1960'lı yılların başında Samsunlu bir genç Londra'ya gider. Amacı şehri gezmek ve farklı bir kültürü tanımaktır. Kısa sürede yeni arkadaşlıklar edinir. Arkadaşlarıyla birlikte güzel vakit geçirip hemen her gece kulüplerinde eğlenmeye gider. Yine bir gün eğlenmeye gittikleri bir kulüpte İspanyol bir güzelle tanışır. Adı Maria'dır. Genç kız adeta aklını başından almıştır. İlgileri karşılıklıdır bu sebeple hemen arkadaş olup yakınlaşırlar. Ortadaki tüm kültürel farklılıklar anlamını yitirmiş; farklılıklar yerini aşka bırakmıştır. Oysa o dönemlerde Türkiyeli göçmenlerin yabancı kızlarla aşkları çok da iyi gitmez. Aşkların önemli bir kısmı faciayla son bulmaktadır. Kimileri eşlerini veya sevgililerini kıskanarak dövebiliyor, kimileri de öfkelerine mağlup olup daha ileri gidebiliyordu.

Onların aşkı başkadır; fakat uzun sürmez. Zira Samsunlu genç, İngiltere'den ayrılıp ülkesine dönmek zorundadır. Fakat döndükten sonra Maria'yı bir türlü unutamaz. Önce mektuplaşırlar; fakat sonra bu mektupların ardı kesilir ve iki genç bir daha hiç görüşemez. Belki aşkları sürmez; ama Londra'da o gencin Maria için yazdığı şiir pek çok insanın hafızasına kazınır. Kim bilir belki de aşkları asıl böyle baki kalabilmişti:

Bir teselli ver/ Bir teselli ver

Yarattığın Mecnun'a/Bir teselli ver.

Sevenin halinden/ Sevenler anlar,

Gel gör şu halimi/ Bir teselli ver.

Aramızda başka/ Biri var ise,

Tertemiz aşkımı/ Bana geri ver.

Ben zaten her acının/Tiryakisi olmuşum,

Ömür boyu bitmeyen/ Dert ile yoğrulmuşum.

Gülemem sevdiğim/ Ben sensiz aah

Yaşayamam/ Yaşayamam.

İşte, bir hasret şarkısı olan “Bir Teselli Ver” o gencin yani Orhan Gencebay'ın sesiyle milyonlara ulaşır. Gencebay, “Sevenin halinden sevenler anlar.” diyerek milyonları da peşinden sürükler ve hemen herkesin bu hikayeden kendisine dair bir şeyler görmesini sağlar. Zira ona göre “Yarattığın Mecnun'a bir teselli ver/Aramızda başka biri var ise tertemiz aşkımı bana geri ver” dizeleri, acılara göğüs gerebilecek güçlü insanın direnişini sembolize etmekteydi.

Bu sözler aynı zamanda Orhan Gencebay'ın zirveye tırmanmasını da sağlar. İlk kez 1969'da 45'lik olarak yayınlanan Bir Teselli Ver, 1971'de Gencebay'ın çıkardığı bir albümün ismi olur. Bu şarkı, onun arabesk motiflerini kullandığı ilk şarkıdır. Ardından aynı ismi alan film, ilk arabesk film özelliği gösterir. Şarkının 45'lik kaydı, yaklaşık 600 bin kopya satarak zirveye ulaşır. Bülent Ersoy, Kamuran Akkor, Emel Sayın, Muazzez Abacı gibi isimler tarafından da şarkı yeniden yorumlanır.

Evlerden çarşılara pazara, minibüslerden kahvelere kadar hemen her yerde yankılanan arabesk dalgasının ilk babası böylece Orhan Gencebay olarak kabul edilir. Onun keder, mutluluk, ayrılık ve kavuşmayı içinde barındırdığı pek çok şarkısı daha yayınlanır ve Gencebay hayranlığı: “Kaderimin Oyunu”, “Hatasız Kul Olmaz”, “Severek Ayrılalım”, “Aşk Pınarı

şarkılarıyla da bugüne dek devam eder.