|
ABD yenilmez midir?

ABD’nin en uzun savaşıydı Vietnam Savaşı. 62 yıl önce 2. Çinhindi Savaşı’na Fransızlara yardım etmek için girdi ve Vietnam’dan uzun süre çıkamadı Amerikalılar. 1 Kasım 1955’te başlayan savaş takriben 20 yıl sürdü.

Resmi tarih 1955 diyor ama ABD’nin Vietnam’a müdahalesi 1950’de Başkan Henry S. Truman’ın, 1. Çinhindi Savaşı’nda Fransızlara yardım için askeri bir danışma ekibi göndererek destek vermesiyle başlamıştı. 1954 itibarıyla Amerikalılar Fransızların İkinci Dünya Savaşı’da Japon işgali sırasında Vietnam’da kaybettikleri kolonyal kontrolü tekrar sağlama konusunda başarısız olacaklarına kanaat getirdi.


Japon işgali sonrası Vietnam’ın bağımsızlığını ilan eden komünist lider Ho Chi Minh, uzun yıllar süren mücadelenin sonunda Dien Bien Phu savaşında Fransızlara karşı büyük bir zafer kazanmaya çok yakındı. ABDli yetkililer, savaş ister Fransızların yenilgisiyle ister bir anlaşmayla bitsin, her iki şekilde de Vietnam’ın komünist bir rejimin kontrolünde kalacağına emindi. Başkan Dwight D. Eisenhower, Soğuk Savaş’ın en ünlü terimlerinden biri olan ‘domino etkisi’ ifadesini Nisan 1954’te kullanacaktı. Şöyle demişti Eisenhower: “Fransızların Çinhindi’ni komünistlere kaybetmesi Güneydoğu Asya’da bir ‘domino etkisi’ başlatır.” Yani bir ülke komünist olursa, bölgedeki diğer ülkeler de komünist olacaktır.

Nitekim üç ay sonra Cenevre’de bir anlaşma imzalanır ve Vietnam geçici olarak ikiye bölünür; komünistlerin yönettiği Kuzey Vietnam ve ABD etkisi altındaki Güney diye... Eisenhower’ın ‘domino teorisi’ o günden sonra ABD’nin Vietnam politikalarını yıllar boyunca etkileyecektir.

Vietnam Savaşı, Sovyetlerin Vietnam’a silah, cephane, gıda vb. destekleri nedeniyle Soğuk Savaşın gidişatını da önemli ölçüde şekillendirmiştir. ABD, 1964’te doğrudan müdahale edene dek Güney Vietnam’ı desteklerken Ruslar da Kuzey’i destekler. 64’ten sonra ABD Vietnam’a binlerce asker gönderirken Ruslar savaşın sonuna kadar bir birlik dahi göndermemiştir. Televizyonlarda askerlerinin, Sovyetlerin sadece ‘abilik’ yaptığı komünistler tarafından yenilgiye uğradığını izleyen Amerikalılar için bu oldukça ağır bir durumdur; ABD Soğuk Savaş’ı kaybediyor gibi görünmektedir. Her şeye rağmen John F. Kennedy ve Lyndon B. Johnson de başkanlık dönemlerinde ‘domino teorisi’ne sık sık atıf yapmayı sürdürür.

Savaş 1973’te ‘Johnny’lerin hezimetiyle, komünistlerin zaferiyle sona ererken arkada korkunç bir yıkım kalır. 2 milyon Vietnamlı sivil, 1,3 milyon asker ölmüştür. Üstelik savaş Vietnam sınırları içinde de kalmaz. Kuzey Vietnam Ordusu ikmal yollarını elinde tutmak için Laos ve Kamboçya’yı işgal edince savaş komşu ülkelere de sıçrar. ABD bu ülkelerde de ağır bombardımanlar da dahil olmak üzere gizli operasyonlar yürütür. Yani savaş daha geniş bir alana yayılmış, can kaybı ve yıkım devasa boyutlara ulaşmış ve bu ülkelerde korkunç kanlı rejimlerin ortaya çıkışına neden olmuştur. Güney Doğu Asya yıllar süren savaşın ve sonucunun izlerini bugün hala taşımaktadır.

