|
Devlet giderse bebekleriniz kıyılara vurur
“Bu saatten sonra devletin ve milletimizin razı olabileceği tek çözüm, terör örgütünün tüm faaliyetlerine son verip silahlarını bırakmasıdır. Terör örgütü silahları ya devlete teslim edecek, ya da üzerine beton dökülüp bir daha kullanılamaz hale getirilecektir. Bunun dışında konuşulacak, görüşülecek tartışılacak hiçbir şey yoktur. Silahların gömülmesi, terörün durması konusunda somut adım atacak olan terör örgütüdür.”

*

Pazar günü Dağlıca ve 16 kahraman asker…

Dün bu satırların yazıldığı sıralarda Iğdır artı Tunceli, 15 kahraman polis…

Öyledir, kader belirleyecek sandığa giderken kafanızı kaldırıp etrafa bakın istemezler. 'Olağanüstü hal'lerde yaşayın isterler. Sağlıklı “karar” alamayasınız diye…

Terör ve terörle mücadele, siyasi boyutları ve Türkiye'ye yönelik iç-dış atakların perde arkasına ve aklına ilişkin hem yazıyoruz hem-TV programlarında-konuşuyoruz…

Da…

Sağırlara konuşuyor olabiliriz ve dahası 'histeri'ye kapılmış olanlar zaten…

*

'İçeriyle mi dışarıyla mı mücadele edeceğiz?'

Bu soruya muhatap olan herkes aynı yanıtı veriyor; hepsiyle… Güzel.

De..

Anladık mı acaba?..

İçerisi kim dışarısı kim?..

Terör örgütü kim?.. PKK hâlâ bildiğimiz PKK mı?..

Arkasında, silahında, tuzaklamasında, zamanlamasında, havasında kimlerin izi var?

Silahları, patlayıcıları Avrupa'dan, 'bomba döşeme tekniklerini DAEŞ'ten mi alıyor?..

Ne demek ki bu?

*

Dağlıca'nın duyulmasının ardından-kimi-internet haber siteleri, konvansiyonel medyanın-kimi-dijital unsurları ve sosyal medyada yaşanan kışkırtma ve tahriklerin, çapı, hacmi, hele hele hızı.. Organize, en azından “garip” değil mi?..

Sizin için ölen insanların daha bedenleri bile soğumamışken, onların üzerine basarak kişisel/yerel/küresel hırsların “kullanışlı araçları” olan, yaşları terör örgütünün üçte ikisi kadar olanlar…

Toparlayın kendinizi!

Türkiye bir mücadele veriyor.

Hem içeriye hem dışarıya karşı.

*

Sormak, bilmek zorundayız.. İster sosyal ister klasik..

Medya kime çalışacak?

*

Terörle mücadelede bir başarı var.. İki saldırıda 31 şehit verilmiş zamanda bunu söylemek uyumsuz görünebilir ama değil. Var. İster güvenlik uygulamaları açısından olsun ve-dikkat-ister bölge halkının “istekleri ve destekleri” noktasında olsun bir başarı var.

Güneydoğu'daki kimi şehir ve kasabalar ile büyükşehirlerdeki denemelerin tekrar edildiği süreç nasıl aşıldı? Hatta hemen unutuldu.

Herkes ağzında aynı laf; “Terör örgütü taktik değiştirdi!”

Neden?

Cevap sorunun içinde.. '
Zorunluluklar karşısında değiştirilen ani eylem ve davranışlar zaten stratejik olamaz. Ona taktik denir
.
Başarılı da uzun vadeli de olamaz
.'

Şehirlerde, kasabalarda barınamadılar ve geldikleri yere “kıra, mağaraya” dönüyorlar, doğrudur, yerleri orası.

Başarının bir parçası budur.

Ama bu başarının içinde ayrı bir 'durum' var..
Başarıda konuşmak, tuzaklamak, provoke etmek ne demek?

'Histeri' dediğimiz o!

Koyacak ad aramıyoruz.. Anlaşılsın, artık gör(üls)ün istiyoruz, kafidir.

*

Hâlâ ortalıkta, “devlet 1990'lı yıllara mı dönüyor” lafı dolaşıyor… '90'lı yıllar' denilen, “beyaz Toros” sembolizmi, kaygısı.. Bu devlet o hatayı ikinci kez yapmaz.
Bugün Türkiye Cumhuriyeti 'Devleti'nin, hükümetinin aklı bunun dışında ve üzerindedir
.

İşin aslı ne biliyor musunuz?.. “Dönün” diyorlar, “Dönsün” istiyorlar.

Akıl üstte duruyor ama onlar eşit sayıyorlar, değil!

Alerjik körlük bu herhalde.. “Türkiye” dediniz mi “âmâ değnekleri” çıkıyor.

*

Diyoruz ki, “partileri, siyaseti, her ne ise.. Boş verin.
Devletin varlığına yönelik bir saldırı var, ona bakın
...”

Diyorlar ki, “Boş ver milleti, boş ver Türkiye'yi, boş ver devleti.. Terör önemli değil, bizim düşmanımız başka...”

Devlet giderse bebekleri kıyılara vurur, bilmiyorlar.

*

Şimdi içi de dışı da kan-kırmızı tabutlara kapanmak zorundayız…

Yas ve dua zamanıdır…

Rahmet dileme, sabır zamanıdır.

Ancak…

*

Dik durmalıyız…

Sadece yıkılmadığımızı, yıkılmayacağımızı göstermek için değil..

Önümüzü, etrafımızı, büyük haritayı, büyük tuzağı görmek için.

Onlar bastırdıkça.. Bayrağın, ezanın, bağımsızlığın önü hariç..

Ülkesini, milletini saymamayı Batı tipi aydın olmanın alameti sayanlara inat..

Daha dik tutacağız başımızı.

*

30 yıldır her akşam haberlerinde gözyaşlarını aşına akıtanlara..

Türkiye için ölenlere, Türkiye'nin borcudur bu…

*

Onun için bir daha yazalım…

Siz de bir daha okuyun…

“Bu saatten sonra devletin ve milletimizin razı olabileceği tek çözüm, terör örgütünün tüm faaliyetlerine son verip silahlarını bırakmasıdır. Terör örgütünün silahları ya devlete teslim edecek, ya da üzerine beton dökülüp bir daha kullanılamaz hale getirilecektir.
Bunun dışında konuşulacak, görüşülecek tartışılacak hiçbir şey yoktur.”

twitter.com/nedretersanel
#dağlıca saldırısı
#terör
#pkk
9 yıl önce
Devlet giderse bebekleriniz kıyılara vurur
‘Mutlaka döneceğiz’ ya da Nekbe’dir yaramızın adı
O güne geri dönmek
‘İletişim aklı’
Bir sen bir ben bir de aile
Deprem gerçeği, ekonomi güvenliği ve TOBB Genel Kurulu’ndan yansıyanlar