Tam adı
olan,
ve
kısa adlarıyla ünlenen tarihçi, 1160 yılında Cizre'de doğup, 1232'de Musul da vefat etmesi bakımından, kanayan coğrafyanın tarihçisi olarak bilinir.
Kanayan coğrafya derken, bugün de dünyanın en hareketli bölgesi olan
'i kastediyorum. Haçlıların, Yahudilerin asırlardır yenilgi üstüne yenilgi yaşadıkları halde, terk etmeye yanaşmayıp, bölgenin asıl sahibi olan halklara (ki, bunların neredeyse tamamı Müslümandır) yönelik şiddet ve katliamlarını yürürlükte tuttukları bölgenin adıdır, Bereketli Hilal.
'nin Kudüs'ü Haçlılar'dan kurtardığı tarihten (1187) yirmi yedi yıl önce doğan ve Haçlıların bölgeden sürüldüğü tarihten (1245) on üç yıl önce vefat eden el-Esîr'in
'i, kanayan coğrafyada kendi yaşadığı dönemi ve dolayısıyla bizzat tanıklık ettiği olayları içkin olması bakımından, ilgili kaynakların en sıhhatlisi ve en muteberidir.
,
,
,
,
ve
tarafından Türkçe'ye aktarılan, Redaksiyonunu
'un yaptığı,
adıyla,
tarafından geçtiğimiz yılın Temmuz ayında on cilt olarak okurlarına sunulan bu tarihin, ilk bölümü için
'nin
'sini esas aldığını söyleyen el-Esîr, mukaddimesinde bunun çerçevesini şöyle çiziyor:
“Taberî tarihi'ni (...) tetkik ettikten sonra diğer meşhur tarih kitaplarına geçtim ve bunları gözden geçirip okudum. Bu arada Taberî Tarihi'nde bulunmayan, fakat ondan yapmış olduğum nakillere bu kitaplardan da bilgiler ilave ettim. Ayrıca bu kitaplardan aldığım bütün bilgileri uygun olan yerlerine koydum. Diğer taraftan Hz. Peygamber (sav)'in ashabı arasında cereyan eden hadiseler ile ilgili hususlarda Ebu Ca'fer et-Taberî'nin naklettiklerine herhangi bir ilavede bulunmadım. Ancak bir insan adı veya açıklamasına ihtiyaç duyulan veyahut da tarihçilere naklinde tenkit bahis konusu olmayan hususlarda ilaveler yaptım. Ayrıca ben, tarihçiler arasında doğruluk, sağlam inanç ve külliyetli bilgi bakımından gerçekten metin bir imam olan Ebu Ca'fer et-Taberî'ye itimat ettim.”
Tarihî tetiklerini ve topladığı ilgili malzemeleri, hadisatın hızına, maruz kaldığı engellere ve tarih yazımında daha da mükemmelleşme niyetine bağlı olarak bir kitaba dönüştürmeyi uzun süre askıya alan el-Esîr,
sanıyla maruf,
'nin talebi üzerine yazmaya başlıyor.
El-Esîr, yine mukaddimesinde yazma süreci ve yöntemi hakkında, aynı zamanda mümin bir tarihçinin hassasiyetlerini de ele veren şu bilgileri iletiyor:
“İşte bu anda üzerinden ihmal kaftanını ve tembellik elbisesini çıkarıp attım. Ayrıca divitimi hazırlayıp kalemimi düzeltti ve kendime 'Çalışmak ve derlenip toparlanmak zamanı gelmiştir; haydi bir an evvel toparlan' dedim.
Ayrıca boş zamanı kendim için mühim bir fırsat saydım ve süratle bu eseri tamamlamağa başladım. Zaten Allah (cc) bir şeyin olmasını istediği zaman önce onun sebebini hazırlar. Burada hayret edilecek bir şey varsa o da yarış atlarının sonuncusunun bile müsabakayı kazanmak istemesidir. Ben kendimi (tenkit) oklarına hedef yaptım, beni yerip kınayanların sözlerine karşı ise kendimi ortaya attım. Çünkü me'hazlar (temel kaynak eserler) özleşmiş tasnif şekillerine ulaştığı ve hataların düzeltilmesi ve eksiklerin tamamlanması mahiyetindeki ilave kısımlar te'lif ve tashih yoluyla güzelleştirilip tekrar gözden geçirilerek tertipli bir mecmua haline getirildiği zaman bu tenkitlerin diğer eserlere yöneltilmesi daha uygun olur. Bununla beraber tenkitlerin bu esere de yöneltilmesi uygun düşer, çünkü ben kusurumu ikrar edip itiraf ediyorum ve eserimdeki yanlışların yazım sırasında ortaya çıkmış hatalar olduğunu söylemiyorum. Hatta bilmediklerimin bildiklerimden daha çok olduklarını da itiraf ediyorum. Eserime manasına uygun olarak 'el-Kamil fi't-tarih' adını verdim.”
Kanayan coğrafya demiştim, yani Bereketli Hilal, diğer adıyla
...
Mazrufu değerli olan zarf da değerlidir ve değerli olan şeyler beyinsizlerin saldırmaktan haz duyacakları şeylerin ilkidir.
Bu cümleden olarak, yeni Haçlı seferiyle, Yahudi tasallutunun tarihi sebeplerini bilmek, bunlara karşı mümince bir mücadelenin esaslarını doğru belirlemek ve uygulamak istiyorsak, öncelikle el-Esîr'in tarihini okumamız gerekiyor.