ABD Vietnam’da 60 bin sivil personel ve asker kaybederken, Savunma Bakanlığı verilerine göre savaşın maliyeti 173 milyar dolar, bugünün parasıyla 1 trilyon doların üzerindedir. Ama savaşın esas vurduğu yer Amerikan ekonomisi ve siyasetidir. Amerikalıların bir kısmı Vietnam’ı hatırlamak bile istemez. Amerikan kamuoyunda bazıları ABD askerinin Vietnam’a gitmesinin en baştan yanlış olduğunu söylerken bazılarına göre ise kendi ülkelerinin yaptıklarının da komünist rejimlerden bir farkı yoktur. Sonuç olarak, Richard Nixon’ın Truman Doktrini’nin bitişini ilan ettiği 69’dan bile önce Eisenhower’ın domino teorisi kıymetini yitirmeye başlar. Halkın güveni kadar Washington’ın uluslararası alandaki prestiji de sarsılmıştır. Vietnam ve Watergate skandalının ABD’ye verdiği zararın etkileri yıllar sürecek ve ‘domino etkisi’ lafı Vietnam’dan sonra uzun süre duyulmayacaktır.

Ta ki 21. yüzyılın başındaki Irak’ın işgaline kadar... Eski teorinin yerini 2003’te Orta Doğu’ya demokrasinin yayılacağı öngörüsüyle tersine bir domino teorisi alır. George W. Bush yönetimindeki Paul Wolfowitz gibi bazı isimler Saddam Hüseyin devrilince Irak’ın düşen ilk domino taşı olacağını, onu Suriye’yle başlayıp İran’la devam ederek diğer Orta Doğu ülkelerinin takip edeceğini iddia etmiştir.

Washington’ın Irak, İran ve Kuzey Kore’den oluşan Bush’un ‘şer ekseni’yle beraber Suriye’de de uzun zamandır rejim değişikliği istediği malum. Suriye, Bush tarafından bu eksene dahil edilmese de

Washington’da pek çok kişi, stoklarındaki kimyasal silahların varlığına sıkça atıfta bulunularak Şam’ı ‘sıradaki’ olarak görmekteydi. Ancak Irak’ın işgalini ortaklaşa gerçekleştirdikleri İngilizlerle, o dönemde Batı medyasına da yansıdığı üzere, bu konuda ters düşüyorlardı. O dönemde İngiltere Şam’la iyi ilişkiler geliştirme peşindeydi. Bu ayrışma ‘Arap Baharı’ denilen süreç başlayana kadar sürdü. Washington Şam’ı baskı altında tutmayı sürdürdü.

ABD’nin Irak’a demokrasiyi nasıl getirdiği malum. Saddam devrilince tesis edilecek bir demokrasiyi bırakın, yerine onlarca Saddam geldi. Irak’ın işgali, geride bıraktığı yıkımla ABD için bu yüzyılın Vietnam’ı haline çoktan gelmişken Arap Baharı Washington’da bir kez daha ‘demokratik domino’ teorisi için heyecan nedeni oldu. Irak, zincirleme etkiyi başlatamamış olabilirdi ama domino efekti için hala umut vardı. Sonrası malum, insanlar ‘liberal demokrasi’ baskısı karşısında muhafazakar müslümanları tercih edince Orta Doğu’nun kalanı da Irak’a benzemeye başladı.

ABD’yi, bugün bölgede yaptıklarıyla tanıyoruz ve hiç de iyi anmıyoruz. Ancak mevcut durum, bazen öyle yorumlamalara neden oluyor ki, kimi çıkıyor olan biten her şeyi ABD’nin planlarına bağlıyor, sanki onlardan izinsiz yaprak kımıldamazmış gibi değerlendirerek haddinden öte bir güç atfediyor, kimiyse onların yaptıklarına bakarak kalan tüm sorunları ve sıkıntıları görmezden geliyor.

Ama Vietnam Savaşı da gösteriyor ki, ABD de yenilebilir; üstelik bunu 2. Dünya Savaşı’ndan en büyük kazanan olarak çıkmışken yaşayabiliyorsa bunun tekrarı da olabilir. En az ABD’yi yenilgiye uğratmak kadar önemli olansa, o mücadeleden sonra geride ne kalacağıdır, geride kalanın nasıl bir yönetim olacağıdır. Vietnam'ın ve Laos’un komünist rejimleri, Kamboçya’nın Kızıl Khmerleri nasıl ki ABD işgaline alternatif değilse, Orta Doğu’nun darbeci diktatörleri, kabileci krallıkları ve katil rejimleri de değildir.

#ABD
#Savaş
#Vietnam
6 yıl önce
ABD yenilmez midir?
"Güzellik bir varlıktır"
“Almanlar et başında”
Varsıllar vergi ödemesin!
Amerikan Evanjelizminin Trump’la imtihanı
Genişletilmiş teröristan projesi böyle çöktü