ABD başkanı seçilen Donald Trump'ın güvenlik ve istihbarat başdanışmanı emekli korgeneral Michael Flynn, yeni kabinede savunma bakanlığı için adı geçen biri.
En parlak istihbarat subaylarından biri olarak kabul edilir.
Temmuz 2012-Ağustos 2014 arasında Askeri İstihbarat Ajansı DİA'yı yönetti.
Bir süre önce “Müttefikimiz Türkiye Bir Krizin İçinde ve Desteğimize İhtiyacı Var”
yazdı.
Siyasi analiz sitesi The Hill için kaleme aldığı bu yazıda, Türkiye'nin yanında durduğunu gösteren ifadeler yer alıyordu.
*
Mesela, “Gülen, Türkiye'nin Bin Ladin'idir” dedi.
“Arka bahçemiz Pensilvanya'ya rahatça yerleşmiş olan bu maskeli terör ve istikrarsızlık kaynağı (Fetullah Gülen) tarafından Washington'ın gözü boyanırken NATO müttefikimiz Türkiye'ye engel olmak mantıksızdır.
Türkiye'nin bakış açısıyla Washington, Türkiye'nin Usame bin Ladin'ine sığınak oluyor.
11 Eylül'den sonra Usame bin Ladin'in Türkiye'de güzel bir köyde yaşadığını ve aynı anda da Türk vergi mükelleflerinin vergileriyle fonlanan 160 okulu işlettiğini öğrenseydik ne yapardık?” diye sordu.
Ne güzel bir soru.
“Gülen kendisini 'ılımlı' gösteriyor ancak asıl yüzü görünenden farklı” diye ekledi.
Bu kadarla yetinmedi, Türkiye'ye övgüler yağdırdı.
“Türkiye'nin, ABD çıkarları açısından hayati bir ülke olduğunu anlamakla işe başlamalıyız. Türkiye Irak ve Suriye'de terör örgütü DEAŞ'la mücadeledeki en güçlü müttefikimiz ve aynı zamanda bölgedeki istikrar kaynağı.”
*
Bizim kabineden biri olsa o yazıyı kaleme alan, ancak bu kadarını söyler.
Daha fazlası zaten gereksizdir.
Ancak, kazın ayağı her zaman göründüğü gibi olmuyor.
15 Temmuz gecesi, ABD'de büyük bir salonda bir adam konuşuyordu.
*
Şöyle söylüyor kürsüdeki adam:
“Muhtemelen çoğunuzun haberi yok ama şu anda Türkiye'de bir darbe oluyor. Tam da şu anda darbe oluyor.
Ben de Türk ordusuna mensup, bizimle birlikte eğitim almış bir arkadaşımla irtibat halindeyim.
Türk ordusu başarılı olacak mı olmayacak mı bilmiyorum, ama takip edenler bilir ki Türk ordusu uzun yıllardır yok ediliyor.
Gerçek anlamda laik, yani normal bir ulus devlet olan, ancak daha sonra İslamcılığa kaymaya başlayan bir ülke tarafında…
Erdoğan yönetimindeki Türkiye bu. Ki kendisi Başkan Obama ile çok yakın. Neler olacağını heyecanla bekliyorum.
Çünkü ordu başarılı olduğu takdirde, bu gece, Türkiye bizden sekiz saat ileride, o yüzden şu anda sanıyorum orada saat sabah iki ya da üç olmalı.
Söylediklerinden biri de 'NATO kapsamındaki sorumluluklarımızı tanıyoruz, BM kapsamındaki sorumluluklarımızı biliyoruz, laik bir ülke olarak görülmek istediğimizi tüm dünyanın bilmesini istiyoruz' oldu.
Bunu söyleyen ordu, evet, bu alkışlanmaya değer bir şey….”
*
Salondakiler değerli konuşmacının isteğini şevkle yerine getiriyor ve hep birden alkışlıyorlar.
“Şak şak şak…”
Kimdi o konuşan?
Kürsüdeki, sivil kıyafet içinde fakat daha ziyade büyük bir heyecan içinde olan emekli general
'dan başkası değil.
Bu durumda biz hangi Flynn'a inanacağız?
Darbeyi destekleyene mi, Türkiye'ye övgüler yağdırana mı?
İkisi aynı kişi olmasaydı, işimiz kolaydı ve böyle bir soruya da gerek kalmazdı.
Yahut o görüntüler, o konuşmalar gerçek olmasaydı…
*
Cevabı vermek de yine başa düşecek mecburen.
Ortaköy saldırısı sonrası, Batılı dostlarımızdan (!) gelen destek mesajlarına ne kadar inanıyorsak, Flynn'a da o ölçüde inanabiliriz.
Samimiyet dereceleri aynı.
Şimdi Flynn dese ki “O konuşan ben değilim, montaj yapmışlar”; hemen inanmak isterim.
