Yeni bir dünyanın kurulma sürecini yaşıyoruz.

Nasıl bir dünyanın kurulmasını bekliyoruz?

Ben fütürist (gelecekçi) değilim.

Çok uzaklara bakarak dünyanın nereye doğru evrildiğine, gelecekte tüm dünyada meydana gelecek olan değişikliklerin nelere gebe olduğuna ilişkin kehanetlerde bulunacak değilim. Ben, yakın geçmişte neler olup bittiğine bakarak önümüzdeki yakın gelecekte neler olabileceğini tahmin etmek istiyorum.

Son yüzyılın en önde sayılması gereken olayı Birinci Dünya Savaşı'dır. Dünyanın şirazesi bu savaşla koptu. Ya da dünya, şirazesinden bu savaşla çıktı...

Bu savaşın sonunda Osmanlı Devleti yıkıldı...

Osmanlı Devleti'nin yıkılması dünya dengesinin bozulmasına, bir daha da düzelmemesine müncer oldu.

Ben, gerek İkinci Dünya Savaşı'nın çıkmasını, gerekse ondan sonraki savaşların nedenini Osmanlı Devleti'nin tarih sahnesinden çekilmesiyle bozulan dengenin artçı sarsıntıları olarak açıklamaya çalışıyorum. Elbette ki tek faktör bu değil, ama başat faktör bu...

Dünya dengesini ayakta tutan temel faktörlerden biri ve en önemlisi ortadan kalkınca, o denge bir daha kurulamadı. Çünkü denklemin temel değeri ve en önde geleni artık yoktu!

Aslında, bir bakıma Üçüncü Dünya Savaşı'nın içinde bulunduğumuzu da söyleyebiliriz. Bu savaş bir türlü sonuçlanmak bilmiyorsa, bunun nedenini hep o, denklemdeki eksik değerin yerine konulamamış olmasına bağlamak gerekiyor diye düşünüyorum. Bilakis Birinci ve İkinci Dünya Savaşlarının müsebbipleri, bu değeri yerine koyma yerine onu, günümüz Türkiye'sinin şahsında tümüyle yeryüzünden silme çabası içinde görünüyor. 15 Temmuz, bu çabanın son başarısız girişimi olarak tecelli etti.

Öte yandan, dünyanın çıkarı, güçlü bir Türkiye'nin varlığına muhtaç. Bunu ABD de AB de biliyor. Rusya ve Çin de...

Eğer Türkiye bu süreçten güçlenerek çıkarsa dünya barışının dengesi yeniden, fakat bu kez yeni bir düzlemde istikrar bulmuş olacak. Türkiye, Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra ilk kez ordusuyla dışa çıkmayı göze aldı. Bu da yeni dengenin habercileri arasında sayılabilir. Ancak nerede durulacağının iyi kestirilmesi lazım... Denizde bilinçsizce engine açılan, geriye dönüşte zorlukla karşılaşır, belki de dönemez olur. O durum gözden kaçırılmamalı...

Denklemin eksik değeri dünün Osmanlı Devleti ise, günümüzde bunu İslam Birliği olarak düşünmemiz mümkündür. Ancak bu Birliği tek çatı altında toplanmış bir İslam Devleti olarak kabul etme yerine, kendi aralarında gümrük duvarlarını kaldırmış ülkeler olarak düşünmek yerinde olur. Türkiye, verili koşullarda söz konusu Birliğin lokomotifi olarak görünüyor. Öne bırakılmış engel çok, ama onu aşmaya niyetli irade de bir o kadar güçlü... Güçlü olmak zorunda...