Garip bir haber değil mi?
Pazar günü, Beyaz Saray Terörle Mücadele Danışmanı Sebastian Gorka’nın ‘batan gemiden atılanlar’ listesine eklendiğini de ilave edebiliriz.
Washington ve Londra mahreçli bu haberlerin iki ülkenin sadece iç siyasetiyle ilgisi olmadığı açık...
Şaşırmıyor musunuz?
Ama ittifaklar ve halk korkutuyor...
Örneğin, ABD’nin askeri müdahalede bulunmakla tehdit ettiği, ekonomik-politik dalgalanmalar yaşayan Venezuela’nın 700 bin sivil ve 200 bin askerle yaptığı tatbikat rahatsızlık veriyor.
ABD’nin yeni Afganistan planının kardeş Pakistan’da yarattığı reaksiyon da öyle...
Zaten Çin de hemen Tillerson’u aradı ve; “Pakistan’ın güvenlik kaygılarına saygı duyulmalı” dedi. (‘China tells US that Pakistan’s security concerns must be restpected’, 23/08, Reuters.)
Almanya’nın durumu da benzer. Berlin’in önünde siyasileri hayli düşündüren bir seçim duruyor ama başka dertler de var...
Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel’in çiğlikleri malûm. Bunlardan biri, Türkiye üzerinde baskı oluşturmak için AB üyelerinden istedikleri destekti. Kendi ifadesinden anlaşılıyor ki; “kimi AB ülkeleri bu konuda bizden farklı düşünüyor. ‘Bırakın Türkiye ile işbirliğini sürdürelim’ diyorlar. Bu Erdoğan’ı daha güçlendirir”.
Bir kere başladı mı dertlerden zincir yaparsınız; Almanya’nın İncirlik’ten afra-tafrayla çektiği birlik ve uçakları için Ürdün’de barınak aradığını herkes biliyor. Kapitülasyon kültürünün mirası olarak Batı ülkelerinin doğal hak gördüğü tavizi Berlin de istedi; konuşlanacak askerlere Ürdün kanunlarından muafiyet talep etti. Amman da, ‘hayır’ dedi.
Yani, Berlin gergin.
Hatırlayacağınıza eminim...
2008 yılında Mehter Topluluğu ile Kızıl Ordu korusu Kremlin’de buluşmuş, oldukça ilgi çeken bir konser vermişti. Bu konser TRT’den canlı yayınlanmıştı.
Türkiye ve Rusya arasında bugün daha ileri ‘sosyal ilişki’ler var; Türk Silahlı Kuvvetleri Mehteran Birliği, bir müzik festivali vesilesiyle Kızıl Meydan’da gösteri yaptı ve büyük itibar gördü. (‘Kızıl Meydan’da mehter sesleri’, 27/08, AA.)
‘Düşen uçaklar’dan sonra gelinen noktayı daha iyi anlatan bir sembolizm olabilir mi?..
ABD’nin içeride ve dışarıda yaşadığı ağır politik sorunlar, ülkenin kırılganlığı, istikrarı hatta bütünlüğü noktasında tartışılmaya devam ediyor...
Mart ayında ünlü Foreign Policy dergisi beş Ulusal Güvenlik uzmanına ‘iç savaş ihtimali’ni soruyor. (‘Will We have 2nd Civil War?’, 07/03, FP.) Bunlardan bir tanesi özel. Keith Mines; Afganistan, Kolombiya, El Salvador, Irak, Somali ve Sudan dahil pek çok ülkede ABD Özel Kuvvetleri, BM ve şu anda da Dışişleri Bakanlığı görevlisi olarak iç savaşlarda bulunmuş. Belki onları yaratanlardan/yönetenlerden de biri.
Yani Ukrayna ve Türkiye’de denedikleri gibi. Fark, failin evde olmasında!
Ve Ankara bir tercihe yaklaşıyor.
Seçtiğinde topa ‘sert vurmalı’...