|
Antalya'nın kararı; barış

Referandum otobüsüyle il il Anadolu'yu dolaşan Yeni Şafak ve TVNet ekipleriyle buluştuk, Antalya'nın nabzını tuttuk. 'Evet' diyecek gibi gözüken Antalya'daki en güzel manzara ise, hayırcılar ve evetçilerin birlikte sohbet edebilmeleri, farklı fikirleri barış içinde savunabilmeleriydi.



Yeni Şafak, biri İstanbul'da diğeri Anadolu'da iki referandum otobüsüyle halkın nabzını tutuyor. Ben de önceki gün, şimdiye dek Samsun, Ordu, Giresun, Artvin, Rize, Erzurum gibi illeri tek tek dolaşarak hem evetçi hem de hayırcı vatandaşların referandum hakkındaki düşüncelerini öğrenmeye çalışan Yeni Şafak ve TVNet ekiplerinin bulunduğu bu otobüslerden biriyle Antalya'da buluştum ve hep beraber Antalya kazan biz kepçe, sokak sokak cadde cadde dolaşarak vatandaşların ne düşündüğünü ve neden öyle düşündüğünü öğrenmeye çalıştık. Aynı gün Antalya'da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın mitinginin de olması, Antalya sakinlerinin Erdoğan hakkındaki düşünceleri konusunda da ilk elden izlenim edinmemizi sağladı.



ANTALYA EVET DİYECEK GİBİ GÖZÜKÜYOR


Öncelikle şunu ifade etmek gerek: Antalya'da “evet” kampanyaları da, “hayır” kampanyaları da Erdoğan üzerinden yürüyor. Hayırcılar neden 'hayır' diyeceklerini Erdoğan'dan söz ederek anlatırken, Evetçiler de neden 'evet' diyeceklerini Erdoğan'a dayandırarak ifade ediyor. Şehir merkezinde görüştüğümüz vatandaşlardan aldığım izlenim ise, referandumda “evet”in, burun farkıyla “hayır”ı geçeceği yönünde. Ancak Antalya'nın ilçeleri ve dış mahalleleri de eklendiğinde fark açılabilir ve Antalya ortalamasında “Evet” oyları yüzde 55'in üstüne çıkıp yüzde 60'a dayanabilir.




ERDOĞAN'IN MİTİNGİNE GÖRÜLMEMİŞ KATILIM


Erdoğan'ın miting yaptığı alana doğru yürüdüğümüzde görüştüğümüz vatandaşlardan biri, miting alanına sığmayıp taşan kalabalığı işaret ederek, “Daha önce de Erdoğan burada miting yaptı, ama hiç bu kadar kalabalık olmamıştı, bu durum evet oylarının yüzde 60'ın üstünde çıkacağının göstergesidir” diyor. Mitinge katılan ve neden “evet” diyeceğini sorduğumuz bir diğer vatandaş ise, “biz ailece MHP'liyiz ama benim çocuğum 10 gün yoğun bakımda yattı, tek kuruş ödemeden hastaneden çıktık, bu bile 'evet' demem için yeterli bir sebeptir” diye konuşuyor. Miting alanında bulunan ve 10 gün önce belediyedeki işine son verildiğini söyleyen bir diğer MHPli vatandaş ise “AK Partili belediyeden zorunlu olarak emekli edilmeme rağmen yine de “evet” diyeceğim. Bizde lider ne derse o” diye konuşuyor.



