|
Üst araması yetmez, alt araması da yapılsın

Bakkala markete gittiniz, bir paket peynir aldınız. Eve gelince paketi açar, peynire dolapta -koku yapmasın diye- muhafazalı bir yer bulur, suyu ve peynir kırıntıları bulaşmış olan yırtık naylonu da çöpe atarsınız.



Normal olan budur.



Hiç tersini yapan çıkmaz.



Kirli bulaşık haldeki boş naylon paketi dolaba özenle yerleştirip, peyniri çöpe atanı ne yaparlar?



Yaka paça götürürler…



Ne garip ki bazen zarf, mazruftan daha kıymetli gibi algılanabiliyor.



Tıpkı eski 1 Mayıs'larda olduğu üzere.



*


Esas mesele, Emek ve Dayanışma Günü olan 1 Mayıs'ı kutlamak değil, Taksim Meydanı'na çıkmak gibi algılanırdı.



Bu sene de bazı küçük gruplar aynı algıyı devam ettirmek istediyse de niyetlerine ulaşamadılar.



Çünkü öbür tarafta kutlama alanı olarak ilan edilen yerler vardı ve kalabalıklar orada birikiyordu.



Birkaç istisna dışında, ülkenin her tarafında sakince kutlandı 1 Mayıs.



Demek ki kimse ölmeden, kimse yaralanmadan, arabalar kundaklanmadan, vitrin camları kırılmadan da kutlama yapılabiliyormuş.



*


Yine de bazı çatlaklıklar görüldü.



Bir yanda “Alın terimizin karşılığı asgari ücret mi?” pankartı taşıyanlar, öte yanda ise “İmam Hatipler kapatılsın” pankartıyla yürüyenler vardı.



Bir yanda “Güvenli iş, güvenli gelecek” afişi, öte yanda ise bölücülüğü haykıran, ne haykırması böğüren afişler…



Bir yanda halay çekenler, öte yanda ise polislere saldıranlar…



Bir yanda davul zurna, öte yanda ise patlayıcı madde taşıyanlar, taş ve sopalarla meydanları karıştırmak için hazırlık yapanlar…



Bir yanda güvenlik kurallarına uyarak sakince kontrolden geçenler, öte yanda ise üst aramasını protesto edenler…



Bir grup doktorun çirkin pankartlarından hiç bahsetmeyelim.



Hangisi iyi niyetli, hangisi kötü niyetli açıkça belirtmeye gerek var mı?



*


Üst aramasını protesto edenlerin ne yaptıklarını gördük.



Ben üstümü aratmam, kendim soyunurum diyerek, belden yukarısını üryan ettiler.



“O da bir fikir” deyip geçebiliriz.



Üstünde durmaya değmez.



Neticede silah yoksa eğer, polislerin kontrol etmesi de, tarama cihazından geçmek de aynı kapıya çıkar, üstündeki kıyafetleri kendileri çıkarsa da olur…



Emniyetten rica edelim, bir dahaki sefere yalnızca üst araması yapılmasın, aynı zamanda alt araması yapsınlar.



Altı üstü aynı değil aramanın; protestosu da aynı olmaz.



YU KEN TAŞ DİZ


Dokunulmazlık konusu yıllardan beri tartışılır, havanda su dövmekten öteye gitmezdi.



İlk defa ciddiye bindi ve takke düştü kel göründü.



Bunca zaman dokunulmazlık kaldırılsın diye yaygara koparanlar, şimdi feryada başladı.



Meclis'te tarihin en şiddetli kavgalarına şahit olduk.



Fena halde çirkinleştiler.



Yıllardır yaptıkları gösterilerin 'artizlik' olduğu anlaşıldı.



*


Halka sorulunca, yüzde 90 dokunulmazlıkların kaldırılmasını istiyor.



Karşı çıkanların oranı sadece yüzde 5'te.



Kalan yüzde 5'lik kısım da kararsız görünüyor.



Bu ne demektir?



Dokunulacak.



Kanun karşısında boyunların ne kadar kalın, ne kadar ince oldukları anlaşılacak.



Kanunu bir yana bırakalım…



Yüzde 90'lık kitlenin kararı karşısında kimse duramaz.



Fezlekeler devreye girecek, lekeler temizlenecek.



135 vekilin 600'den fazla dosyası işleme alınacak.



Bir yanlış anlaşılma olmasın…



Gözden kaçıranlar da fezlekelerin belli bir (veya iki) partiye ait olduğunu sanmasın.



Bütün partilerde hakkında fezleke hazırlanmış vekil mevcut.



Bağımsız vekil bile bulunuyor.


#1 Mayıs
#Üst araması
8 yıl önce
Üst araması yetmez, alt araması da yapılsın
Efendimiz’in (sav) Teravihi
Türkiye önce denge unsuru olmalı, sonra dengeleri belirleyen aktör
Kara dinlilerle milletin savaşı
Korku zamanı
Boykotta kafalar neden karışık