|
Sömürgeci Avrupa’nın oyunu bitmez
Mali'de otel baskını olduğunda, haberlerde “Eski Fransız sömürgesi” ibaresi özellikle kullanıldı.

Batı Afrika ülkesi olmasından daha çok, 'sömürge' konusuna vurgu yapılması dikkat çekiciydi.

Paris saldırısının devamı olabileceği üzerinde duruldu.

Mali için “Eski Fransız sömürgesi” demek yeterli mi?

Bağımsızlığını ilan etmekle, bir bayrak asmakla sömürgelikten kurtulmak mümkündür sanılmasın.

O kadar basit değil; birçok fakir ülke, hâlâ sömürge.

*

Dünya Bülteni'nin Silicon Africa'dan aktardığına göre, Fransa 1958'e kadar sömürdüğü Afrika'dan elini tam çekmemiş.

14 Afrika ülkesinden 60 yılı aşkın süredir 'koloni vergisi' adı altından her yıl vergi alan Fransa'nın akıl almaz yöntemleri var.

Yıllık gelirlerinin yüzde 85'i her yıl Fransa merkez bankasında toplanıyor.

Kalan yüzde 15 ile ekonomisini yürütmeye çalışan Afrika ülkeleri, mali sıkıntı yaşadıkları takdirde, Fransa merkez bankasına yatırdıkları kendi paralarını borç olarak almak zorunda.

Kendi paralarından borç almaları da kısıtlanan Afrika ülkeleri, bir yıl içerisinde Fransa'ya verdikleri paradan en fazla yüzde yirmi oranında borç alabiliyor.

Bu değirmenin çarkına itiraz edenlerin başına ne geliyor?

Ya bir suikast sebebiyle hayatını kaybediyorlar ya da askerî darbe ile devriliyorlar.

Artık yaşayıp yaşamayacağı insaf dairesinde…

*

Fransızlar böyle de diğerleri farklı mı?

Hollanda, Belçika, İspanya, Portekiz, Almanya ve özellikle İngiltere…

“Üzerinde güneş batmayan ülke” tanımı romantik bir bakışla söylenmiş sözler arasında sayılmaz pek.

Dünyanın her tarafına öyle yayılmışlar ki…

Güneş nereye gitse, mutlaka İngiliz sömürgesi olan bir ülkede insanların tepesinde duruyor.

Yalnız Afrika ülkeleri mi?

Okyanuslardaki ada ülkeleri dâhil, kendi bakışlarıyla “Uzak Doğu” dedikleri bölgelere kadar yayılmışlar.

Yer altı ve yer üstü bütün kaynaklarını sömürmek için.

İnsanlarını köle yapmak için.

Gittikleri her yerde büyük eziyetler vermeyi, 'efendi' olmanın gereği görmüşler.

Dillerini yaymışlar, mecbur tutmuşlar.

Bugün bazı Afrika ülkelerinde hâlâ Fransızca ve İngilizce gazeteler yayınlanır.

Yalnızca kendi milletinin diliyle konuşan pek kimse azdır.

Yediden yetmişe kim varsa, sömürgeci ülkenin dilini de bilirler.

*

Aynı ülkenin yarısı İngilizce konuşuyor, yarısı Fransızca konuşuyor diye ahali savaşa tutuştu ve can verdi.

Ruanda'da neler oldu bir hatırlayın?

Daha yirmi yıl önce, 800 bin insan katledildi. Tutsiler ile Hutular birbirine girdi ve bütün dünya seyretti.

Diliyle, diniyle, rengiyle aynı olan insanları ayırmak ve birbirine düşman etmek gerekiyordu, öyle yaptılar.

Irkçılık iyi bir anahtardı, işe yarıyordu.

Bakın kitaplar nasıl yazıyor:

İnsanların hangi ırktan olduğuna karar verilirken bazı objektiflikten uzak ve akıl dışı kriterler kullandılar.

Etiyopya kökenli olduğuna inanılan Nuh'un soyuna dayandırılan Tutsilerin daha ince yapılı ve narin bir görünüşe sahip olduğu iddia edilmiş ve uzun boy, güzel görünüm gibi fiziki özellikleri olanlar Tutsi sayıldı.

Bunun yanında zengin olanlar, mesela 10 inekten daha fazlasına sahip olanlar da Tutsi olarak kaydedildi.

Daha sonra üniversiteler, eğitim ve sosyal olanaklar Hutulara neredeyse tamamen kapandı.

1950'lere kadar Tutsileri, Hutulardan üstün tutma siyaseti güden Belçika, bu tarihten sonra savaşın ardından özgürlükçü akımların güç kazanması üzerine, Hutuların üzerindeki baskıyı hafifletti, hatta zamanla, sayıca üstünlüklerinden ötürü Hutuları desteklemeye yöneldi.

Bunun bir sebebi de, uzun vadede ülkedeki yönetimin seçimler aracılığı ile sayıca üstün Hutulara geçme ihtimaliydi.

Belçika, Ruanda ve Burundi'yi, 1962 yılında her iki devlet bağımsızlıklarını kazanana kadar yönetti.

Bu dönemdeki Belçika yönetimi tıpkı İngilizlerin Güney Afrika Cumhuriyeti'nde uyguladıkları gibi, yerli halk üzerinde acımasız ve adaletsiz olmakla suçlanmıştır.

*

Rusların hangi yöntemlerle diğer ülkeler üzerinde baskı kurduğunu, ABD'nin nasıl davrandığını, hangi tür bombalar ve füzelerle demokrasi götürdüğünü uzun uzun anlatmak gereksiz.

Medeniyet dediğin, dişlerini protez yaptırmış canavar. Bildiğimiz takma diş. Gece çıkarılan cinsten. Çıkarılıp suya konulan.

Bunlar zaten en iyi bilinen hususlar. Çocuklara sorsanız cevap verir. Bir de şöyle bakalım…

Bizim atalar da dünyanın büyük bir kısmına hükmetti zamanında.

Üç beş yıl değil, yüzyıllar boyunca.

Dünyada herhangi bir ülke için “Osmanlı sömürgesi” yahut “Türk kolonisi” tanımını kullanıldığına şahit oldunuz mu?

Herhangi bir kâğıt üstünde böyle bir kayda rastlayan var mı?
#Türk kolonisi
#Sömürgeci Avrupa
#fransa
8 years ago
Sömürgeci Avrupa’nın oyunu bitmez
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir
Yeni tehditler ve Türkiye’nin kurumsal güncellenmesi