|
Anayasa ve siyasi partiler
Koray Aydın da, hükûmetin "uyumunu" sağlamak üzere feda ediliyor. Böylece, iki yıldır sonu kesilmeyen söylentiler de haklılık kazanmış oldu. Koalisyonun kurulduğu ilk günlerden itibaren, Bayındırlık Bakanlığı ile Enerji Bakanlığı suçlamaların odak noktasını teşkil ediyordu. Kısacası, Cumhur Ersümer'den sonra sıranın Koray Aydın'a gelmesi bir tesadüf değil.

Yalnız Koray Aydın, Cumhur Ersümer'e göre çok daha dürüst davrandı. Dokunulmazlık zırhının arkasına saklanmayarak, milletvekilliğinden istifa etti; (veya ettirildi). Cumhur Ersümer üzerindeki siyasi himaye ise sürüyor. Aydın, istifasıyla, MHP'nin de itibarını yükseltti.

69'uncu maddenin serüveni

Gündemde Anayasa değişikliği var. Uzlaşma, önce neredeyse 50 madde üzerinde gerçekleşti. Sonra sayı azaldı. Şimdi 37 maddeden söz ediliyor. Ama bu maddeler üzerinde bile tam bir mutabakat yok.

Anlaşma sağlandı denilen maddelerden biri 69'uncu madde; bu madde, siyasi partilerin uyacakları esasları düzenliyor. Partilerin hangi hallerde kapatılacağını belirliyor.

Anayasa Mahkemesi'nin, Fazilet Partisi hakkındaki kararı açıklanınca, başta Ecevit olmak üzere, bütün liderler, böyle bir hükmün yakışıksızlığının altını çizerek, kapatmayı zorlaştıran değişikliklerin gerçekleşmesini istediler.

1995 değişikliği

Aslında 69'uncu maddenin uzun bir serüveni var. 1995'te Anayasa değişikliği paketi içinde, sistemi demokratikleştirmek amacıyla, partilerin kapatılması üç sebeple sınırlandırıldı: 1) Program ve tüzüğünün kanuna aykırı olması, 2) Yabancı ülkelerden para yardımı alınması, 3) Siyasi partinin, kanuna aykırı fiillerin odağı haline gelmesi.

Refah Partisi, odaktan kapatılınca, demokratikleşme uğruna atılan adımların, esasında, partilerin kapatılmasını kolaylaştırdığı ortaya çıktı. Çünkü, o tarihteki Siyasi Partiler Yasası'nın 103'üncü maddesinin 2'nci fıkrası, bir partinin hangi halde odaktan kapatılacağını tesbit ederken, kanuna aykırı fiillerden hüküm giyme şartını da ihtiva ediyordu. Refah Partisi'ni kapatırken, Anayasa Mahkemesi, hüküm giyme şartından azade olarak, odak durumunun, kendisi tarafından re'sen belirleneceğini söyledi. Önce, -bu hususta hiçbir başvuru bulunmamasına rağmen- 103'üncü maddenin ikinci fıkrasını iptâl etti. Sonra da, Refah Partisi'ni kapattı.

1999'daki değişiklik

TBMM, Siyasi Partiler Yasası'nın ikinci fıkrasını (12.8.1999'da) yeniden düzenledi.

Maddeye, hüküm giyme şartı konulmadı. Bununla beraber, odağın tarifi yapıldı. Zira Anayasa'nın 69'uncu maddesi, "Siyasi partilerin kuruluş ve çalışmaları, denetleme ve kapatılmaları kanunla düzenlenir" diyordu.

12.8.1999'da, 103'üncü maddeye, iptâl edilenin yerine yeni bir fıkra eklendi: "Bir siyasi parti, birinci fıkrada yazılı fiiller, o partinin üyelerince yoğun bir şekilde işlendiği ve bu durum, o partinin büyük kongre, merkez karar ve yönetim kurulu veya TBMM Genel Kurulu veya grup yönetim kurulunca zımnen veya açıkça benimsediği yahut bu fiiller doğrudan doğruya anılan parti organlarınca kararlılık içinde işlendiği takdirde, söz konusu fiillerin odağı haline gelmiş sayılır."

Böylece, Anayasa'nın 69'uncu maddesinin son fıkrasında yer alan "kanunla düzenlenir" ibaresinden yararlanılarak, odağın tarifi yapılıyor ve bir siyasi partinin, birkaç kişinin kanunsuz fiili yüzünden kapatılması engelleniyordu.

Kanunsuz fiillerin, parti üyelerince yoğun biçimde işlenmesi -bu fiiller ancak yetkili organlar tarafından benimsenirse-, kapatma sebebi sayılacaktı.

Ama Anayasa Mahkemesi, 5'e karşı (Mustafa Bumin, Haşim Kılıç, Sacit Adalı, Ali Hüner ve Ahmet Akyalçın'ın karşı oylarıyla) 6 oyla, 103'üncü maddenin ikinci fıkrasını Anayasa'ya aykırı bularak iptâl etti.

