Hava sahası kapalı…

Zaten tek bir ülke ile kara sınırı var, orası da kapalı…

Diplomatik ilişki yok. Ekonomik ilişki yok. Tamamen abluka altına alınmış bir bölge…

Sadece denizden ulaşım var; ancak ulaşmaya çalışınca ne olacağı meçhul.

Adına uluslararası toplum denilen etkisiz eleman da defacto olarak bu duruma destek veriyor.

Ne inşaat malzemesi sokabilirsin içeriye, ne ilaç, ne de gıda. Şu haliyle, hiçbir şey sokamazsın.

Bu tanıma uyan iki yer var şu anda dünyada. Birincisi, İsrail ablukası altındaki Gazze. İkincisi ise, Suudi Arabistan’ın gadrine uğrayan Katar.

Suudi Arabistan, en çok İsrail’i eğlendiren ve sevindiren; Siyonist rejimin kulaklarını ağzına vardıran defacto bir duruma imza attı.

Suudi Arabistan yanı başında, Körfez’de kendi elleriyle yeni bir Gazze inşa etti.

Katar şu anda bir Gazze’dir, Suudi Arabistan ise İsrail.

Suudi Arabistan, yanına birkaç ülkeyi de alarak ilan ettiği kararla, bir anda İsrail’in pozisyonuna düştü.

Ne olacak?

Suudi Arabistan bu işi ne kadar ileriye götürecek? Katar’ı abluka altına aldı, devamında ne yapacak?

İsrail’in Filistin’de yaptığı gibi, kadın erkek, genç yaşlı, hatta kundaktaki bebek farkı gözetmeksizin Katar’daki sivilleri mi katledecek?

Suudi Arabistan zindanlarından Katarlı delikanlıların çığlıkları mı yükselecek?

Arabistan tanklarına taş atan Katarlı çocuklar mı göreceğiz? Ya da bir gün, Katar plajlarında futbol oynayan çocukların üzerine bomba yağdırıldığını?

ABD’den aldığı “Bırakınız geçsinler, bırakınız ezsinler, bırakınız birbirini yesinler” icazetiyle, Suud yönetimi, her türlü uluslararası hukuku çiğneyip, Katar’ı işgal edip, orada usulsüz yeni yerleşim yerleri mi inşa edecekler?

Ne yapacaklar? İsrail’in Gazze Şeridi’ne duvar ördüğü gibi, Suudi Arabistan da Katar sınırına duvar mı örecek?

Filistin’deki 1967 sınırları gibi 2017 sınırları filan diye mi konuşmaya başlayacağız?

Şu anda sadece denizden ulaşım sağlanabilen Katar’a yardım götürmeyi amaçlayan muhtemel “Mavi Marmara”lara Körfez’in sularında baskın düzenleyip insanları katledecek mi?

Sanmıyorum ki bu kadar gözleri dönmüş olsun. Üstelik Katar gibi bir ekonomiyi yutmak da bu kadar kolay olmasa gerek.

Ancak, şu günkü tablo ile yukarıda sözünü ettiğim kurgu arasında sadece ince bir zar var. O incecik zarın arkasından görünen fotoğraf bu.

Üstelik, Körfezdeki bu mevcut fotoğraf ile Filistin’deki fotoğraf arasında birçok benzerlik var. Gazze’nin işgaline alttan alta destek veren Arap rejimleri ile bugün Katar’ın üzerine çöreklenen, Katar ablukasına destek çıkan Arap rejimleri de birebir aynı…

Daha yolun başındayken “One Minute” denmezse, bu yolun sonu Körfez’de meydana gelecek olan yeni bir “Filistin-İsrail” sorunu gibi bir sorun demektir.

Onun da ötesinde, Suudi Arabistan, Mısır, Bahreyn, BAE ve Yemen’in oluşturduğu Ortadoğu Çetesinin “Burası artık bizim çöplüğümüz, burada artık biz racon keseriz” havasında başlattıkları bu ahmakça girişimin, başka ahmaklıklarla birleşip işin içinden çıkılmaz bir ahmaklıklar zincirine ve felakete dönüşme potansiyeli de yüksek.

Bu yüzden, Medine ve Mekke gibi mukaddes topraklara, Müslümanların kıblesine ev sahipliği yapan Suudi Arabistan dünya Müslümanlarının gözünde İsrail gibi algılanmak istemiyorsa, bu gidişe acilen son vermelidir.

Aksi halde bu ucuz kabadayılığın, bu racon kesme heveslerinin sonu bölgeye pahalıya patlayacak.