|
Büyük filim
1973 yazını rahmetli yönetmen Metin Erksan'la bir proje üzerinde çalışarak geçirdik. Bu proje “Medine Müdafaası” idi.
Bilindiği gibi 30 Ekim 1918'de Mondros Mütarekesi imzalandı ve Osmanlı Devleti silah bıraktı.


Ancak Medine'yi savunan Fahrettin Paşa bu anlaşmayı tanımayarak teslim olmadı.


Şehir kuşatılmıştı. Hiçbir yerden yardım gelemezdi. Buna rağmen Fahrettin Paşa emrindeki askerlerle İngilizlere ve onlardan yana olan Şerif Hüseyin'in adamlarına karşı aylarca direndi. Yiyecekleri bitmişti. Günde bir avuç çekirge yiyorlardı. Askerin çoğu hastalanmıştı. Bütün bunlara rağmen Fahrettin Paşa Medine'yi teslime yanaşmıyordu. Sonunda kendisi de hastalandı. Yatağını Ravza'nın içine serdirdi. Direnişin mânasız olduğuna inanan kendi subayları arasındaki birkaç kişi tarafından bir gece derdest edildi.

Yine de kılıcını düşman komutanına vermedi, Hz. Peygamber'in kabri önüne bıraktı. Orada hıçkırıklar arasında söylediği “Ya Resulallah şahit ol” diye başlayan nutku önemlidir.


Metin Bey'in evi Cihangir-Tavukuçmaz'da idi. Ben her gün Güzel Sanatlar Akademisi önünden geçip Fındıklı Camii'ne kadar geliyordum. Oradan Taksim'e çıkan cadde Meclis-i Mebusan Caddesi'dir. Caddeye girip ilk sokaktan sola sapıyordum. Köşede iki katlı büyük bir ahşap bina vardı. Güya Cenab Şehabeddin Bey bir süre burada oturmuş. Girdiğim sokak daracık, merdivenli dik bir yokuştu. Solda yıkık duvarlar, ağaçlar; sağda tek ve çift katlı ahşap eski evler.



Evlerin önünde oturan ihtiyarlar.



Yokuşu çıkıncaya kadar iki kez dinleniyordum. Metin Bey ona “Eşek anırtan” derdi.

Vişne Apartımanı yokuşun başında idi. Metin Bey'in dairesi birinci katta olup denizi görüyor, ünlü yönetmen bir dürbünle Boğaz'dan geçen gemilere bakıyordu.



Atmosfere girelim diye Osmanlı marşları çalıyorduk. Bir de David Lean'in 1962'de Oscar alan filmi “Lawrence of Arabia”

(Arabistanlı Lawrence)

. Filmin başrollerinde Peter O'toole ile Omar Sharif oynamakta idi.

Sık sık seyrederdik.



Biz de böyle etkili, büyük bir filim yapmak istiyorduk. Bu proje ancak devlet desteği ile gerçekleşebilirdi.

Oturduk “Bu filim niçin çekilmeli” diye bir risale yazdık. Battal boy kuşe kâğıda bastık, ordu desteğini sağlamak için devrin Genel Kurmay Başkanı Memduh Tağmaç'a takdim ettik.


Ses seda çıkmadı.


Metin Bey'in hevesi kaçtı ve proje başlamadan bitti.



Büyük filim yapmak, dönem filmi yapmak zor iştir. Para, tecrübe, eleman, oyuncu ve en önemlisi iyi bir hikâye ister.



Aylarca uğraşmak lazımdır. Aceleye gelmez. Bizde de TRT yapımı, devlet destekli Osmanlı'nın kuruluşu ve Kurtuluş Savaşı ile ilgili filimler yapıldı ama bunlar beklenen ilgiyi uyandırmadı.



“Medine Müdafaası” zor ve büyük bir proje. Bunu ve benzerlerini şanına layık bir şekilde çekmek icap eder. Yoksa onca para-emek çar-çur olur ortaya uyduruk bir iş çıkar.


Düşünülürse birçok “millî filim” projesi üretilebilir. Meselâ bunlardan hemen herkesin aklına gelebilecek olan iki tanesi “

Sakarya

” ile “

Malazgirt

”tir. Duyanlar hemen “Aa, çok iyi” diyebilir. Öyledir; dışarıdan bakınca cazip görünüyor. Lakin bu projeler sadece “Savaş” üzerine kurulamaz.



Onların bir “filim” olabilmesi için sağlam bir hikâye üzerine bina edilmeleri gerekir.


Peki bu “millî filim”ler nasıl finanse edilecek? Bilemem. Ama aklıma şu geliyor. Devlet havaalanları, yollar, barajlar, tüneller yapıyor. Bunların dev bütçeleri var. Büyüklüklerine göre proje tutarının onda biri, yüzde biri, binde biri ayrılsa bu filimler yapılır.



Hem her dakika yapılacak değil ya. Üç beş yılda bir.


#Metin Erksan
#Mondros
#TRT
7 yıl önce
Büyük filim
"İktidar iğvası"na kapılmadan
Savaş Sanatı
15 Temmuz gecesi yaşadıklarımızdan ne öğrendik?
Evet sokağa çıkamayacak hale geleceksiniz!
Batı’da İsrail spiritüel bir tutkuya dönüştürüldü...