyecekler.



Birçok gidenin her biri memnun ki yerinden,



Birçok seneler geçti; dönen yok seferinden.”


#Cumhurbaşkanı Erdoğan
#pkk
#pyd
8 yıl önce
O hâkimler, teröristin ağası mı, paralelin marabası mı?
Ersin’in “yaz” dediği yahut temsil krizinin bütün sorunları
Dövizde çözülme hızlandı: Bir haftada 15 milyar USD
“Evine dönemezsin...”
Antisemitizm, 7 Ekim ve Biden’ın Vietnam’ı
Yangından mal kaçırma: Terör örgütü ABD’den tanınma istiyor!