HAYIRCILAR VE EVETÇİLERİN ORTAK PAYDASI AVRUPA'YA YÖNELİK ÖFKE


Referandumda “evet” diyeceğini söyleyenlerin genel argümanları, istikrar üzerinden şekilleniyor; yönetimde iki başlılığın Türkiye'nin enerjisini boşa akıttığını söyleyen Antalyalı evetçiler, ülkenin istikrarının sürmesi için Cumhurbaşkanlığı sisteminin şart olduğunu düşünüyorlar. Öte yandan HDP ve PKK'nın “hayır” kampanyası yapması da vatandaşın referandumda “evet” demeye yönelmesinde büyük pay sahibi. Aynı şekilde Hollanda'da iki bakanımıza yönelen diplomasi ve nezaket dışı muamele, Almanya'da ve diğer pek çok Avrupa ülkesinde “evet” kampanyalarının ve bakanların konuşmalarının engellenmesi hem “evetçiler” hem de “hayırcılar” nezdinde ciddi bir öfke oluşturmuş. Bu iki grubun ortak paydası Avrupa'nın referanduma yönelik tahammülsüz tavrını AK Parti'ye yapılmış bir ayıp olarak görmeyip, memleket meselesi olarak görmeleri. Görüştüğümüz, referandumda hayır oyu kullanacağını söyleyen vatandaşlardan bile, “Türkün Türk'ten başka dostu yoktur, biz yıllar boyunca Avrupa Birliği'ne girmeye çalışmamalıydık, Türk Birliği kurmak için çaba sarf etmeliydik” ifadelerini duymak doğrusu ilginçti.



HAYIRCILAR İKİ GRUP: CHP HAYIRCILARI VE TURİZM MAĞDURU HAYIRCILAR


Görebildiğim kadarıyla Antalyalı hayırcılar iki gruba ayrılıyor. Bunlardan ilki klasik CHP seçmeni ve “hayır” diyecek olmalarını “gelecek kaygısı”na ve “tek adamlık rejimine” dayandırıyorlar. Onlara göre Cumhurbaşkanlığı sisteminin referandumdan geçmesi demek, parlamenter sistemdeki tüm balans ve fren mekanizmalarının yok olması demek. Klasik CHP seçmeni, Cumhurbaşkanlığı sistemini neredeyse sultanlığın geri gelmesi olarak değerlendiriyor ve bu yüzden de karşı çıkıyor. Aynı kesimden vatandaşlar, 18 yaşındaki bir gencin milletvekili olmasını da, “o yaşta gence sorumluluk verilir mi, o yaşta emeklilik olur mu?” diyerek kabul etmediğini belirtiyor. Antalyalı hayırcıların ikinci grubunu ise turizmin vurduğu çalışanlar oluşturuyor. Önceki yıl ve geçtiğimiz yıl Türkiye'ye gelen turist sayısında belirgin oranda bir düşüş olunca, pek çok otel kapanmış ve bu sektörde çalışanların bazıları da işlerini kaybetmiş. Turist kaybı yaşanmadan önce otelde aşçılık yaparken şimdilerde taksi şoförlüğü yapan genç de, daha önce bir otelde çalışırken, şimdi sokakta tezgah açmış turfanda meyve satmaya çalışan genç de, muhafazakar görünümlerine rağmen referandum konusunda kafalarının karışık olduğunu ve “hayır” diyebileceklerini söylüyor. Büyük oranda turizmle geçinen şehirde, -ihtimal vermemekle birlikte- eğer “hayır” oyu yüksek çıkarsa bunun, yaşanan iş ve gelir kaybıyla ilişkili olabileceğini düşünmek gerekiyor.




BİRLİKTE AMA FARKLI


Öte yandan, Antalya'nın genel atmosferine “barış”ın hakim olduğunu söylemek mümkün ve bunu görmek doğrusu güzeldi. Birlikte yürürken durdurup görüşlerini sorduğumuz hayırcı ve evetçi vatandaşlar, birbirlerinin fikirlerine katılmamakla birlikte, beraber yemeğe gidiyordu; ya da masalarına misafir olduğumuz evetçi ve hayırcı vatandaşlar birlikte oturmuş çay içip, sohbet edebiliyordu. Referandumun nasıl sonuçlanacağı kadar, kanaatimce bu manzara da önemliydi ve Antalya'da şahit olduğumuz tam olarak buydu.




#Cumhurbaşkanı
#Recep Tayyip Erdoğan
#CHP
#PKK
#HDP
#Anayasa referandumu
7 yıl önce
Antalya'nın kararı; barış
Film festivallerinin sorunlarına basit çözüm
Siyasette yumuşama: Mümkün mü?
Genç kimdir?
Başkan Erdoğan soykırım davasının müdahili olarak ABD’ye gidecek mi?
Özgürlüğün otoriterliği karşısında Filistin taraftarı öğrenciler