|
Merak Etme Sen

Ferdi Tayfur 1948 yılında Adana Hürriyet Mahallesi'nde dünyaya gelir. Babası ünlü tiyatro ve dublaj sanatçısı Ferdi Tayfur'un hayranı olduğu için oğluna da aynı adı verir. Babasının en büyük isteği Ferdi'nin iyi bir tahsil görmesidir. Ancak, babasının öldürülmesi, Ferdi'nin okul hayatinin yarıda kesilmesine neden olur. Okulu bırakmak zorunda kalarak çiftlikte çalışmaya başlar. Henüz 16 yaşındayken Adana'dan İstanbul'a gelir. İstediğini bulamayınca tekrar Adana'ya döner.



1968'de yeniden İstanbul'a gelir ve Seda Plak ile iki plaklık bir anlaşma yapar. Ancak yaptığı iki 45'lik de hayal kırıklığıyla sonuçlanır. Büyük bir ümitsizlik içinde tekrar Adana'ya gelir. Daha sonra, 1971'de İstanbul'a geldiğinde “Huzurum Kalmadı” albümünü çıkarır; fakat o da satılmaz. Yine yılmaz ve yoluna devam eder. 1973 yılında Görsev Plak adına yaptığı Kır Çiçekleri adlı 45'lik, Ferdi'nin ancak geçimini sağlamaya yeter. Satılan her plak başına oldukça cüzi bir para alır. Bu zorluklar içinde nişanlanır ve kısa bir süre sonra evlenir. 1974'te yaptığı “Bana Gerçekleri Söyle” 45'liğiyle yavaş yavaş adını duyurmaya başlar.



Onun Ferdi Tayfur olarak anılmasındaki en önemli dönüm noktası 1975'te Elenor Plak'a transferiyle gerçekleşir. “Bırak Şu Gurbeti” ve “Çeşme” albümleriyle iyice zirveye tırmanır. Ve derken… Sinemanın kapılar sonuna kadar açılır. 1976 yılında Çeşme filmini çekerken Necla Nazır ile tanışır ve ona âşık olur. Artık tam anlamıyla şöhrettir. Ferdi Tayfur'un albümleri zaman içinde inanılmaz satış rakamlarına ulaşır. “Çeşme”, “Son Sabah” çok daha sonra “Prangalar” albümleri de satış rekorları kırar. Bestelerinin önemli bir kısmının kendisine ait olduğu onlarca albüm çıkarır. Dillere düşen pek çok şarkısıyla aynı isimde olan filmler çeker: “Haram Oldu”, “İçimde Bir His Var”, “Ya Benimsin Ya Toprağın”, “Canına Okuyacağım”, “Sevgiler Çiçek Gibi” ve “Affet Allah'ım”. Çocukluğundan beri hayalini kurduğu üç şeye de erişmiştir artık: Şarkıcılık, oyunculuk ve yönetmenlik.



Birçok yönden oldukça başarılı işler çıkaran Tayfur; 1981'de “Ortadoğu'nun En Büyük Sesleri Plakçılığı”nı kurar. İlk iş olarak süpervizörlük görevine Ahmet Selçuk İlkan'ı getirir. 1982'de bu firmayı Ferdifon Plakçılık olarak değiştirir. Kısa bir süre sonra da Emre Plak'tan, Hüseyin Altın'ı transfer eder. Bu firmayla, “Ben de Özledim”, “Sende mi Leyla”, “Yaktı Beni” gibi zirve albümler çıkarır. Bazı şarkıları o kadar çok tutulur ki değişik versiyonları yapılır. “Huzurum Kalmadı”, “Sende mi Leyla”, “Yüreğimde Yara Var” bunlardan sadece birkaçıdır.



Okuma yazmayı bir hamaldan öğrenen Ferdi Tayfur, 400'e yakın bestesi, 100'e yakın albümü ve 34 filmiyle

arabesk müziğine büyük katkılar sunar. Seksenlerin kült şarkısı “Merak Etme Sen”le tam anlamıyla zirveye yerleşir. Aslında bu şarkı onun gençliğinde yaşadığı yarım kalan bir aşk hikâyesinin eseridir. Olay şöyle gelişir: Genç Ferdi, her günkü yorgunluğu ve bezginliğiyle sabah karşı fabrikadan evine döner. Bir iki saat uyuduktan sonra kardeşi hemen başına dikilir.



