|
Trileçe tadında Türk dizileri!

Bir aydır Kolombiya'dayım. İspanyolca öğrenmek için bir internet sitesinden diğerine dolaşıp dururken, iki hafta önce youtube'da Ezel dizisinin İspanyolca dublajlı haline rastladım. Doğrusu, günün birinde bir Türk dizisini izleyerek İspanyolca çalışacağım aklıma gelmezdi.



Benim çocukluğumda, Türk televizyonlarında Latin Amerika dizileri popülerdi. Aradan 25 – 30 yıl geçti, Latin Amerika'ya geldiğimde en çok şaşırdığım şeylerden biri, Türk dizilerinin popüler olmasıydı. Geçenlerde Konya Ticaret Odası'ndan bir heyet, burada, Kolombiya'daydı. Heyetin küçük bir kısmıyla birlikte yemek yedik ve bu vesileyle uzun yıllar Kolombiya'da ticaretle uğraşan ve heyete rehberlik eden bir Türk arkadaşımızla sohbet etme fırsatı bulduk. Biraz ticaretten söz ettik… Latin Amerika'nın, hatta dünyanın en iyi kahvesinin Kolombiya'da bulunmasına karşılık, Türkiye'de neden Brezilya kahvesinin öne çıktığını sordum. Aldığım cevap şuydu; Kolombiya kahvesi Londra Borsası'na bağlı… fiyatları orası belirliyor. Hal böyle olunca, tonu üç bin dolardan satılıyor. Brezilya, söz konusu borsaya bağlı değil. Bu nedenle tonunu bin iki yüz dolardan pazarlayabiliyor. Türkiye'de bu alanda faaliyet gösteren iş çevreleri de Kolombiya kahvesi yerine Brezilya kahvesini almayı tercih ediyorlar. Kolombiya'nın en önemli ürünü kahve, ancak Türkiye'ye ihraç ettiği en önemli meta kömür… Bunu duyduğumda iyice şaşırdım. Dünyanın en büyük ikinci kömür madeni Kolombiya'da imiş… Kolombiya'dan Türkiye'ye önemli ölçüde kok kömürü satışı yapılıyormuş.



Türkiye ve Kolombiya ilişkileri üzerine sohbetimiz koyulaştıkça laf döndü, dolaştı ve televizyon dizilerine geldi. Türk dizilerinin Kolombiya'da hatta Latin Amerika'da çok popüler olduğundan bahsetti. Bir zamanlar Ezel dizisi bir hayli revaçta imiş… O bitmiş… Fakat yotube'da İspanyolca dublajlı yüzlerce bölümü bulunuyor. Kaldırılmazsa, ki inşallah kaldırılmaz, birçok kişinin İspanyolca öğrenmesine ve Latin Amerika ilişkilerimizin geliştirilip derinleştirilmesine yardımcı olur… Ezel bitince, Binbir Gece dizisi popüler olmaya başlamış… Hatta söylenene göre, Kolombiya'daki en ünlü oyuncu kadrosundan oluşan diziler bile bu ve benzeri Türk dizileri karşısında tutunamıyormuş. Şimdilerde “Fatmagül'ün Suçu Ne?” dizisi çok popülermiş mesela… O dizinin yayınlandığı saatlerde insanlar evlerinde televizyona kilitleniyorlarmış adeta… Mübalağa ettiklerini düşündüm, inanamadım. Gerçekten öyle mi diye sordum. Kesinlikle, öyle dediler. Bütün çocukluğum boyunca Latin Amerika dizilerinin hakimiyetine tanıklık etmiş biri olarak, bunu duyduğuma çok memnun oldum ve fakat kendimi bu bilgiyi çek etmekten de alıkoyamadım.



