|
Hayırseverlik

''Yiğidi öldür, hakkını yeme” demişler. Dalan''ın Haliç Projesi büyük iştir. Refah Partisi ve Ak Parti''nin Belediye Başkanları da İstanbul''a çok hizmet etti. Camiler, türbeler, çeşmeler, mezarlıklar, eski eserler Vakıflar''la el birliği edilerek gün yüzüne çıkarıldı, temizlendi, yaşanır kılındı. Ramazan münasebeti ile bunları sayıyorum; yoksa bilindiği gibi trafik, çöp, su vb. gibi hizmetler önceliği almaktadır.

Eskiden televizyonda, gazetelerde “Eski Ramazanlar”dan çok söz edilirdi. Günümüzün Ramazanı öylesine canlı ve heyecanlı yaşanıyor ki; eskilerle kıyas bile edilmez. Sadece Sultanahmet Meydanı''nın ışık cümbüşü, neşesi, kalabalığı (Bazıları bu işin abartılıp kebap kokulu bir panayıra dönüştüğünü söylüyor ki, katılmamak mümkün değil. İnşallah bu yıl öyle olmaz.); Bayezid Camii avlusunda eskiden kurulan sergiyi, Direklerarası''nı kat-be-kat aşmıştır.

Ramazan Çadırları –ki sanıyorum ilk tatbikatı Yılmaz Bayat zamanında Üsküdar''da yapıldı- İstanbul bir yana yurdun dört bir yanına yayıldı. Bu çadırlar Ramazan''ın bereketini, merhamet ve şefkati, hayırseverliği temsil ediyor; fukaranın midesi Ramazan''dan Ramazan''a sıcak yemek buluyor. Elbette ki, hem belediyelerin hem de çeşitli vakıfların bu güzel eyleme katılarak hayırseverliği bütün yıla yaydıklarına şahidiz. Kanal 7 televizyonunun “Deniz Feneri” ise bu atılımın öncüsü olmuş, Müslüman Türk''ün mürüvvetini dünyanın yardıma muhtaç her köşesine taşımaya başlamıştır. Bu hayır kervanı her gün katılan yeni kuruluşlarla zenginleyip genişlemektedir.

Adam bu devletin yolunu, suyunu, elektriğini, hastanesini, postanesini her imkânını tepe tepe kullanıyor, sıra vergi vermeye gelince türlü mazeretler öne sürüp yan çiziyor. Bu adam zekatını da kuruşu kuruşuna vermez. Kimileri zekatı, sadakayı, hayra hizmeti küçümsüyor. Muhtaç olana balık vereceğinize balık tutmayı öğretin diye bilgiç bilgiç konuşuyor. Bre adam! Bakalım bu fakirin balık tutmayı öğrenecek kadar vakti var mı? Akşamdan sabaha yiyecek bir dilim ekmeği var mı?

İşte hayırseverlik, komşu hukuku, sevgi, merhamet, dinî ve ahlakî hassasiyet burada devreye giriyor. Siz adamı hayatta ve ayakta tutmaya çalışın, devlet de ona iş ve aş bulma yolunda adım atsın.

Elbette ki işin esası ülkede gelir dağılımını adalet içinde yürütmektir. Öyle bir adalet ki fakirin varlıklıya müdanası olmasın. Onun zekatına, sadakasına muhtaç kalmasın. Bu durum dahi içimizdeki hayır hasenat duygularını törpülemez, Cenab-ı Hakk''ın emri olan zekatı vermeyi engellemez. Zekat verecek, yardım edilecek kimseler her zaman vardır. Yeter ki, biz onları arayıp bulma zahmetine katlanalım.

Hayırseverliğin en önde gelen kuralı işin gösteriye, gösterişe dönüşmemesidir. Böyle olursa ortada hayır falan kalmaz. Çeşitli niyet ve planlar ile iftar ziyafetleri tertip etmek; siyasî-iktisadî çıkarlar için bunu âlet edinmek, son derece çirkin, adinin bayağısı bir duruma düşmektir. Millet enayi ve aptal değil, bunu görür, en azından sezer. İşin manevi tarafı hepten tehlikelidir. Sevap kisvesi altında günah işlemektir. Hâşâ Allahı mı kandıracaksınız? Cenab-ı Hak kalbimizden geçenleri bilmiyor mu? Rol yapanları bilmiyor mu? Bu yolda sahte gözyaşı dökenler bile vardır. İnsanoğlu çiğ süt emmiş derler.

Bunu hep dile getiriyorum. Ülke modernleştikçe dindarlık artıyor. Meselenin yorumunu işin erbabına, ilim sahiplerine bırakalım.

Ramazan her yıl daha bir canlılık, daha bir coşku getiriyor. Lütfen bu coşkuyu, bu neşeyi bir lunapark çılgınlığına, kahkaha aynalarına çevirmeyelim.

İbadetin bereketi manevi ırmakları sele çevirsin, bu kaynaktan her fert kana kana içsin. Ama şurasını unutmasın bu ay rahmet ayı, mağfiret ayı; eğer bir coşku duyuyorsak, bir neş''e içinde bulunuyorsak tevbe kapılarının ardına kadar açık olmasındandır, her gece üstümüze meleklerin fevç fevç inişindendir. Af umudu, af müjdesidir bizi coşturan. Pidenin buğusu, iftar topu, sahur heyecanı, alış-veriş, cami avlularındaki kıpırtılı bekleyiş, hepsi hepsi maneviyat ikliminin unsurlarıdır. Hayırseverlik de öyle. Bunu kaba iktisat bilgileri ile karıştırmamak lazım.

18 yıl önce
Hayırseverlik
Ölümün dört rengi (II)
Var tartışmaları
Dövizde çözülme hızlandı: Bir haftada 15 milyar USD
“Evine dönemezsin...”
Antisemitizm, 7 Ekim ve Biden’ın Vietnam’ı