|
“Uçurumun Kenarı”
Çok sevdiği bir arkadaşının refakatçisi olarak hastanedeydi. Arkadaşı, kanser hastasıydı. Durumu her geçen gün kötüye gidiyordu. Odayı inleten öksürükleri kanlı kusmalarla devam ediyordu. Elbette bu durum bir süre sonra daha kötüye, daha da kötüye dönüştü ve güçsüz kalan bedeni bu hastalığa dayanamadı. Arkadaşının vedası onun adeta dünyasını yıkmıştı. Hastanedeki bu vedada zihni, sözcüklerle hesaplaşıyor, anlamlı anlamsız cümleler muhayyilesine hücum ediyordu. Son olarak şu cümleleri mırıldandı:
Uçurumun kenarına getirdin ömrümü, harabeye döndürdün garip gönlümü…


Bir süre sonra bu sözler üzerine daha çok çalıştı. Artık amacı, arkadaşının ölümüyle doğan ve onun yadigarı olan bu sözleri hafızalara taşımaktı. “Uçurumun Kenarı" başlığını koydu ilkin şiirine. Sonra nağmelerle bir şarkıya dönüştürdü onu. Şarkının sözlerinde arkadaşıyla yaşadığı her şeyin bir özeti vardı. İstediğini de başardı. Kısa bir süre sonra bu şarkıyla ünlendi.



Eserin yazarı Erol Budan, yani nam-ı diğer Sarı Baba, 24.04.1961'de Tekirdağ'da doğdu. Gençliği İstanbul Fatih'te devam etti. Çalışmaları sonucu 1980'li yıllarda icra edilen yeni nesil arabesk müziğinin önemli isimlerinden birisi oldu.



Çocukluk dönemimizde hep Erol Budan için bir söylenti duyulurdu: onun çok ağır şarkılar okumasından ötürü kanser olduğu ve çok kısa ömrü kaldığı söylenirdi. Bu yüzden de ona arkadaşlarım da dahil hem çok acır hem de ilgiyle dinlerdik. Neo-Müslümcü geleneğin en büyük temsilcilerinden birisiydi. “Koparamam Kalbimi", “Arkadaşça Sevsen", “O Kadın", “Uçurumun Kenarı-Harabe Gönlüm", “Ateşlere Attın Beni" en çok bilinen eserlerinden yalnızca bir kaçıdır.



Bas bariton sese sahip olan Budan, ilk müzik derslerini, TRT Halk Müziği bağlama üstadı Orhan Dağlı'dan almıştır. Müzikle ilgilenmeden önce de pek çok işte çalışıp ekmeğini kazandı. Bağlama konusunda oldukça yetenekliydi. Şarkıcılığa başlamadan önce yıllar söz yazarlığı ve bestekârlık yaptı. Daha sonra kendisine ait olan “Bahar Plak ve Kasetçilik" imzasını taşıyan 9 adet albüm çıkardı: “Koparamam Kalbimi (1989)", “Umrunda mı? & Harabe Gönlüm (1991)", “Ayrılalım & Mektepli (1994)", “Dert Babası (1996)", “Sensiz Yaşanır mı? &Ateşlere Attın Beni (1997)", “Damardan Arabesk 1 (1998)", “Hayatımla Oynuyorsun(1999)", “Damardan Arabesk 1 (2001)", “Dedim Ya (2005)", “Erol Budan'la Unutulmaz Sanat Müziği Eserleri (2006)"… Budan, toplamında 1500'e yakın esere imza atmıştır. 100'e yakın şarkı ise farklı sanatçılar tarafından yorumlanmıştır.



Erol Budan'ın eserlerinde Müslüm Gürses etkisinden de söz etmek mümkündür. Hatta bazı şarkılarının onun eserlerinden daha iyi olduğunu söylemek hata sayılmaz. Bazı şarkıları duygu ve ahenk kıyaslaması yapıldığında standartların üstüne çıkar. Ayrıca bugüne dek arabesk dünyasında insanları hüzünlendiren pek çok şarkı onun imzasını taşır.



Bu büyük çalışmalarda dönemin beklentileri de göz ardı edilmez. Zira özellikle sanayileşme sonrası köyden kente göçler artmış ve şehirde yaşayan ekonomik geliri düşük insan nüfusu çoğalmıştır. Bu insanların yaşadıkları olumsuzluklar karşısında sığındığı “arabesk müzik" Budan da dahil pek çok ismin dikkat çekmesinde olumlu zemin hazırlamıştır. Elbette bu durumda arabesk müziği icra eden sanatçıların yaşam tarzı da önemli bir belirleyicidir. Öyle ki hemen hepsi sıkıntılı hayat hikayelerinin de etkisiyle bu kadar başarılı olduklarını ispatlar gibidir. 17 yaşından ünlendiği güne kadar başına pek çok olay geldiğini belirten sanatçı; sözlerinde yokluk ve acıları harmanladığını belirtir. Ancak tüm bunlara rağmen onun diğer arabesk sanatçılara kıyasla arabeskin kıyısında kaldığını söyleyebiliriz. Kendisi hiçbir zaman tam anlamıyla şöhrete kavuşamamıştır; ama Tekirdağ'dan Kars'a kadar milyonlarca insan tarafından dinlenmeyi başarmıştır.


#Erol Budan
#Sarı Baba
#Uçurumun Kenarı
7 yıl önce
“Uçurumun Kenarı”
Galatasaray geleceğe koşuyor
Kara dinlilerle milletin savaşı
Dövizde çözülme hızlandı: Bir haftada 15 milyar USD
“Evine dönemezsin...”
Antisemitizm, 7 Ekim ve Biden’ın Vietnam’ı