Dur bir dakika, dedim, bunu test etmeliyiz… Ama nasıl test edecektik… Tam o sırada garson kızlardan biri siparişlerimizi getirdi. Hemen, şu kıza bir sorar mısın dedim, Türk dizilerini izliyormuş… Dostumuz, hiçbir dizi ismi vermeden, Türk dizilerini izleyip izlemediğini sordu… Hanımefendi “Si, Fatmagül…” dedi, gözleri parlayarak başka şeyler daha söyledi. Bundan önceki Türk dizileri gibi Fatmagül'ü de bütün ailesiyle birlikte çok beğenerek izliyorlarmış. Bingo! Konu kapandı benim için… Yo, hayır, aslında kapanmadı daha da açıldı…



Şöyle ki: Burada bir markete gittiğinizde Türk yoğurdu görmeniz imkansız… Oysa “yoğurt” var… Hem de “yoğurt” adıyla… Ancak çoğunlukla meyveli yoğurtlar satılıyor. Bizimkine en yakın ve bizimkilerden oldukça pahalıya satılan yoğurt, “Yogurt Griego” yani “Yunan Yoğurdu” adıyla satılıyor. Bunun konuyla ne alakası var demeyin… Çok alakası var. Türk dizileri yoluyla Latin Amerika'da “kültürel diplomasi”nin önü açılmışken, Türk yoğurdunun Latin Amerika'ya girmesi işten bile değil aslında…



Son zamanlarda Türkiye'de çok popüler olan ve hemen herkesin artık adını ezberlediği bir tatlıdan örnek vereyim. O tatlının adı: Trileçe… Burada hemen her markette, her pastanede tatlı reyonlarında Trileçe görmek mümkün. Bu tatlının adı İspanyolca… “Tres” ve “Leche” isimlerinin birleşiminden oluşuyor. Yani, “üç süt” demek. Başka bir deyişle, üç sütlü tatlı… Türkiye'deki dost ortamlarında, tatlının Balkanlara, özellikle de Arnavutluk ya da Makedonya'ya ait olduğunu konuşurduk. Balkan kökenli dostlarımız da bunu teyit ederlerdi. Hatta bu nedenle Üsküp'e gittiğimiz bir gün, özvatanında “Trileçe” yemenin tadını çıkarttığımı düşünüyordum. Meğer ben kıtalararası yolculuk yaparken trileçenin hikâyesi de benimle birlikte o kıtalararası yolculuğa eşlik ediyormuş…



Aslında, trileçenin kökenleri Latin Amerika'ya dayanıyormuş. Orijinali üç sütü karıştırarak yapmakmış: Manda, koyun ve keçi sütleri… Bu yüzden “Trileçe” (Tres + Leche) deniyormuş. Hatta o üç sütün karışımından hazırlanan şerbet, iyi hazırlanmış bir pandispanya (pan di españa: ispanyol ekmeği; tuhaftır süngerimsi dokudaki bu keke de İtalyanlar sahip çıkıyor, sadece aradaki 'di' eki İtalyanca…) üzerine dökülüyormuş. Ve üzerine karamel gezdirip servis ediliyormuş.



Peki, bunun Balkanlarla ilgisi ne? Meselenin izahı şu: Vaktiyle, Balkanlar'da bilhassa Arnavutluk'ta Güney Amerika dizileri çok izleniyormuş. Balkanlarda yaşayan insanlar o dizilerden görüp yapmaya başlamışlar tatlıyı… Kısa zamanda ülkenin tamamına yayılmış. Muhtemelen, Güney Amerika'daki halinden çok daha lezzetli yapmışlar… Oradan da Türkiye'ye yayılmış…



Şimdi, Türk dizileri bu kadar yayılmışken, bunun sadece oyuncularının ünlenmesiyle sınırlı kalması yazık olur. Türk dizileri, kültür taşıyıcısı olma vazifesini de üstlenirlerse, yani kültürel diplomasinin bir aracına dönüşürlerse, mesela yapımcılar durmadan oyuncuların ellerine şarap kadehleri vs. tutuşturacaklarına, yoğurt, ayran vs. gibi Türk değerlerini öne çıkartırlarsa, Türkiye'nin pek çok ürünü, Türkiye'ye ait pek çok lezzet de tanıtılmış, özendirilmiş ve kıtalararası dolaşıma girmiş olacaktır. Bu tür nüanslar ekonomik katma değer de oluşacaktır ve Türkiye'nin başarı öyküsünü taçlandıracaktır. Yoksa ha Fransız dizisi çekmişsin, ha Türk…


#Kolombiya
#Türk dizileri
8 лет назад
Trileçe tadında Türk dizileri!
Kara dinlilerle milletin savaşı
Islak zemin
Dövizde çözülme hızlandı: Bir haftada 15 milyar USD
“Evine dönemezsin...”
Antisemitizm, 7 Ekim ve Biden’ın Vietnam’ı