|
İslam dünyası laiklik değil demokrasi istiyor
Avrupa'da büyük dönüşümlere yol açan Aydınlanma döneminin, bütün dünyaya ödettiği en büyük fatura, din ile dünyayı birbirinden kesin sınırlarla ayırmasıdır.
Din ile dünya arasında aşılması zor tehlikeli mayınlar döşünmesi, Avrupa'da laikliği yeni bir dine dönüştürdü.
Ekonomik, siyasal ve kültürel hayat, kutsal değerlerden bütünüyle arındırılarak, dünya dinden, din dünyadan koparıldı. İki dünya arasındaki iletişim ve etkileşim kanalları dinamitlendi.


*


Ortadoğu'da din ile dünya, birbirleriyle iletişim ve etkileşim içinde olan, bir madeni paranın iki yüzü gibi, birbirlerinden ayrılmaz bir bütündür. Her dünyayla ilgili bir düşünce ve eylemin, mutlaka dinle ilgili bir boyutu, her dinle ilgili bir düşünce ve eylemin de mutlaka dünyayla ilgili bir boyutu vardır.

İslam'da hristiyanlık'ta olduğu gibi, din ile dünyayı birbirinden ayırmaya kalkışmak, iki dünyayı birden ateşe vermek, iki dünyayı birden yerle bir etmektir.



*


Batı'nın Cezayir'den Afganistan'a, hiç tanımadığı, tanımak için hiç gayret göstermediği İslam dünyasına, silahla laiklik ihraç etmeye çalışması, İslam dünyasını kan denizine çevirdi. Batı dünyası İslam dünyasını, İslam dünyası Batı dünyasını anlamak istemiyor. İki dünya birbirine sağır, dilsiz ve kördür.

İslam dünyasında yokluğu duyulan, özlemi çekilen, laiklik değil demokrasidir. Batı ülkeleri, başta Filistin olmak üzere, Müslüman ülkelerdeki demokratik hareketleri destekleselerdi, Ortadoğu böylesine dayatmacı devletlerle dolup taşmazdı.


*


Bütün dünya, dinle bağlarını koparan laikliğin çorak topraklarından önce, dinle hiç kavgası olmayan demokrasinin, bereketli topraklarına yatırım yapmalıdır.

Yahudilik, Hristiyanlık, Müslümanlık kitaplı büyük dinlerin anavatanı Ortadoğu, zengin geçmişinden yola çıkarak, savaşsız bir dünyanın, demokratik bir geleceğin, kaynaklarının Kudüs'te olduğunu, bütün dünyaya anlatmak zorundadır.

Ortadoğu toprakları, bütün insanlığın bilgelik kaynaklarını oluşturan bereketli topraklardır. Dünyada bilgelik adına ne varsa hepsi Ortadoğu kökenlidir.



*


Batı dünyasında nasıl her ülke

Fransa

gibi laik olmak zorunda değilse, İslam dünyasında da her ülke,

Türkiye

gibi laik olmak zorunda değildir. Ancak Yirmibirinci yüzyılda, artık her ülke en azından,

İngiltere

kadar demokrat olmak zorundadır.

Gece ve gündüz farkının olmadığı, her ülkenin olduğu gibi görünmek, göründüğü gibi olmaktan başka bir alternatifinin olmadığı bir dünyada, Müslüman demokrat, Hristiyan demokrat, Yahudi demokrat olmak önemli değildir, demokrat olmak önemlidir.


*


Yirmibirinci yüzyılda, bütün ülkelerin ortak paydası,

“din ve dünya”

yı birbirin koparan, dini ülkelerin afyonu olarak gören bir laiklik olamaz. Dünyanın yeni ortak paydası,

“senin dinin sana benim dinim bana”

diyen, din ile dünyayı birbirinden koparmadan, uyum ve denge içinde tutan, paylaşımcı demokrasidir.



*


Demokrasi, laiklik gibi dinin yerini alan yeni bir dünya dini değildir.

Demokrasi temel hak ve özgürleri savunan, çoğunluk neye önem veriyorsa, ona önem veren yönetimdir.



*


Dünyada çoğunluğun sesi sağduyunun sesidir.

Sağduyu, doğruyu yanlıştan, iyiyi kötüden ayıran insanın sesidir.



*


Demokrasi eşittir özgürlük artı eşitlik çarpı sağduyunun karesidir.


*


Ekonomi ve politika demokrasiye düşülen iki uzun dipnottur.



*


Demokraside kimse çoğunluğa meydan okuyamaz.


*


Demokratik etki tepkiyle ölçülür.




#İslam dünyası
#Demokrasi
#Laiklik
8 yıl önce
İslam dünyası laiklik değil demokrasi istiyor
Çağdaşlık demokrasi getirir mi, getirdi mi?
“Almanlar et başında”
Varsıllar vergi ödemesin!
Amerikan Evanjelizminin Trump’la imtihanı
Genişletilmiş teröristan projesi böyle çöktü