|
Dokunulmazlıklar ve çamurlaşmak
Başta gaza geldi,
“hodri meydan”
dedi; 550 milletvekilinin tamamının dokunulmazlığını kaldırmayı önerdi. Ama konu ciddileştikçe, AK Parti'nin dokunulmazlıkların kaldırılması ile ilgili yasa teklifini Meclis'e sunması kesinlik kazanmaya başladıkça söylemleri değişti. Konu Meclis'e geldiği günden itibaren
“Çok aleni kişisel intikam, kişisel düşmanlıktır. Bu siyasi olarak öç almak için yargıyı kullanmaktır. Mertçe bir tutum değil”
demeye başladı…


Hükümetin dokunulmazlıkları kaldırmak için adım artması

“mertçe bir tutum değil”

miş Demirtaş'a göre. Herhalde Demirtaş'a sorsanız, canlı bomba için kurulan çadıra taziyeye gitmek; içinde

“sırtımızı PKK'ya yaslıyoruz”

cümlelerinin geçtiği konuşmalar yapabilmek, hendek terörüne övgüler düzmek ve kendilerine ne sorulsa Kandil'i ve teröristleri işaret etmenin mertçe bir tutum olduğunu söyleyecektir. Geçelim.



Demirtaş, dokunulmazlıklar konusu ciddileştikçe yan çizmeye başladı; HDP'lilerin 2007'den bu yana yaptıkları her konuşmanın ardından hükümetin dokunulmazlığı bir tehdit unsuru olarak gündeme getirdiğini söyledi.



Son olarak da, HDP vekilleri, geçtiğimiz iki gün boyunca dokunulmazlıkların görüşüldüğü Meclis'i kavga-dövüşle terörize edip, PKK sloganları ve marşları eşliğinde Meclis'i terk ettikten sonra; Demirtaş dünkü grup toplantısında bu kez tehdit etti:

“Arkadaşlarımız tutuklanır, milletvekilliklerinin düşürülmesine kadar gidilirse hiçbir seçenek bizim açımızdan tartışılmaz olmayacaktır. Parlamentoları partiler değil, halk kurar ve halk isterse birden fazla parlamento da kurar”.


Başlarda bol keseden

“bütün vekillerin dokunulmazlığını kaldıralım”

diyen Demirtaş, iş ciddiye binince bu kez

“kendi parlamentomuzu kurarız”

diye tehditlere başladı anlayacağınız.



Aynı Demirtaş, Diyarbakır Sur Mahallesi'ndeki hendeklerin henüz teröristlerden temizlenmediği günlerde, güvenlik güçlerinin kuşatmasını yarabilmek için her gün saat 16.00'da Sur'a yürüme çağrısı yaptığı Diyarbakırlılardan ancak 30 kişi toplayabildiğini unutmuş olmalı, sonra hatırlar.



Herşey bir yana, Anayasa Komisyonu'nda çıkan kavga oldukça ses getirdi. Ekranlarda vekillerin tekme tokat birbirine girdiğini gördüğümüz, biraz da küçümseyerek izlediğimiz ülkelerden biri olduk. HDP'lilerin çıkardığı bu patırtının bir nedeni, çalışmaları engelleme amacıysa, bir sebebi de mağdur olma görüntüsü yaratmaktı ki, dünya TV'lerinin kavgayı döndüre döndüre yayınlamalarıyla, bunu kısmen başardılar.



Ama HDP'lilerin asıl umduğu mağduriyet görüntüsü bu değildi. HDP'liler, eğer dokunulmazlıkların kaldırılması, hakkında fezleke olan tüm partilere mensup vekiller için değil, sadece HDP'liler için sözkonusu olsaydı, gerçek ve temeli sağlam bir mağduriyet gerekçesi bulmuş olacaklardı. Oysa, tasarının bu şekliyle hiçbir partiye haksızlık yapılmamış olacak, hakkında fezleke/dosya olan vekilin hangi partiden olduğuna bakılmaksızın dokunulmazlığı, eğer Meclis'teki 367 rakamı tutturulursa kaldırılmış olacak.



Dolayısıyla HDP ne yapıyor? Gerçek bir mağduriyetin sözkonusu olmadığı ama mağdur görünme ihtiyacı duyan her aktörün yapacağını yapıyor: Çamura yatıyor.



Bu tasarıya elbette itirazlar da var; dokunulmazlıklara dokunmanın siyasetin alanını daraltacağı endişesi, psikolojik bile olsa işletilecek baskı mekanizmasının karşıtını yaratacağı düşüncesi gibi… Bir yandan, 17/25 Aralık gibi hukuk görünümlü bir darbe girişimi atlatmış bir ülkede milletvekillerinin dokunulmazlığının kaldırılması demek, siyaset kurumunu, ancak bizim gibi demokrasisi henüz olgunlaşmamış, gelişmekte olan ülkeler kategorisinde olan ülkelerde olabilecek türden tuhaf kalkışmalara açık hale getirmek anlamına da geliyor elbette...



Bunlar haklı sorular ve endişeler… Gelgelelim, tasarının bütün partilere yönelik olmasının görece bir toplumsal adalet temin ettiğini söyleyebiliriz. Üstelik, teröristin taziye çadırına gitmenin de öyle ya da böyle bir bedeli olmalı, öyle


değil mi?


#Dokunulmazlıklar
#Anayasa Komisyonu
#HDP
#PKK
8 yıl önce
Dokunulmazlıklar ve çamurlaşmak
İngilizler İstanbul’u tek kurşun atmadan nasıl terk etti?
Amerika Türkiye"ye neden büyükelçi gönderemiyor?
“Almanlar et başında”
Varsıllar vergi ödemesin!
Amerikan Evanjelizminin Trump’la imtihanı