|
Kıyamete 10 kilometre kala...

Türk Silahlı Kuvvetleri'nin (TSK) Suriye'nin kuzeyinde Halep vilayetine bağlı Cerablus şehrini DAEŞ unsurlarından temizleyerek başlattığı Fırat Kalkanı harekatının 11. gününde TSK'ya ait tanklar Kilis'in Elbeyli İlçesi'nden Suriye'nin Rai (Çobanbey) kasabasına girerek harekatın ikinci kritik ayağı olan Çobanbey operasyonunu başlattı. Sınırdan gelen ilk bilgilere göre DAEŞ'in mukavemet göstermesi sonucu Türkiye tarafından desteklenen Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) ile DAEŞ arasında çatışmalar yaşandı. DAEŞ kontrolündeki bölgeler Fırtına obüsleriyle yoğun top atışlarıyla ateş altına alınırken DAEŞ'in havan toplarıyla operasyona karşılık verdiği belirtildi.



Türkiye Fırat Kalkanı operasyonunun başlamasından evvel de uzun bir süredir Kilis ve Karkamış arasında kalan sınırın öteki tarafındaki 90 kilometrelik Azez-Cerablus hattını DAEŞ'ten temizleyip bölgeyi güvence altına almak adına sınırdan operasyon yürütmekteydi. Fırtına obüslerinin top atışları ve içeride desteklenen ÖSO grupları ile, Azez-Çobanbey arasında kalan bölgenin güvenliği DAEŞ'in buradan birkaç ay önce çıkarılmasıyla sağlanmıştı. Cerablus operasyonu, aslında sınır hattının güvenliğini sağlamak manasında ikinci aşamaydı. TSK'nın Fırat'ın batısından Suriye'ye girmek ve batıya doğru ilerlemek suretiyle yaklaşık 20 km genişliğinde ve 24-25 km derinlikte bir alanı kontrol altına almasının ardından bu kez üçüncü aşamada başlattığı Çobanbey operasyonuyla birlikte, bu kez doğuya doğru ilerleme başladı. Beklentilerden de hızlı ilerleyen operasyonun gidişatı gösteriyor ki, Türkiye sınırının karşısında şu anda DAEŞ'in elinde kalan yaklaşık 25 kilometrelik alanın da kısa süre içinde temizlenmesi öngörülüyor.



Aslında buraya kadar pek de bir sıkıntı yok. Ancak mesele içeri ve derine doğru ilerledikçe muhtemelen çetrefilli hale gelecek. Bu bağlamda ortaya çıkan sorulardan ilki Fırat'ın batısına güneyden ve daha içeriden giren YPG'nin, Menbiç'ten temizlenip temizlenmeyeceği meselesi... Yani Menbiç'e yönelik kapsamlı bir operasyon olacak mı olmayacak mı? Bu sorunun cevabı, ABD'nin konuya doğrudan dahlini ve gelecekte nasıl bir Suriye hayal ettiğinin de deşifresini beraberinde getireceği için şimdilik bekliyor. Yakın zamanda değil ama eninde sonunda iş buraya da gelecek.



Bir diğer konu ise, YPG'nin, Afrin ve Kobani'yi birleştirerek PYD koridorunu her şeye rağmen oluşturmak amacıyla, haritada daha aşağıdan, yani Mare'nin güneyinden doğuya ve Menbiç'ten batıya ilerleme konusunda nasıl hareket edeceği ve ABD'nin bu konuda ne yapacağı?



