|
Zor, çetrefilli, içinden çıkılmaz bir soru

Teröre karşı çıkmayan teröristleri ayıplamak, hakikaten ahmaklıktır. Hemen bunu belirteyim ki vakti kısıtlı olanlarla vedalaşalım. Sonra sıra uluslar arası oyunlara gelsin.



Ülkeler arasındaki ilişkiler, elbette menfaat esasına dayanır.



Bazen işbirliği yapılır, bazen kıyasıya rekabete girilir.



Spor, sanat, siyaset, fark etmez.



Her alan için geçerli.



En çok da ekonomi…



Kimi zaman da aşırıya kaçılır ve savaşa tutuşur ülkeler.



Diplomasinin tıkandığı yerde, silahlar devreye girer.



Ancak savaşın bile bir hukuku vardır.



*


Terör söz konusu olduğunda ise durum birden değişir, Zigana tünelinin öbür ucundan çıkmış gibi…



Terörün hukuku yok, ahlâkı yok.



Bir disiplini bile olduğu iddia edilemez.



ABD'de ikiz kuleler yıkılırken, Sultanahmet'te bomba patlarken, Ankara'da otomobil havaya uçarken, hangi hukuktan veya hangi ahlâktan söz edebiliriz?



*


Devletler çıkar birliği gördükleri durumda her alanda çoklu işbirliğine de gidebiliyor.



Beş, on veya daha fazlası bir araya gelebiliyor.



Savaş durumunda bile çoklu cepheler kurulabildiği halde, teröre karşı ortak bir bakış açısı geliştirmek mümkün olamıyor bir türlü.



Birinin terörist gördüğünü, diğeri kahraman olarak görüyor çünkü.



Farazi olarak terörün tanımı yapılsa ve anlaşma sağlansa bile, olay bazında değişiyor vaziyet.



Senin teröristin, benim teröristim mantığıyla hareket edilince, gerçekte ortada ne mantık kalıyor ne cantık. (Olsa da yesek hep beraber…)



*


Devletleri geçelim, bir ülke içindeki siyasi partiler bile bu konuda ortak tavır geliştiremiyor.



Şu son olay ibretlik…



Ankara'da bomba patlıyor, onca insan yaralanıp onlarcası can verirken, partiler görüş birliği sağlayamadı.



Aynı bildiri altına hepsinin imza atmasını beklemek, mevcut dört partinin yapısını tanımamak anlamına gelir.



Sırtını terör örgütüne dayadıklarını açıkça ilan edenlerin, o terör örgütlerine karşı çıkmasını nasıl bekleyebiliriz?



Adamlar sırtını dayamış, elini kolunu yahut omzunu değil.



*


Unuttuk mu onların kim olduğunu?



Terörist cenazesine katılanlar…



Teröristleri omuzlarında taşıyanlar…



Evlerine taziyeye gidenler…



Arabasıyla cephane nakledenler…



Onlara erzak götürenler…



Aynı sofrada buluşanlar…



Aynı masada toplantı yapanlar…



Aynı hayali kuranlar…



Aynı rüyayı görenler…



Şimdi siz bunlara gelin şu bildirinin altına imza atın derseniz olur mu?



*



İyi ki imza atmayı kabul etmediler.



O zaman iki yüzlü davranmış olurlardı zaten.



Genel başkanları başsağlığı mesajı yayınladı ama parti adına hareket etmek gerekince, yan çizdi.



Şöyle demek istiyor eleman:



“Yayınladığım o mesajı da fazla ciddiye almayın. Ben aslında her zamanki gibi iki yüzlüyüm.”



*


İmza atmayanın durumu böyle.



Ya atanların hepsi fikir birliği içinde mi?



Vekillerinden bir kısmının, o imzaya karşı olduğu bir parti var desem, acaba hangi güzide partimizi kast etmiş olurum?



Ne kadar da zor bir soru değil mi?



Mümkünü yok bilemezsiniz.


#Terör
#canlı bomba
#ankara saldırısı
8 yıl önce
Zor, çetrefilli, içinden çıkılmaz bir soru
Siyasette yumuşama: Mümkün mü?
Genç kimdir?
Başkan Erdoğan soykırım davasının müdahili olarak ABD’ye gidecek mi?
Özgürlüğün otoriterliği karşısında Filistin taraftarı öğrenciler
Gazze ışığında üniversitenin misyonu