|
"Çalgıcı karısı"nın düşündürdükleri...

Çalgıcı karısı Binnaz." Herkesin bildiği gibi Türkiye''nin son dönem müzik yıldızlarından biri; Ciguli''nin çıkış şarkısının ilk dizesi bunlar. Roman havalı garip tarzıyla müzikal kalitesi tartışmasız dibe vuran bu şarkı radyolarda, televizyonlarda en fazla çalınanlardan biri...

Roman havalı, cilalı imajlı Ahmet Ciguli''nin konuk olmadığı talk show, eğlence programı kalmadı gibi... Gazetelerde sütun sütun haberleri, dergilerde röportajları çıkıyor. Kim bu diye merak edip baktığınızda karşınıza Bulgaristan göçmeni, Kumkapı etiketli bir tipleme çıkıyor ve bunun, zirveye oynayan pop kültürünün bugünkü ''aktör''ü ya da ''maskara''sı olduğu düşüyor aklınıza.

"Tüketiyorsan varsın" mantalitesi gereğince ortalığa yayılan, sonra da aniden yokolan, kalite yoksunu, garip melodili şarkıların son dönem örneklerinden biri "Çalgıcı karısı Binnaz".

Binnaz mı? Bir teselli ver mi?

Bir zamanların en popüler müzik tarzı arabesk''in ülkemizde artık bir ekol haline gelmiş Müslüm Gürses, Ferdi Tayfur ve Orhan Gencebay''ın müziklerinin gittikçe prestij kaybetmesi ve pop çağının büyük bir hızla hayatın her alanına nüfuz etmeye başlamasıyla müzik kültüründe de büyük değişimler oldu.

Yıllarca ''dolmuş müziği'' denilerek aşağılanan ancak toplumsal hafızada yadsınamaz bir yeri bulunan, toplumun bazı kesimleri tarafından beğeniyle dinlenen ve ''bir hayat tarzının yansıması'' olarak nitelenen arabeske yöneltilen eleştirilerin doğruluk payı olsa da, tüketmeye ve dolayısıyla tükenmeye yönelik bu tür günlük pop şarkılarının yanında pek bir masum kalıyor arabesk. Çünkü –yıpranmış bir halde can çekişiyor olsa da– bir hayat tarzını dillendirdi, dillendirmeye devam ediyor arabesk.

''Kullan, at'' ideolojisine bağlı popüler kültürün bir müzik oluşumu bu yeni tarz, çünkü kültürün sacayaklarından vazgeçilmez olanı simgeliyor müzik.

Son zamanlarda bir milyon gibi Türkiye ortalamasının çok üstünde bir satış grafiği yakalayan İbrahim Sadri''nin ''Adam Gibi'' şiir kaseti, klibi ve sonrasında gelenler... Savaş Ay''ın ''şiir mektebi'' aşkına çıkardığı şiir kaseti... Ve son örnek olarak Kerem Alışık''ın ''Aloooo orası bilmem kaç sıfır onüç mü?" şiir klibi...

Tartışmalar sırasında "şiirin bile suyunu çıkardılar" diye düşünenler oldu, "kitap yüzü görmeyen, şiirin anlamından bi-haber topluma şiir dinletildi, bu kötü mü?" diye konuşanlar da... Ancak problem bu düşüncelerin herhangi birinde değil, pop anlayışının yapı taşlarında, temelinde yatıyor.

Öyle ya tüketmeli, yarın sabah kalktığında yeni bir pop yıldızıyla tanışmalı Türkiye, bir sonraki gün başka bir yıldızla, sonra bir başkasıyla merhabalaşmalı...

Bunlar olurken, diğer yıldızlar neye uğradıklarını anlamadan şişirildikleri gibi çabuk ve hızlı sönüp gitmeli... Hedef vurulmalı, sonra ne olursa olmalı...

Yetinmek yok, tüketmek ve harcamak lazım...

Gerçek yalnızca ''görünüş''e endeksli olmalı.

Çünkü tüketmek, toplum olarak ''o hiç yakalayamadığımız'' mutluluğu getirir belki de, kimbilir!..

25 yıl önce
"Çalgıcı karısı"nın düşündürdükleri...
“Almanlar et başında”
Varsıllar vergi ödemesin!
Amerikan Evanjelizminin Trump’la imtihanı
Genişletilmiş teröristan projesi böyle çöktü
İsrail’le ticaret ve Deutsche Welle