|
Türkiye topa basacak mı, vuracak mı?
İngiliz polisinin Londra’da yaptığı gizli tatbikattan sonra anlaşıldı ki, Parlamento’ya ev sahipliği yapan Westminster Sarayı bir terör saldırısına maruz kalırsa, Avam Kamarası’na ulaşan teröristler
5 dakikadan kısa sürede yüzlerce milletvekili
ni öldürebilir...

Garip bir haber değil mi?

Hele, Başkan Trump ve ailesini korumakla yükümlü Gizli Servis’in bütçesini yedi ayda tükettiği,
ajanların maaşlarını ödeyemez duruma geldiği
dönemde...

Pazar günü, Beyaz Saray Terörle Mücadele Danışmanı Sebastian Gorka’nın ‘batan gemiden atılanlar’ listesine eklendiğini de ilave edebiliriz.

Washington ve Londra mahreçli bu haberlerin iki ülkenin sadece iç siyasetiyle ilgisi olmadığı açık...

‘ABD GEZİSİ İPTAL,
TÜRKİYE-RUSYA-ÇİN’E GİDİYORUZ’...
Sızlanmalarına bakmayın, ne güçlü ordular ne kıtalararası füzeler ABD, İngiltere, Almanya, vb. ülkeleri korkutmuyor. Pentagon: “Füze denemesini değerlendiriyoruz.
ABD için acil tehdit oluşturmuyor. Japonya üzerinden geçen füzenin Kuzey Kore tarafından fırlatıldığını da teyit edemeyiz
”.

Şaşırmıyor musunuz?

Ama ittifaklar ve halk korkutuyor...

Örneğin, ABD’nin askeri müdahalede bulunmakla tehdit ettiği, ekonomik-politik dalgalanmalar yaşayan Venezuela’nın 700 bin sivil ve 200 bin askerle yaptığı tatbikat rahatsızlık veriyor.

ABD’nin yeni Afganistan planının kardeş Pakistan’da yarattığı reaksiyon da öyle...

Üst üste gelen olaylar krizin işaretlerini vermişti; Navaz Şerif’in görevden alınmasındaki ABD payı, Başbakan adayı gösterilen Şahbaz Şerif’in, ‘Pakistan için
ABD yardımlarından
kurtulma
nın zamanı geldi’ açıklaması ve nihayet, Dışişleri Bakanı Muhammet Asıf’ın Meclis’in isteği üzerine ABD ziyaretini iptal ederek, ‘yerine’, Çin, Rusya ve Türkiye’ye ziyaret gerçekleştireceğinin duyurulması...

Zaten Çin de hemen Tillerson’u aradı ve; “Pakistan’ın güvenlik kaygılarına saygı duyulmalı” dedi. (‘China tells US that Pakistan’s security concerns must be restpected’, 23/08, Reuters.)

Almanya’nın durumu da benzer. Berlin’in önünde siyasileri hayli düşündüren bir seçim duruyor ama başka dertler de var...

Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel’in çiğlikleri malûm. Bunlardan biri, Türkiye üzerinde baskı oluşturmak için AB üyelerinden istedikleri destekti. Kendi ifadesinden anlaşılıyor ki; “kimi AB ülkeleri bu konuda bizden farklı düşünüyor. ‘Bırakın Türkiye ile işbirliğini sürdürelim’ diyorlar. Bu Erdoğan’ı daha güçlendirir”.

Bir kere başladı mı dertlerden zincir yaparsınız; Almanya’nın İncirlik’ten afra-tafrayla çektiği birlik ve uçakları için Ürdün’de barınak aradığını herkes biliyor. Kapitülasyon kültürünün mirası olarak Batı ülkelerinin doğal hak gördüğü tavizi Berlin de istedi; konuşlanacak askerlere Ürdün kanunlarından muafiyet talep etti. Amman da, ‘hayır’ dedi.

Yani, Berlin gergin.

MOSKOVA ÜZERİNDE TÜRK SAVAŞ UÇAKLARI, KIZIL MEYDAN’DA MEHTER!

Hatırlayacağınıza eminim...

2008 yılında Mehter Topluluğu ile Kızıl Ordu korusu Kremlin’de buluşmuş, oldukça ilgi çeken bir konser vermişti. Bu konser TRT’den canlı yayınlanmıştı.

2016 yılında o Kızıl Ordu korosundan 68 kişi,
Soçi
’den
Suriye
’ye giderken
Karadeniz
’e düşen uçakta öldü. Toplam 93 insan hayatını kaybetti. ‘Düştü mü düşürüldü mü’ tartışması yürüdü gitti.

Türkiye ve Rusya arasında bugün daha ileri ‘sosyal ilişki’ler var; Türk Silahlı Kuvvetleri Mehteran Birliği, bir müzik festivali vesilesiyle Kızıl Meydan’da gösteri yaptı ve büyük itibar gördü. (‘Kızıl Meydan’da mehter sesleri’, 27/08, AA.)

Bir çok ülkenin askeri bandosu bu festivale katıldı ama aynı tarihte Türkiye’nin özel davetli olarak yaptığı bir başka gösteri daha vardı.
Türk Yıldızları
tarihlerinde ilk kez
Moskova üzerin(d)e
kanat açtı.

‘Düşen uçaklar’dan sonra gelinen noktayı daha iyi anlatan bir sembolizm olabilir mi?..

‘ABD’DE İÇ SAVAŞ İHTİMALİ %60’

ABD’nin içeride ve dışarıda yaşadığı ağır politik sorunlar, ülkenin kırılganlığı, istikrarı hatta bütünlüğü noktasında tartışılmaya devam ediyor...

Kendi görüşümü zaten yazdım; Oval Ofis’te ‘istenen’ denge muktedir olana kadar kriz devam eder, sonra biter. Güç kavgası yaşanıyor, tarafları da belli.
Sorun tarafların elindeki güç ve hırsın küresel olmasında.
Biri
Charlottesville’den önce
diğeri sonra kaleme alınan iki metne atıf yapacağım.

Mart ayında ünlü Foreign Policy dergisi beş Ulusal Güvenlik uzmanına ‘iç savaş ihtimali’ni soruyor. (‘Will We have 2nd Civil War?’, 07/03, FP.) Bunlardan bir tanesi özel. Keith Mines; Afganistan, Kolombiya, El Salvador, Irak, Somali ve Sudan dahil pek çok ülkede ABD Özel Kuvvetleri, BM ve şu anda da Dışişleri Bakanlığı görevlisi olarak iç savaşlarda bulunmuş. Belki onları yaratanlardan/yönetenlerden de biri.

Bu adam, önümüzdeki 10 ile 15 yıl içinde ABD’nin %60 ihtimalle iç savaş yaşayacağını kestiriyor. Dayanağının özü şu;
İç kargaşaların şekli tüm dünyada değişti!
(‘Is America headed for a new kind of Civil War’, 14/08, The New Yorker.)

Yani Ukrayna ve Türkiye’de denedikleri gibi. Fark, failin evde olmasında!

Bu
güçteki dalgalanma
lar kolajını yapmamın sebebi şu; şu an hepsi Türkiye’ye avantaj sunuyor.

Ve Ankara bir tercihe yaklaşıyor.

Seçtiğinde topa ‘sert vurmalı’...

#İngiltere
#Türkiye
#Trump
7 yıl önce
Türkiye topa basacak mı, vuracak mı?
“Almanlar et başında”
Varsıllar vergi ödemesin!
Amerikan Evanjelizminin Trump’la imtihanı
Genişletilmiş teröristan projesi böyle çöktü
İsrail’le ticaret ve Deutsche Welle