Pazarlık

Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde hâkim irade, siyasi partilerin kapatılmasının zorlaştırılmasından yanaydı. Bu yüzden, Siyasi Partiler Yasası'nın 103'üncü maddesine ikinci fıkra eklemenin yanı sıra, Anayasa'nın 69'uncu maddesini değiştirme çabaları da sürdü. Ama Ecevit, özellikle Fazilet Partisi'nin bu konudaki talebini, Cumhurbaşkanı Demirel'i yeniden seçtirmek için pazarlık masasına yatırmaktan çekinmedi. Böylece, Cumhurbaşkanı'nın peş peşe iki defa seçilme imkânına karşılık (5+5), siyasi partilerin, odaktan kapatılabilmesi için mahkemelerin kesin hükmünün arandığı şu formül benimsendi: "Bir siyasi partinin Anayasa'nın 68'inci maddesinin 4'üncü fıkrasına aykırı eylemlerden ötürü kapatılmasına, ancak o partinin kanunla belirlenen ölçütlere göre, bu nitelikteki fiilleri işlediğinin yetkili mahkemelerce kesin hükme bağlandığı ve bu kesin hükmün odak oluşturmaya yeterli olduğu hususunun, Anayasa Mahkemesi'nce tesbit edilmesi halinde, karar verilir."

O tarihte sıkı bir pazarlık yapıldığı için, Ecevit "zinde kuvvetlerden" ve savcıdan gelen itiraz seslerine kulak tıkıyordu. Türk Ceza Kanunu'nun 163'üncü maddesi kalktığı için, hiçbir siyasi parti üyesi laiklik karşıtı fiillerden dolayı mahkûm olamayacak, dolayısıyla "rejim düşmanı" partiler dahi kapatılamayacaktı.

Bütün bu itirazlara rağmen, 69'uncu madde değişikliği ilk turda Meclis'ten geçti. İkinci turda, cumhurbaşkanlığı seçimini düzenleyen madde, çoğunluğa takılınca, hükûmet 69'uncu maddeyi de Anayasa Komisyonu'na geri çekti.

Ocak 2001

Anayasa Mahkemesi, Fazilet Partisi hakkında karar vermeden önce (Ocak 2001'de), 69'uncu madde üzerindeki müzakereler yeniden canlandı.

O arada, Genelkurmay, "Parti kapatılmasını zorlaştırmayın" uyarısında bulundu.

Böyle bir uyarı, demokratik olduğu söylenilen bir ülkeye aslında yakışmazdı. Ama, hükûmet bu ikazın gereğini yerine getirmekte bir sakınca görmedi. Anayasa Komisyonu'ndaki 69'uncu madde değiştirildi. Anayasa Mahkemesi tarafından iptâl edilen 103'üncü maddenin ikinci fıkrasının benzeri hükümleri ihtiva eden düzenlemeler benimsendi: Bir partinin kapatılması için, fiillerin 1) yoğun bir biçimde üyeler tarafından işlenmesi ve 2) aynı zamanda bu fiillerin genel başkanca veyahut partinin yetkili kurullarınca, açıkça veya zımnen benimsenmesi şartı getirildi. Ayrıca kapatma cezası yerine, devlet yardımının kesilmesi, partinin, ilk genel veya ara seçime girmesinin yasaklanması gibi cezalar da öngörüldü.

İptâl edilen 103'üncü maddenin ikinci fıkrasında, yasaya aykırı fiillerin genel başkan tarafından da benimsenmesi, kapatma sebebi sayılmamış, sadece yetkili kurullardan söz edilmişti. Anayasa Mahkemesi'nin iptâl gerekçesi de göz önünde bulundurularak, genel başkanın açıkça veya zımnen yasaya aykırı fiilleri benimsemesi de, Anayasa değişikliği teklifinde, kapatma sebebi sayıldı.

Ocak 2001 tarihindeki müzakereler sırasında Fazilet Partisi, kapatma yerine seçimlere sokmama hükmünün getirilmesine şiddetle itiraz etti. Burada bir tuzak olabileceğini söyledi. Buna mukabil, kapatma kararının 5'e 6 gibi basit bir çoğunlukla alınması yerine, nitelikli çoğunluk aranmasını talep etti.

İktidar kanadı Fazilet'in kapatılmaması hususunda samimi olmadığından, müzakereler kesildi. Fazilet kapatıldı.

Son durum

Şimdi gene "demokratikleşme paketine" 69'uncu madde değişikliğini koydular. Kararın basit çoğunluk yerine nitelikli çoğunlukla alınması, 69'uncu maddenin, Anayasa Mahkemesi tarafından iptâl edilen 103'üncü maddenin 2'nci fıkrasındaki hükümleri ihtiva etmesi benimsendi.

Bakalım Türkiye, bazı siyasi partilerin rejim düşmanı gibi kabul edildiği hastalıklı ortamdan kurtulup, siyasi partilerin, demokrasinin vazgeçilmez unsurları gibi görüldüğü sağlıklı bir zemine ne zaman geçebilecek?
#Anayasa
#Siyasi partiler
#TBMM
23 yıl önce
Anayasa ve siyasi partiler
“Almanlar et başında”
Varsıllar vergi ödemesin!
Amerikan Evanjelizminin Trump’la imtihanı
Genişletilmiş teröristan projesi böyle çöktü
İsrail’le ticaret ve Deutsche Welle