|
Öykü Festivali’nin ayak sesleri...

İnsanın ilk evi cennettir.



Bunu bildiğimizde, insanın gözünü güzel(lik)e açtığını, keşfetmek zorunda kalmaksızın onun için(d)e yer-leş-ti(rildi)ğini söylemiş oluruz.



Hal böyle olunca, insan için güzel(lik) özgü gereği güzel olandır; o kendi başına, kendi gerçekliğiyle daima, nihayetsiz olarak vardır ve insanın ona muhatap oluşunda (maruz kalışında) bir sınırlama söz konusu değildir.



Bu manada sınırlama, insanın kullukta sınanması nedeniyle vardır. Diğer bir ifadeyle insan, kendisine rağmen, kendisi dışında ve kendisi vasıtasıyla var edilen güzellikten değil, güzellikle kurduğu ilişkilerden sorumludur.



İlk yerleşti(rildi)ği yerin (cennetin) aynı zamanda ilk sınandığı yer olması da bu bakımdan çok manidardır. Güzellik(ler) içindeki ilk sınanmasında, hakkında takdir edilmiş yanlışı işlemekten kendisini alıkoyamayarak, onca güzellikten yoksunlaştırılmış bir şekilde dünya kırsalına düşürülmesi, aynıyla onun yeni macerasının özünü ve nihai hedefini birlikte belirlemiştir:

Dünya'yı güzelleştirerek, ay(ı)rıldığı güzelliğe yeniden dönebilmek için en güzel olanı kendisine uğraş, amel olarak seçmek!


İnsanın yaratış - yaşayış (cennet ve dünya) hikayesi özetin özeti olarak böyledir ve ilk insanın çocuklarına ilkin ninni niyetine, sonra bilgi(lendirme) maksadıyla anlattığı şey de budur.



Şey, yani hikaye!



İnsanın sadece hikayesi vardır. Çünkü hikaye, Yaratıcı'sının ona verdiği akla bitişiktir. Diğer bir söyleyişle, aklı olan hikaye edinmeyi ve hikaye etmeyi hak etmiştir.



İnsanın insanlığı hikayesiyle kaim olabildiği gibi, varlıkların varlık katına aktarılması da ancak onun onlara mahsus bir hikaye anlatabilmesiyle mümkündür. Dolayısıyla kedi, kediliğini bilmeksizin vardır; kedinin kedi olabilmesi için insanın ona bir hikaye yüklemesi gerekir ki, bu manada insanın varlıklara verdiği isimler, onlara mahsus her türlü tanımlamaları hikayenin ta kendisidir.



Sözü öyküye getirebilmek için muhtaç olduğum zemini kurmak maksadıyla söyledim bunları.



Hikaye'nin çocukluğumdan beri beni cezbetmesinin, yazarlık, araştırma ve inceleme maceramın ilk maddesini oluşturmasının nedeni, onun edebiyattan daha büyük olmasıdır ve yine asli (hakim, kuşatıcı) hikayenin izlerini kendi zamanımda ancak öykü büyütecini kullanarak sürdürebilmemdir.



Çünkü, kurallı (kurgulu) anlatım türü olarak öykünün hedefi de, tahkiye etme zorunluluğuyla bitişik bulunduğu hikayenin hakikatiyle aynıdır:

Her hikaye cennet özleminin bir yansıması ve dolayısıyla her öykü de öz'ü cennet öz-lemi olan ferdi bir işaret fişeğidir.


Bu bakımdan hikaye / öykü adına ortaya çıkan her hareket beni mutlaka ilgilendirir, bir mıknatıs gibi çeker kendisine.



Örneğin önümüzdeki Salı gününü iple çekiyorum bu yüzden.



Ne var önümüzdeki salı günü diye soracak olursanız,

Zeytinburnu Belediyesi

'nin ikincisini gerçekleştireceği

Uluslararası Zeytinburnu Öykü Festivali

var!



Öykü Festivali, Salı günü protokol konuşmaları, öykü okumaları ve

Erkan Oğur – İsmail Hakkı Demircioğlu

ikilisinin konseriyle başlıyor.



Konser için türkünün seçilmiş olması da ayrı bir güzellik. Çünkü bizde türküyle söylenen de hikayedir, diğer bir söyleyişle türkülerimiz hikayemizin ahenkle zenginleştirilmiş formlarından biridir.



Öykü Festivali, atölyelerle, açık oturumlarla, öykücülerin öykülerini seslendirmeleriyle, öykücü – öğrenci buluşmalarıyla 24 Mart Cuma gününe kadar sürecek.



Açık oturumlar yoluyla masaya yatırılacak olan konuların başlıkları ise şöyledir:



-Postmodern Öykünün Bir İmkanı Olarak Doğu Anlatısı,



-Türk Öykücülüğünde Postmodern Eğilimler,



-Öykü ve Modernizm,



-Çağdaş Rus Öyküsü,



-Hüseyin Su Öyküsü.



Başkan Murat Aydın

, etkinlik programının broşüründe şu mesajı iletmiş:



“Zeytinburnu Belediyesi olarak sahici bir iletişimin, sağlıklı köprüler kurmanın yolunun kitaplardan ve edebiyattan geçtiğinin farkındayız. Bu yüzden Zeytinburnu Uluslararası Öykü Festivali bizler için her yıl gelişini heyecanla beklediğimiz, dört başı mamur bir etkinlik olması için arkadaşlarımızla birlikte canla başla çalıştığımız bir organizasyon haline gelmiştir. Ülkemizin ve dünyanın dört bir yanından gelen sanatçıların hayatımızı zenginleştiren, derinleştiren hikayeleriyle aramızda olmasından büyük mutluluk duyuyor; bu vesileyle festivalimize katılarak bizi onurlandıran sanatçılarımıza ve festivalde emeği geçen bütün arkadaşlarıma canı gönülden teşekkür ediyorum.”



Ben de bu teşekkürü Başkan Aydın ve değerli ekibi için tekrarlıyorum.



Doğru çalışmayı bilenlere, iyiyi üretmeye sevdalı olanlara, her işlerinde insana ve güzellik kültürüne katkıda bulunmayı gözetenlere selam olsun!

#Öykü
#Festival
#Konser
7 yıl önce
Öykü Festivali’nin ayak sesleri...
Evet sokağa çıkamayacak hale geleceksiniz!
Batı’da İsrail spiritüel bir tutkuya dönüştürüldü...
Din savaşı
13 şehit
İstanbul’da bir Yemenli âlim: Abdülmecid el-Zindanî