Bu hafta içinde, YPG'nin, hem Menbiç hem de Afrin tarafından iki bölgenin ortasında yer alan ve DAEŞ'in elinde tuttuğu kritik el Bab kentine doğru ilerlemeye çalışması, koridor hayalinin hala sıcak tutulduğunun göstergesi. Bu hafta DAEŞ'in propaganda aygıtının en kritik parçalarından biri olan DAEŞ sözcüsü Adnani'nin, el Bab bölgesinde öldürüldüğünün kesinleşmesi bu bağlamda bize kritik veriler sağlıyor. Adnani'yi öldürenin Rus uçakları tarafından mı yoksa Amerikan uçakları tarafından mı yapılan hava saldırıları olduğu konusundaki polemik gülünç olmasının yanı sıra, başka bir amaca daha hizmet ediyor. Adnani gibi DAEŞ üst yönetiminden kritik bir figürün öldürülmesi PYD/YPG'ye sağlanan desteği DAEŞ'le mücadele kapsamında bir kez daha meşrulaştırıyor ve YPG güçlerinin el Bab'a doğru ilerleyişinin ardındaki koridoru tamamlama amacını perdeliyor. Türkiye'nin desteklediği ÖSO'nun da Çobanbey el Bab'a doğru yönelmesiyle söz konusu dar alanda iç içe geçmiş çatışmalar görme ihtimalimiz yüksek, yani Çobanbey sonrası süreç Fırat Kalkanı operasyonunun ilk 11 günü kadar sakin geçmeyebilir.



Ancak DAEŞ'in el Bab'dan önce, Türkiye sınırına 10 kilometre mesafedeki Dabık kasabasında da TSK ve ÖSO birliklerine yoğun mukavemet göstermesi, hatta YPG'nin Menbiç tarafından el Bab'a yaklaşmasına izin vermesi ve Dabık'ı ÖSO'ya kaybetmemek adına direnmeye çalışması azımsanmayacak bir ihtimal. DAEŞ'in elinde tuttuğu Dabık, terör örgütünün aynı zamanda çıkardığı sansasyonel dergiye de verdiği isim. Dabık'ın DAEŞ için bu kadar önemli olmasının nedeni, bazı hadislerde bahsi geçen Melhame-i Kübra'nın ya da 3. Dünya Savaşı'nın burada başlayacağına inanıyor olmaları. Bazı Yahudilerin ve Evangelistlerin kıyameti çağırmaları gibi DAEŞ'in de kıyamet savaşının kopmasını beklediği malum, hatta FETÖ terör örgütünün liderleri Fethullah Gülen'i Mehdi olarak görmesi de onları kıyameti çağıranlar grubuna dahil ediyor. Öte yandan İran'da da Suriye'den çıkan bir savaşla zamanın sonunun geleceği fikri uzun zamandır kabul görmekte. Bu nedenle Dabık ve çevresindeki savaş siyasi ve stratejik yönlerinin yanı sıra önemli dini ögeler de taşıyor.



Gelgelelim, PYD koridorunun Cerablus-Mare hattı olarak adlandırabileceğimiz 90 kilometrelik alanın güneyinden itibaren oluşturulması, Türkiye'nin Arap dünyasıyla bağlantısının kopması ve desteklediği muhalif unsurların, bir cebe dönüşecek bu bölgede kapalı kalması anlamına gelir. Dolayısıyla, bu koridorun oluşumunun ister sınırın dibinden ister daha içeriden ne olursa olsun kurulmasını engellemek, Türkiye için en az söz konusu 90 kilometrelik alanda filli bir güvenli bölge kurma meselesi kadar önem taşımaktadır. Pek de kısa sürmeyeceğini tahmin edebileceğimiz bu mücadelenin sadece Türkiye ve desteklediği muhalifler ile YPG ve DAEŞ arasında geçmeyeceği, ABD ve Rusya'nın da bir noktadan sonra müdahil olacağı aşikar. Ancak eninde sonunda, Halep'i kuşatmış olan rejimin ve dahi İran'ın da bu çerçevenin dışında kalmayacağını tahmin etmek zor değil. Özetle, adrenalini yüksek günler bizi bekliyor.


#TSK
#PYD koridoru
#Cerablus
8 yıl önce
Kıyamete 10 kilometre kala...
Merak Etme Sen
“Almanlar et başında”
Varsıllar vergi ödemesin!
Amerikan Evanjelizminin Trump’la imtihanı
Genişletilmiş teröristan projesi böyle çöktü