|
Ayrılamamak

Acaba hayatın tatlarından biri de çevremizle ufak tefek kırgınlıklar yaşamakla mı ortaya çıkıyor?



Çevremizle ufak tefek sürtüşmelerimiz olmasa acaba hayatımız daha mı çekilmez olurdu?



Biraz da bu minik sürtüşmelere mi borçluyuz hayatımızın renklerini...



Yakın yılların birinde bir gazete haberinde geçiyordu. Yaşlı bir karı koca, ilk evlendikleri tarihte birbirine küsmüşler, aradan geçen 40 veya elli yıl boyunca da birbirleriyle konuşmamışlar... Konuşmak zorunda kalınca da işaret diline başvurmuşlar. Hayır, ben bunu söylemiyorum. Bu kadarı abartıdır; hatta abartıdan da fazlası...



Şayet mutluluğun resmi yapılamıyorsa, mutluluk biteviye devam eden bir eylemsizlik diye düşünüldüğünden olmalı...



İnsanlar, biraz da minik sürtüşmelerden sonra birbirini daha iyi anlamaya başlıyor.



Birbirini anladıkça aradaki sevgi aylası da koyulaşıyor...



Genç kızla delikanlı konuşuyor. Otobüs durağında buluşmuşlar. Belli ki bir yere gitmeyi kararlaştırmışlar aralarında. Fısıltı halinde konuşuyorlar. Delikanlı:



- Öyle bir darbe indirdin ki bana, günlerce kendime gelemedim. Mesajlarını açmaya korktum. Acaba yeni darbeler mi yiyeceğim endişesi beni perişan etti.



- Ama hak etmiştin!



- Bu kadarına müstahak olduğumu düşünmemiştim. Davranışın zalimceydi...



- Hayır, hak ettiğin cevabı alıyordun benden...



- Sevgi tükenmiyor. Hafıza tükenmiyor.



- Her şey aynı canlılıkla devam eder mi, bilmiyorum.



- Devam ediyor işte, görüyorsun... Seni seviyorum.



- İnansam mı?



Delikanlının sesi azıcık yükseldi:



- Aşk zaman aşımı bilmez...



Ve gelen otobüse el ele tutuşarak binip gittiler...



Besbelli, bir kavga sonrası buluşma... Birbirlerini iyice hırpalamışlar. Sonra her nasılsa nice tereddütlerden sonra görüşmeyi kararlaştırmışlar. Şimdi bir kafeye gidecekler. Kavganın hesabını görecekler ve bir daha kavgaya tutuşacaklar...



Ayrılmaya karar verecekler. Zaten buluşmalarının hatalı olduğunu söyleyecekler birbirlerine. Kız, yediği muhallebinin parasını kendi ödemek isteyecek. Delikanlı buna müsaade etmeyecek. Fısıltısını şiddetlendirerek kızı azarlayacak. Kız, kırgınlıkla geri çekilecek. Delikanlı hesabı ödedikten sonra kızın elini tutmaya çalışacak. El uzaklaşacak. Delikanlı kızın kulağına bir daha bir şey fısıldayacak. Kız isteksizce fakat anlamak istemeye çalışarak kulağını delikanlının ağzına yaklaştıracak. Delikanlının dudağı nerdeyse kızın kulağına değercesine aynı cümleyi tekrarlayacak.



Kızın gülümsemesi ışıklar saçacak. Delikanlı:



- Biz ayrılamayız, diyecek. Kız gülümseyerek:



- Bu ayrılma değil miydi, diyecek, ayrıldık işte, hem de basbayağı ayrıldık...



Delikanlı:



- Ayrılamıyoruz işte, görüyorsun, diyecek.



Yüzünde mutluluk konfetileri saçılacak...


#Ayrılamamak
#hikaye
8 yıl önce
Ayrılamamak
AK Parti-BDP anayasasına doğru mu?
En olgun anayasa dili BDP"de mi?
“Almanlar et başında”
Varsıllar vergi ödemesin!
Amerikan Evanjelizminin Trump’la imtihanı