|
Cilalı Demirtaş devri kısa sürdü
Seçim, iktidar ve yönetme yarışlarına bağlı olarak, farklı partilerde siyaset yapanlar arasında dostluk öngörülmez.

Hatta, bu bağlamda zaman zaman karşılıklı olarak dillerinde meydana gelebilecek sertleşme, sözlerinde taşkınlık, üsluplarında haddi zorlamalar makul bile görülür.

Çünkü son tahlilde
siyasi nezaket
diye bir şey vardır ve kültürel manada en hanzo, şehre daha dün inmiş bir siyasetçinin de bu nezaketi gözetmesi beklenir.

Gözetemeyeni ise mümkün olabildiğince eğitilir, dili belli bir zamana mahsus da olsa, hedeflenmiş bir algı üretimine göre kodlanır, en azından davranışları sürekli olarak yanında duran birilerince kontrol altında tutulur.

7 Haziran seçimlerinin propaganda günlerinde bunun Selahattin Demirtaş üzerinde denendiğini ve ondan Doğan medyadaki sıkı dostlarının büyük gayretleriyle, bir cici çocuk; farkedilmemiş, kıymeti bilinmemiş bir entel; bir uyum abidesi; kötü söz duyduğunda yüzü kızaran mahcup bir delikanlı; elinde sazıyla dolaşan sanatkar ruha sahip bir Küçük Emrah tipinin el birliğiyle kotarıldığını hep birlikte görmüştük.

Ama gelin görün ki,
alışmadık sırtta mintan durmaz
.

Demirtaş da, Başbakan Davutoğlu'nun PYD'nin vurulduğuna ilişkin verdiği bilgi üzerine, anında depreşiveren ırkçılığıyla ağzını öyle bir açıp saçtı ki, siyasi nezaketi çiğnemenin ötesinde, gerçek yüzüyle arz-ı endam ediverdi.

Doğan medya elemanlarının zar zor kendisine yapıştırdıkları “sanatkar ruhlu saz da çalan mahçup cici çocuk” imajı, tıpkı açık alanda tahribata uğramış beton ya da metal heykellere sürülen soba cilasının ilk yağmurda akıverdiği gibi akıp iniverdi ayaklar altına.

Hatırlayalım, Başbakan Davutoğlu, 23 Temmuz'da başlatılan terörle mücadele operasyonlarının kararlılıkla sürdüğünü açıklayıp, Türkiye'nin olmadığı bir denklemde Suriye probleminin çözülemeyeceğini belirterek “Fırat'ın batısına PYD geçmeyecek. Geçtiği anda da vururuz dedik. İki kere de vurduk” demişti.

Söylenenin hepi topu bundan ibaretti. Başbakan ülke güvenliğini sağlamada kararlı, sınırları muhafazada azimli olduklarını söylemiştir bununla, o kadar!

Demirtaş, önce “her kuşun eti yenmez” tehdidiyle buna karşılık verdiyse de, gerçek zihniyetinin baskısına dayanamayıp, dil balatalarını cayır cayır yakarak siyasi nezaketsizliğin dibini buluverdi.

Dökülen sadece cilası olsa yiydi Demirtaş'ın, gerçek niyetlerine giydirdiği yerlilik maskesi de fırlayıverdi yüzünden. “Biz Türkiye Partisiyiz” iddası yerini gerçeğine bırakıp, tutumlarındaki ırkçılık, taleplerindeki bozgunculuk, teşviklerindeki terörü azdırma arzusu kabak gibi ortaya çıktı yeniden.

Bu vukuatından sonra mümkündür ki Sırrı Süreyya Önder, “Etme Selahattin, seçim arefesinde elin PYD'si ile gerdeğe girilmez”; Altan Tan “Babam, PYD değil ümmet diyecektin, ümmet!”; Hida Kaya “Ben bile iki durum arasında bu kadar hızlı libas değiştiremezdim” yollu sitem ve uyarılarda bulunmuşlardır sanırım ama bulunsalar da iş işten geçmiştir artık: Demirtaş'ın Türkiye diye bir derdinin olmadığı ayan beyan anlaşılmıştır.

Çünkü Başbakan Davutoğlu'nun sözlerinde Türkiyeli, yerli, milletiyle beraberliği dert edinen, ülke güvenliğini önemseyen, düşmanı kendi hattında tutmanın gereğine inanan, vatansever hiçbir siyasinin alınabileceği, yanlış ya da eksik yorumlayabileceği bir husus yoktur.

Tepki düzeyinden görülen odur ki, bundan sadece ve sadece Demirtaş olumsuz etkilenmiştir. Kürtlerin büyük liderliğine oynarken, PYD'nin vurulduğuna dair haber kucağına düşünce, sadece o zıvanadan çıkmış, dilinin yayını yerinden fırlatarak, asıl mekanı olan saçmalamaya avdet etmiştir.

Dolayısıyla CNN'in eli sazlı cici çocuğu anında gitmiş, onun yerine “Türkiye partiyiz” yalanıyla milleti kandırmaya çalışan, terörden medet uman, Neron'dan el almışçasına Türkiye'yi yangın yerine çevirmeye çalışan, dilinde nezaketin, davranışında rikkatin, halinde zarafetin barınması mümkün olmayan
gerçek
Selahattin Demirtaş, tek başına Başbakanın mezkur sözlerini kendi can evine saplanmış bir ok olarak almış, anlamıştır.

Daha dün, demokrasinin selameti adına, HDP'nin (=PKK'nın) meclisteki varlığını olumlayan Abdullah Gül'e bakıp, siz de benim gibi “'Men çi guyem tamburem ci guyed: Ben ne söylerim, tamburam ne çalar?' dediniz mi bilemem, ama eminim ki, Demirtaş'ın kısa dönemdeki kıvrak dönüşlerine bakarak, “onlarca siyasetçiyi izledim ve dinledim ama cilası bu kadar kısa sürede dökülen Demirtaş gibisini görmedim” demişsinizdir.

Cilalı Demirtaş devri kısa süren birinin, tırnağı siyaseten yer tuttuğunda kötülüğü uzun sürebilir. Çünkü onun hedefi ileriye, toplumsal barışa doğru değil geriye, kavgaya, kabalığa, yozluğa, yobazlığa, vahşiliğe, faşistliğe doğrudur.

Lûtfen, bunu unutmayın.
#siyasi nezaket
#seçimler
#Cilalı Demirtaş devri
#pkk
#hdp
8 yıl önce
Cilalı Demirtaş devri kısa sürdü
“Almanlar et başında”
Varsıllar vergi ödemesin!
Amerikan Evanjelizminin Trump’la imtihanı
Genişletilmiş teröristan projesi böyle çöktü
İsrail’le ticaret ve Deutsche Welle