|
Doruktaki aşk: Hafif bir esinti

André Suarès, Dostoyevski hakkında yazdığı kitabının bir yerinde şöyle diyor: “Doruktaki aşk, aynı büyüye boyun eğer; aşk ki her zaman eşyanın ötesine geçer; her zaman erkek, çok sevilen kadının ötesindedir.”



Bu cümlenin açımlaması ise onun başında yer alıyor: “Ben burada müşahedenin büyülü devinimini, kendinden geçme halini gördüğümü ifade ediyorum; bu köklü değişiklik insanı büsbütün ona vadedilen yükümlülüğün korkusuna götürüyor; ki o da aynı anda, bütün varlığıyla bunu arzu eder, hem de korkar.” (André Suarès, Dostoyevski –Üç Büyük İnsan içinde-, Hece Y., Çev. Tahir Yücel, s. 36, Ank. 2008).



Bu cümleler Dostoyevski bağlamında söylenmiş olsa da, genellemeye uygun görünüyor. Aşkın, eşyanın ötesine geçtiğine ilişkin söylemi, açık biçimde gövdenin ötesi diye anlamlandırmamız mümkün görünüyor.



Bu cümle, bir bakıma, bizim, aşkı, maşuku arama iştiyakı biçimindeki betimlememize de uygun düşüyor. Âşık, sevgiliyi arama sürecine girdiğinde, eğer maşuk salt gövdeden ibaret farz edilseydi ona dokunulduğu anda ulaşmanın gerçekleşmiş sayılması gerekirdi.



Fakat âşık maşuka dokunduğu anda, ilk dokunuşla birlikte onun uzağına, ötesine düşmüş bile olur... Tasavvufta aşığın bu haline fenafillah makamı deniyor...



Öte yandan, maşukun da aşığın kavuşma, dokunma iştiyakına karşı geliştirdiği sınama silahları var. Bu silahlardan biri, onun naz makamındaki duruş halidir.



Sevgili (maşuk) aşığın kendine ulaşma iştiyakıyla yanıp tutuştuğunu bilir ve naz yapar. Naz... Sevgilinin en etkili silahı... Sevgilinin nazı, aşığın ona ulaşmasına set koyar, engel... Engel, âşık karşısında iki türlü tecelli eder. Biri, sevgilinin kendini beğendirme amacıyla uyguladığı cilve yapma hali... Maşuk, eliyle iter ama gözüyle çağırır... Kışkırtılan maşuk ne yapacağını bilemez hale gelebilir. Öyle ki, aşırı durumlarda düğümlenip kalma riski bile ortaya çıkabilir.



Nazın ikinci bir tecelli durumu da, sevgilinin isteksiz gibi görünerek aşığı ona yalvarır duruma düşürmesidir. Maşuk, içinden ister ama dıştan istemiyormuş gibi yapar. Naz makamı, gerçekte aşığın sınanma egzersizleridir. Ne ki, âşığın da maşukun da, naz halindeki konumlarını abartmada aşırı olması ilişkiyi gerginleştirir ve kopma noktasına getirebilir. Sınavın da tadında bırakılması gerekir. Hafif bir esinti hali ortamı tarafların lehine olgunlaştırır.


#André Suarès
#Dostoyevski
#Üç Büyük İnsan içinde
#Doruktaki aşk
8 yıl önce
Doruktaki aşk: Hafif bir esinti
Bir zamanlar "laiklik" sorunumuz vardı
Seçimi bırak sahaya odaklan
İsrail yalnızlaşırken Starbucks’ın açıklayamadığı gerçek
Sîdî Ukbe Ulucamii Müslüman Batı dünyasındaki dini yapılarının atasıdır
Randevu sistemi, kamu iletişimi ve ötesi