|
Diplomasi versus kabadayı tavrı

Cumhurbaşkanının ABD'yi ziyaretini bazı kesimler bir türlü içine sindirmek istemedi.



Televizyonda seyrettiğim bazı programlarda, Cumhurbaşkanı oraya gitmemeliydi diyenler oldu. Boşa gittiğini, çünkü bu ziyaretten hiçbir şey elde edilemeyeceğini ileri sürenler oldu. Bu saatten sonra masada çözülecek bir şey bulunmadığını, çözümün sahada olduğunu söyleyenler oldu...



Daha da ileri gidip ABD ile uzlaşmanın vatan hainliği ile bir tutulması gerektiği fikrini dermeyan edene rastladık.



Açıkçası bu ağızı taşıyanlar bir tür savaş çığırtkanlığı yapmaktan geri durmadı.



Oysa diplomasinin işlevi savaş değil, barıştır.



Savaş, diplomasinin bittiği yerde başlar.



Diploması nerede biter?



Diplomasi konuşacak hiçbir noktanın bırakılmadığı yerde biter.



Ve acaba konuşulmadık noktanın bırakılmadığı bir yer var mıdır?



Müzakere nereye dayanırsa artık konuşacak bir yer kalmadı denir? Nerede, artık silahlar konuşacak noktasına ulaşılır?



Hasmın veya muhatabın gücünün lehe çevrilebileceği, onun gücünün kendi lehine imale edilebileceği hususunda en küçük bir ihtimal kırıntısının bulunduğu yerde, hâlâ müzakere ortamı mevcut diye düşünmek gerek.



Nitekim Cumhurbaşkanının ABD ziyareti bence başarıyla ifa edilip sonuçlandırılmıştır.



Savaş ilan etmek kolaydır.



Savaşa başlarsın olur biter.



Ama sonunu düşünmeden girişilecek bir savaşın ne hâsıla getireceğini kestirmek kolay değildir.



Savaş ihtimali her daim almaşık olarak var bulunur. O, daima, müzakere masasında bir ihtimal ve son ihtimal olarak durur. Kimse onu ortadan kaldırmaya güç yetiremez.



Ama barış ihtimali, savaş almaşığı ortada dururken her an ortadan kalkabilir. Bu itibarla barış ihtimalini ortadan kaldırmamaya azami özeni göstermek gerekiyor. İmamı Âzam'ın ifadesini ödünç alırsak, başımızın üstünde bir kuş duruyor da onu kaçırmama gayreti ile barış ihtimalini almaşıkların arasında sabit tutma marifetini ve maharetini göstermek gerekiyor.



Kimilerine göre bizim bu vurgumuz korkaklık olarak telakki edilebilir. Asla. Bu durum, asla bir korkaklık işareti değildir. Bilakis cesaret, barışın üstüne yürümenin ta kendisidir.



Nasıl ki, savaş açmak da her zaman cesaret eseri olarak ortaya çıkmaz. Çoğu zaman hatta bir hamakat eseri olarak görünebilir...



Savaş ihtimali ortadan kaldırılamaz, ama barış ihtimali minicik bir ihmal ile ortadan kalkabilir. Hamakat eseri olarak da ortadan kalkar barış umudu...



Bir daha söylüyorum, diplomasi hasmın gücünü kendi lehine imale etme marifeti ve mahareti olarak dışlaşır. Barış feraset, basiret, teenni, dikkat ehlinin işidir. Kabadayı tutumla diplomatik tutum birbirini nakzeder.


#Recep Tayyip Erdoğan
#ABD
#Diplomasi
7 yıl önce
Diplomasi versus kabadayı tavrı
Asgari ücret, 100 bin 8 TL net maaş alabilecek esnaf oda başkanlarını sevindirdi
Dövizde çözülme hızlandı: Bir haftada 15 milyar USD
“Evine dönemezsin...”
Antisemitizm, 7 Ekim ve Biden’ın Vietnam’ı
Yangından mal kaçırma: Terör örgütü ABD’den tanınma istiyor!