|
O gece!

Üzerinden bin yıl geçmiş gibi ama analize sonra geçilir, 15 Temmuz'u 16'ya bağlayan o geceye ve ertesine ettiğim şahitliği anlatmalıyım. Çünkü yaşanan, galiba ortak bir tarih yapma eylemiydi. Çünkü hayatımda bir daha böylesi dalgalanan, heyecan, gurur, endişe, keder, coşku, üzüntü, çökme duygularının ışık hızıyla birbirinin yerini aldığı bir gün daha geçirir miyim, bilmiyorum.



Önce, gece yarısına doğru hatırlamadığım bir saatte “darbe oluyormuş” diyen bir telefon aldım. Televizyonu açtığımda Erdoğan, görüntülü telefonla yayına bağlanmış Fethullahçıların darbe yaptığını söylüyor; demokrasiye sahip çıkmak için herkesi sokaklara çağırıyor, meydanlara, havaalanlarına davet ediyordu. Bu arada yollara henüz çıkmaya başlamış arabalar yavaş yavaş konvoy oluşturuyor, dışarıdan kornalar duyuluyordu. Hemen çıktık. Bir konvoyun peşine takılıp Sabiha Gökçen Havalimanı'na yöneldik. Kurtköy anayolundan Sabiha Gökçen'e bağlanan yaklaşık 2 ya da 3 kilometrelik yola saptığımızda emniyet şeridi dahil her yerin tıkalı olduğunu gördük. Otomobilini yola bırakan, havaalanına doğru yürüyüşe geçmişti. Kadınlar, çocuklar, gençler, yaşlılar; sakallılar, grand-tuvaletler, çarşaflılar, açıklar… Herkes.



Biz de indik. Sabiha Gökçen'e doğru arabaların arasından yürümeye başladık… Eylemin ilk saatleriydi; az sonra, yaklaşık 5-6 genç havaalanı tarafından koşarak bize doğru gelmeye başladı, bir yandan da “ilerde 15 kişiyle tanklara direniyoruz, adam lazım acele edin” diye bağırıyorlardı. Adımlar hızlandı, ağızlar açıldı; “Tükürüğümüzle boğarız onları” diyenden tutun, “Bizim vergimizle aldığınız silahları bize mi doğrultuyorsunuz, o kadar iyi biliyorsanız savaşmayı, PKK'yı temizleyin” diye ilenenine, Fethullah Gülen'e ve O'nun bağlılarına açık açık küfredenine dek herkes ama herkes, bayrak sallıyor, bağırıyor, slogan atıyor, darbeye karşı tepkisini gösteriyordu.



Havaalanı girişine vardığımızda her yer iyice kalabalıklaşmıştı. Aksi istikametten bize doğru gelen bir askeri kamyon gördük. Çevresine kümelenmiş insanlardan kaçmak, ya da onları ezmeden gitmek istercesine ağır ağır hareket ediyor, daha doğrusu etmeye çalışıyordu. Kalabalık aracı çevreleyip, yüzlerinde ancak korkuyla tarif edebileceğim tuhaf bir ifade olan askerlere bağırdı, hesap sordu; bunlar olurken aracın yan aynaları kırıldı, aracın içindeki askerleri indirmeye tevessül edenler de oldu ama kalabalık içinden sağduyulu insanlar “Onlar bizim askerimiz, dokunmayın” diye bağırarak olası bir lincin önüne geçti. Kamyon ağır ağır ilerleyerek kayboldu. Geldiğimiz yol, park halindeki araçlardan dolayı kapalıydı, nereden gittiği konusunda hiçbir fikrim yok. Havaalanından geliş yolu ise boştu, ama o da trafiğe kapalıydı. Yaklaşık 15 tank o yolda peş peşe kalabalığı yara yara ilerlemeye, havaalanından ayrılmaya çalışıyordu, ama ilerlemek mümkün değildi, her yer hıncahınç insan doluydu, dört şeritli o yol insana kesmişti, belki binlercesi… Tüm Anadolu yakasının buraya aktığını düşüneceğiniz kadar kalabalıktı ve insanlar bölük bölük gelmeye devam ediyordu.



Gençler tankların üstüne çıktı, öyle ki tanklar insandan görünmez oldu. Araçların içine girdiler, bazıları askerleri dışarıya çıkarmaya çalışırken, sağduyu yine yükseldi; “onlar bizim evladımız, Mehmetçiğimiz, bırakın”. Bıraktılar, tanklar ağır ağır ilerleyerek kaybolmaya başladı. Biz de görevini yapmış olmanın huzuruyla geri dönmeye koyulduk. Dönerken de insanlar havaalanına akıyordu, bu akış saatlerce sürdü. Geri dönenler karşı yoldan gelenlere “orayı temizledik gitmeye gerek yok” diye sesleniyordu, ama nafile. Gelişlerin değil, gidişlerin başlaması ancak gün ışımaya başladığında mümkün oldu.



Eve döndük. Zaten Erol Olçak ve oğlunun ölüm haberini gece almış ve burulmuştum; öğlen gibi de yıllarca birlikte çalıştığımız, herkesin ağabeyi ya da kardeşi, tanıyanların güler yüzünden ve iyiliğinden başka hakkında tek kelam edemeyecekleri Mustafa Cambaz'ın şehadetini öğrendim… Akşamdan bu yana olanlar, ölüm-yaralanma haberleri ve son damla olarak Mustafa Cambaz'ın haberiyle sarsılmak… Gerisi bildiğiniz gibi işte...


#15 Temmuz
#Erol Olçak
#Darbe girişimi
8 yıl önce
O gece!
“Almanlar et başında”
Varsıllar vergi ödemesin!
Amerikan Evanjelizminin Trump’la imtihanı
Genişletilmiş teröristan projesi böyle çöktü
İsrail’le ticaret ve Deutsche Welle