|
“Allahu Ekber”

Yıllar yılı 'demokrat' ve sol kesimin Türkiye'deki önemli isimlerinden biri olarak bilinen Murat Belge, “Ya Allah! Bismillah! Allahu Ekber sloganıyla sokağa çıkmış insanlar arasında ne yerim olur” demiş.



Demiş ve 15 Temmuz gecesi oturmuş oturduğu yerde. Otursun.



Bilmiyor ki, o, evinde oturabildiyse, Allahu Ekber deyip sokağa çıkan insanlar sayesindedir.



Bilmiyor ki, o, evinde oturabildiyse, “bismillah” diyerek süs havuzlarından abdest almaya başlayan, tankların altında ezilmeyi, mermilere hedef olmayı göze alan insanlar sayesindedir.



Bilmiyor ki, o, evinde oturabildiyse, “kara çarşafıyla” kamyonuna atlayarak tankların geçiş güzergâhını kapatmaya giden ablamız, teyzemiz sayesindedir.



Bilmiyor ki… Sahi, bilmiyor mu? Hiç sanmam. Bilmemek değil, kabullenememek bu…



Çünkü kafasında bir şablon var: Batının emzirdiği “aydın” modelinin beyinlerindeki kirli şablonlar gibi…



Allahu Ekber sesleri duyunca terörizm ve terörist geliyor aklına bu yüzden… Elinde satırla, kasaturayla, döner bıçaklarıyla sokağa çıkıp kafa kesen insanlar…



Öyle mi oldu? Elbette hayır!



Allahu Ekber diyen o insanlar dünyanın en kanlı darbe girişimini silaha sarılmadan bastırdılar.



Tankların önüne çıktılar, tankların altına girdiler…



Mermilere hedef oldular.



Biri düştü, kalbinden, başından vurularak… Ardından beşi daha Allahu Ekber diyerek tankın karşısına çıktı.



Beşi düştü, yirmisi daha yürüdü tankların önüne…



Sonra yüzlercesi, binlercesi, milyonlarcası sokaklara çıkıp tanklara, F-16'lara karşı yürüdüler.



Venceremos marşlarıyla, Çav Bella şarkılarıyla, özenti ve yabancı bir sesle değil, kendilerine ait bir sesle, yüreklerinden kopup gelen bir sesle, bin yıldır bu toprakların üzerinde inleyen “Allahu Ekber” sesleriyle yürüdüler zırhlı silahların üstüne doğru.



Kan dökmediler ama kanlarını, canlarını feda ettiler.



Çıplak bedenleriyle karşı koydular darbeye…



Ölmeyi, şehit olmayı göze alarak yürüdüler; etten bir duvar ördüler.



Ki o etten duvarlar örülmeseydi, darbe girişimi başarılı olsaydı, bu ülkenin birçok yerine Berlin Duvarı gibi duvarlar örülecekti belki de…



O şerefli insanların alınlarından öpüp, her birine ayrı ayrı teşekkür edeceği yerde; ne işim olur onların arasında diyor.



Ne olmasını bekliyordu acaba?



Allahu Ekber diye başlayan ezanlar okunmayacak, Allahu Ekber diyen insanlar ortadan kaybolacaktı. Öyle mi?



Bu ülkeye karşı en kirli, en adi, en hileli kart oyuna sürülmüşken, insanlar; inançlarını, imanlarını, dualarını, en kadim sloganlarını bir kenara bırakıp Helsinki Yurttaşlar Derneği üyeleri gibi davranacaktı, öyle mi?



Hayır, öyle olmadı, öyle olmayacak.



Murat Belge ve onun gibiler istedikleri kadar Allahu Ekber diyenleri terörize etmeye, o insanların “gizli öznesinin” terörist olduğunu ima etmeye devam istesinler…



Allahu Ekber; kula kulluk etmemenin beyanı olarak kalacaktır.



Allahu Ekber; Amerika büyüktür, AB büyüktür, Rusya büyüktür propagandalarına kulak asmayanların en güçlü dayanağı olarak kalacaktır.



15 Temmuz gecesi; Pensilvanya'daki emekli vaize aklını kiraya verenlerle ve onun arkasındaki “üst akla” kulluk edenlerle, Allah'tan başka kimseye kulluk edilmeyeceğine inanan, manda olmaya, sömürge olmaya, modern köle olmaya yanaşmayan, bağımsız bir vatan için canlarını feda etmeye hazır insanlar arasındaki mücadeleydi bir bakıma.



Varsın, Murat Belge ve onun gibiler, “onların içinde ne işim olur” demeye, Helsinki Yurttaşlar Derneği'nin sadık üyeleri olarak kalmaya devam etsinler.



Helsinki Yurttaşlar Derneği'ne değil yalnızca bu topraklara sadakat besleyen bu asil millet Murat Belge ve onun gibilere ihtiyaç duymadan tarihin en kanlı darbe girişimini engelledi, bu da böylece “Belge”lenmiş olsun, kayıtlara geçsin.



Biz, bundan böyle, Murat Belge'yi, darbe günü efsane yazan bir milletin içinde anmak yerine, 15 Temmuz gecesi darbe girişiminde bulunan terör örgütünün mensuplarıyla vaktiyle mükellef bir sofrada otururken verdiği fotoğrafla hatırlayacağız.



Ki, birlikte fotoğraf verdiği o insanlar, evet, “Ya Allah! Bismillah! Allahu Ekber” demiyorlardı. Ne diyorlardı? “Hoşgörü”, “diyalog”, “ılımlı İslam”, “demokrasi” diyorlardı ancak 15 Temmuz gecesi tankları, F-16'ları insanların üzerine sürecek, insanları gözlerini kırpmadan katledecek kadar gözleri dönmüştü; kan vardı bütün cici kelimelerinin altında, hırs vardı. Türkiye tarihinin en kanlı darbe girişimine kalkışabilecek kadar gözleri dönmüştü. İşte, biz Murat Belge'yi o insanların arasında verdiği fotoğrafla anacağız.



Kartların bu kadar açık oynandığı, hilenin bu kadar açık yapıldığı bir dönemde, kimseye eyvallah edecek değiliz.



Ve bundan böyle kimseye “Waldo sen neden burada değilsin” demeyeceğiz.


#Murat Belge
#Allahu Ekber
#Pensilvanya
#15 Temmuz
8 years ago
“Allahu Ekber”
Dağların dilinden anlamak…
Korku zamanı
Boykotta kafalar neden karışık
Kimin enflasyonu
Terör örgütü elebaşı olarak İsrail portresi…