|
“Nazariyat”... ehli için...
“Nazariyat”, felsefe, bilim, İslam felsefesi ve sanat alanlarında yürütülen “yerli” çalışmalar sayesinde, son on yılda “geri kazanabildiğimiz” kelimelerden biridir.

“Geri kazanmak” diyorum çünkü, burhani delillerden olmakla Kelam ilminin önemli konularından birini teşkil eden “nazar” kelimesine yaslanan bu terim, kültürel değişmeyle (Batılılaşmayla) birlikte önce “teori”ye, ardından da “kuram”a feda edilmişti.

“Teori”nin manası, etimolojik ve felsefi serüveni hakkında en doğru bilgiyi edinmeniz için sizleri Yalçın Koç'un “Theologia'nın Esasları”na (Cedit Neşriyat, Ankara 2008) yönlendirirken, ondaki şu kısa ama net tespitle yetineyim:

“Theo-logia'nın zemini, 'theoria'dır. 'Theoria', manzara seyr'i yoluyla nazariyat'tır. 'Theoria, yani nazariyat, 'dil olarak theatron' itibariyle, 'aşkın'a' mahsus icraattır.

Vankulu Mehmed Efendi'inin “Bir nesneyi bakıp fikr etmektir” şeklinde açıkladığı “nazar”ı, Kur'an merkezli bir kelime olarak Râgıb el- İsfahânî (nazariyatı da içerecek şekilde) şöyle tanımlar: “Bir nesneyi idrak etmek ve görmek için gözü ve basireti çeşitli yönlerle döndürmek, çevirmek. Bununla bazen 'hiç acele etmeden, tekrar tekrar ve dikkatle düşünme' ve 'araştırma veya inceleme sonrasında elde edilen bilgi' kastedilir.”

Bunlara göre, nazariyat'ı “uygulama derdi olmaksızın, belli konular üzerine derinlemesine düşünme ve görüşler oluşturma çabası” olarak tanımlarız ve bu çabayı kitapla, risaleyle, dergiyle somutlaştırdığımızda, onu isimden zarf olma katına da taşımız oluruz.

Şimdi sizlere yayım bilgisini ileteceğim “Nazariyat – İslam Felsefe ve Bilim Tarihi Araştırma dergisi” de öncelikle söz konusu zarflardan biri olmak bakımından seçkinleşmektedir.

“Nazariyat” dergisi, “Hakemli bir dergi”. Dolayısıyla jeneriği biraz kalabalık:

İmtiyaz Sahibi M. Ali Çalışkan. Yazı İşleri Sorumlusu: İbrahim Halil Üçer. Editörü: İhsan Fazlıoğlu.

Editörler kurulunda Rahim Acar, Ömer Mahir Alper, Eşref Altaş, İshak Arslan, İhsan Fazlıoğlu, M. Cüneyt Kaya ve Ömer Türker isimlerinin yer aldığı derginin yardımcı editör ve danışma kurulunda ise yerli ve yabancı birçok bilim adamı bulunuyor.

Sanırım hem bunun hem de hakemli olmasının bir gereği olarak “Nazariyat” dergisi de zaten iki dilde (Türkçe ve ingilizce) müstakil sayılar halinde yayımlanıyor.

İlk sayısı Ekim 2014, ikinci sayısı Nisan 2015'te okurla buluşan derginin, üçüncü sayısı da çıkmak üzere.

Yukarıda sunduğum kelime, terimle Nazariyat'ın neden yayımlandığının bilgisi de kısmen ortaya çıkmışsa da, bunu birinci sayıda yer alan “editör” yazısıyla pekiştirmekte yarar var:

“İslam felsefe ve bilim geleneği ne tür bir
nazari düşünce
yaşadı? Bu geleneğin mensupları
neyi
düşünüyorlardı,
nasıl
düşünüyorlardı,
niçin
düşünüyorlardı? Ne tür soru ve sorulara sahiptiler; dertleri ne idi; bu soruları, dertleri nasıl
kavramsallaştırıyorlardı
; hangi
yöntemleri
kullanıyorlardı ve
çözüm
lerini üretirken ne tür bir
kendilik bilinci
nin içinde hareket ediyorlardı? İstanbul'da altı ayda bir Türkçe ve İngilizce yayınlanacak
Nazariyat: İslam Felsefe ve Bilim Tarihi Araştırmaları dergisi
, İslam felsefe ve bilim tarihinde, bu sorulara verilen nazari yanıtları, kelam, felsefe-bilim, tasavvuf ve usül ilimleri çerçevesinde metinlere dayalı olarak araştıracak; söz konusu alanlarda özellikle on ikinci yüzyıl sonrası ortaya çıkan yeni cevapları, soruları, çözümlemeleri konu alan çalışmaları yayımlayacak; tüm bu soru ve yanıtları, İslam temeddününü antropolojik bir araştırma alanı olarak görmeyi reddettiği için tarihin sürekliliği içinde günümüz sorunlarıyla irtibatlandırmaya çalışacaktır.”

Görünen köy kılavuz istemiyor. “Makaleler” ve “Değerlendirmeler” ayrımlı olarak yayınlanan Nazariyat'ın ilk iki sayısındaki imzalar ve işledikleri konular da bunu teyit ediyor.

İlk sayıdaki İhsan Fazlıoğlu, Ömer Türker, Eşref Altaş, Elif Baga ve İshak Arslan, ikinci sayıdaki M. Cüneyt Kaya, Ömer Mahir Alper, Atilla Bir, Şinasi Acar, Mustafa Kaçar ve Mehmet Özturan imzalı makalelerde, hakikat-itibar, varlık-anlam, tahlil, tahkik, tercüme, matematik, denklem, akledilirler, zaman terimlerinin içinden geçilerek Fahreddin er-Râzî'den Meşşâîlere, Âmirî'den Seyyid Şerîf Cürcânî'ye birçok felsefeci ve kelamcının ilim dünyalarında yürünüyor ve alıntılanan metinler itibariyle Nazariyat, üçüncü bir dile daha, yani Arapça'ya da yaslanmış oluyor.

Kayıların amblemi, Nazariyat'ın “Y” harfinde yerleştirilmekle, derginin zihinsel ve kültürel aidiyeti de görünürlüğe taşınmış.

Müstemlekecileri ve bizdeki işbirlikçilerini rahatsız edebilecek olan bu husus, Nazariyat'ın “ehli için” yayımlanan bir dergi oluşunun da teyidi gibi duruyor.

Umuyorum ki niyeti, çabası, içeriği yerli ve son derece net olan bu dergi, yine ehli olanlarca yarınlara taşınacaktır.
#İslam felsefe
#Nazariyat
#bilim
#İhsan Fazlıoğlu
#Ömer Türker
#Eşref Altaş
#Elif Baga
9 yıl önce
“Nazariyat”... ehli için...
“Almanlar et başında”
Varsıllar vergi ödemesin!
Amerikan Evanjelizminin Trump’la imtihanı
Genişletilmiş teröristan projesi böyle çöktü
İsrail’le ticaret ve Deutsche Welle