- “Abi abi uyan”



- “(Yarı açıkgözlerle) Ne var? Ne istiyorsun?”



- “Abi sana bir müjdem var.”



- “Nedir müjde?”



- “Karşıda oturan teyze, evini kiraya verdi.”



- “Alkış mı çalayım, bana ne oğlum evini kiraya verdiyse”



- “Abi olur mu, durmadan başımızı şişirmiyor muydu? Abi uzatma ya, başını kaldır da bak”



Ferdi, merak eder ve başını kaldırır. Bir de bakar ki ne görsün. Saçları omuzlarından beline düşmüş ceylanlar kadar güzel bir kız. Böylece kız aklını başından alır Ferdi'nin. Her gün onu izlemeye koyulur. Kaderin cilvesi işte. Kız aylar sonra, Ferdi'nin çalıştığı fabrikada işe başlar. İkisi de birbirine meylederler ama ikisinin de mahcubiyeti yüzünden bir türlü birbirlerine sevdiklerini söyleyemezler. Sonra günün birinde Ferdi'nin canına tak eder, pencerenin önü geçer. Duvarda duran sazını alır eline ve şöyle seslenir sevdiğine:



Bakışların bana biraz cesaret versin/Korkuyorum sana aşktan söz etmeye ben



Bir sevdiğin varsa en olur söyle/Giderim bu diyardan merak etme sen



Daha sonra 90'ların hemen başında tekrar hızlı bir yükselişe geçen Ferdi Tayfur, Sait Büyükçınar'ın yaptığı “Bana sor” şarkısının yer aldığı Hoşçakal albümüyle ortalığı kasıp kavurur. Hemen iki yıl sonra, resmi rakamlara göre en çok satış yapan albümünü çıkarır: Prangalar



Arabeskin en önemli isimlerinden biri olan Ferdi Tayfur'un doğal olarak en çok kıyaslandığı kişi hep Orhan Gencebay olur. Bu ikilinin tanışma hikayesi oldukça ilginç bir şekilde gelişir: Ferdi Tayfur, “Dilek Kapısı” adlı 45'liği doldurmak için stüdyoya gittiğinde Orhan Gencebay da oradadır ve son 45'liğini yapmak için Tayfur'u bekler. O günlerde Gencebay, “Bir Teselli Ver” albümüyle oldukça zirvededir. Fakat Tayfur'un stüdyo saati dolduğu halde işlerini tamamlayamadığı için çıkamaz. Bunun üzerine Gencebay bu duruma çok kızar ve onu azarlar. Ama sonra Orhan Gencebay yaptığı duruma üzülür ve ondan özür diler. Ayrıca onun çok büyük bir sanatçı olacağını söyleyerek gönlünü alır. Bununla kalmaz Tayfur'un “Dilek Kapısı” albümündeki bazı şarkılara da bağlamasıyla eşlik eder.



Daha sonraki dönemlerde bir daha ortak çalışma yapmazlar. Fakat yine de kıyaslanmaya devam ederler. İkisinin söz ve beste yazma maharetlerinin yanında ortak bir yanı da birden fazla enstrümanı başarılı bir şekilde çalması olur. İkisi arasındaki en net ayrımı ise yine Ferdi Tayfur yapmıştır: “Orhan Gencebay divan şairidir, Fuzuli'dir. Ben ise halk ozanıyım, Karacaoğlan'ım.”


#Ferdi Tayfur
#Dilek Kapısı
7 yıl önce
Merak Etme Sen
Dövizde çözülme hızlandı: Bir haftada 15 milyar USD
“Evine dönemezsin...”
Antisemitizm, 7 Ekim ve Biden’ın Vietnam’ı
Yangından mal kaçırma: Terör örgütü ABD’den tanınma istiyor!
Unutma sakın!