|
Türkü çığırarak teröristi dağdan indirmek

Başbakan Erdoğan Ocak ayının ilk günlerinde İmralı ile görüşmelerin başladığını açıklamıştı.

Tam da o günlerde ülkeye hâkim olan olumlu havayı ters yüz etme endişesi ortaya çıkaran Paris suikastı gerçekleşmiş, PKK"lı üç kadın teröristin faili meçhule kurban gitmesi, daha işin başında sürecin provoke edilmesi olarak yorumlanmıştı.

Olayın ertesi günü gazeteci Cengiz Çandar"la sohbet ederken, o günlerde kendisi ile görüştüğü Kürt şarkıcı Şivan Perwer"den dinlediği bir anekdotu paylaşmıştı. Şivan Perwer"in kendisine; "Gençlerin dağa çıkışında hiç kuşku yok ki şarkı ve türkülerin de büyük etkisi oldu… Dün bir türkünün etkisinde kalarak dağa çıkan gençleri, şimdilerde yeni bir türkü ile dağdan indirmek gibi bir aydın ve sanatçı sorumluluğumuz da var…" dediğini aktarmıştı.

Kamuoyu oluşturma teknikleri üzerine bilimsel çalışmalar yürüten bir akademisyen olarak, iki ayı aşkın süre önce Cengiz Çandar"dan dinlediğim Şivan Perwer"in bu değerlendirmesi oldukça hoşuma gitmiş, bu yönde bir gayret olursa, olumlu etkileri olur diye ümitlenmiştim.

Şivan Perwer"in bu yönde bir çalışma yürütüp yürütmeyeceğine yönelik merakımızı, Bugün TV"de program yapan gazeteci arkadaşımız Erkam Tufan Aytav giderdi.

Kürtlerin dünya çapında efsanevi şarkıcısı olarak bilinen Şivan Perwer, Erbil"de çekilen programda, barış sürecine katkı amacıyla Kürtçe ve Türkçe şarkı bestelediğini açıkladı. Cengiz Çandar"la paylaştığı düşüncesini hayata geçirmek için önemli bir adım atmış oldu.

Türkü deyip geçmemeli…

Kişiliğimizin oluşumunda, düşünce yapımızda, sosyal, siyasi, ekonomik, ideolojik vb. her türlü tercihlerimizde okuduklarımızın, dinlediklerimizin, izlediklerimizin çok büyük etkisi var.

Hepimiz; solukladığımız iklimin, ayak bastığımız toprağın ve yaşadığımız sosyal çevrenin çocuklarıyız…

Bir kaneviçe gibi, ilmik ilmik dokudu her birimizi içinde yaşadığımız toplum…

Yaşadığımız çevrenin her şeyinden etkilendik.

Bu nedenle, çözüm sürecine katkı amacıyla, televizyon programcılarına, dizi film yapımcılarına, sinema ve müzik endüstrisine, spor camiasına, köşe yazarlarına, medya patronlarına, hatta fıkra üretenlere, hikâye ve roman kaleme alanlara, yeri geldiğinde okkalı espri patlatanlara, kısacası bu toprağın her bir ferdine tek tek görevler düşüyor.

Yemek programlarından talk show programlarına, evlenme programlarından spor programlarına, magazin haberlerinden ciddi analize dayalı yazı ve yorumlara kadar yeni bir dönemi seslendirmenin vakti geldi.

Film deyip geçmemeli…

Yılmaz Güney filmlerinin ötekileştiren sosyal kırılgan etkisini kim inkâr edebilir.

Acının değil, mutluluğun, öfkenin değil, sevginin dilini seslendirme vakti şimdi…

Ayrıştıran değil, kaynaştıran mesajlar verme vakti geldi.

Tıpkı Çanakkale"de olduğu gibi, bizim ortak hikâyemizi yeni baştan yazma vakti şimdi...

Gazeteci Cengiz Çandar, Cumartesi akşamı Beykoz"da gerçekleştirdiğimiz söyleşide bir dinleyicinin sorusu üzerine, daha öncekilerden farklı olarak, şu an yürütülmekte olan barış ve çözüm sürecinin tamamen yerli olduğunu anlattı. Eğer taraflar bugün sorumlu davranmazsa, yarın, dünü bile arar hale gelebiliriz dedi. Bu tarihi fırsatın kaçırılmaması gerektiğinin altını çizdi.

Dünde olanları unutarak, gerektiğinde bağrımıza taş basarak, tebessüm etme ve yeni umutlara yelken açma vakti şimdi…

Kimisi türkü çığırarak, kimisi sazının tellerini titreterek, kimisi de elinden hiçbir şey gelmiyorsa bile ellerini çırpıp, elini taşın altına koyanları alkışla yüreklendirerek destek olma vakti şimdi…

Sanırım bu defa başaracağız…

Elbirliği ile ve hep birlikte…

11 yıl önce
Türkü çığırarak teröristi dağdan indirmek
Sinemamızın eksiği senaryo mu?
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir