|
Kutuzov’un stratejisi ya da seçim hükümeti
Tolstoy'un görkemli romanı Harp ve Sulh'ün unutulmaz kahramanı... Napolyon'u perişan eden general... Kutuzov...

Napolyon, 200 bin kişilik donanımlı ordusunu Rusya içlerinden Moskova'ya doğru ilerletirken Kutuzov durmadan çekilir. Komutanlar arasında yaşlı Kutuzov'u çekemeyenler vardır. Kutuzov'un boyuna çekilmesini Çar'a şikâyet ederler. Çar, Kutuzov'a çekilmeyi durdurması istikametinde haber gönderir. Aslında Kutuzov'un maiyetinde bulunan diğer komutanlar da bu çekilmeden rahatsızdırlar, onlar da Kutuzov'u geri çekilmeden vazgeçirmek üzere talepte bulundukları her defasında, Kutuzov onlara: “Sabır ve zaman!” cevabını verir. Ağzından, bu iki kelime dışında bir cümle çıkmaz. Fakat Kutuzov'a Çar'ın mesajı ulaştığında, Kutuzov da elçiye: “Çar ne istiyor, mağlup olmak mı? Çar ne istiyor, ordusunun kırılmasını mı? Çar ne istiyor, Napolyon'un ülkeyi istila etmesini mi?” sorularıyla elçiyi geri gönderir. Napolyon, Moskova'ya yaklaşık 100 kilometre mesafede Borodino'ya dayandığında, kurmaylarından biri Kutuzov'a Napolyon'a karşı ilerleyerek onu durdurmaları gerektiğini önerince, Kutuzov şu cevabı verir: “Napolyon'u durduramayız, onu hiçbir şey durduramaz, dünyada Napolyon'u durduracak tek bir şey vardır, o da kendi hırsıdır!”

Zahirdeki tüm koşullar Kutuzov'a karşı çıkarken, Kutuzov bir tek şeyi dikkate alır: Napolyon Moskova'ya kadar gelecektir, fakat orada neyle karşılaşacaktır? Yanmış, terkedilmiş, boş bir Moskova... Nitekim Moskova'ya kadar gelen ve orayı da işgal eden Napolyon, orada lojistik destekten de mahrum kalınca, ordusunu Rusya bozkırlarının uçsuz bucaksız karlarına ve soğuğuna teslim ederek Paris'e ricat etmek zorunda kalır. Ordusu, Rusya bozkırlarında helak olur...

Burada apaçık seçilen gerçeklik şu: savaş stratejisi ile siyasanın stratejisi arasında koşutluklar görünüyor. Kutuzov'un temelde yaptığı ne? Napolyon'un savletini boşa çıkarmak! Siyasada da kritik nokta burada yoğunlaşır: rakibin hamlesini boşa çıkarmak... Değişik söyleyişle, rakibin, muhatabın gücünü kendi lehine imale etmek... Kutuzov, Napolyon ordusuna cepheden karşı koymayı deneseydi yenileceği kesindi, Kutuzov bunu biliyordu, nitekim bunu itiraftan da kaçınmıyordu. Ama Napolyon'un tüm zaafı da aynı noktada toplanıyordu. Komutanın ya da siyaset erbabının mahareti rakibinin bu türden zaaflarını görmek ve o zaafları kendi lehine imale etmeyi başarmaktan ibarettir... Bunu başarabilen siyaset erbabı (diplomat) gerçekte kendi gücünü harcamadan, fakat salt rakibin gücünü ona karşı kullanmak suretiyle zafere ulaşabilir.

7 Haziran genel seçiminden sonra yayınladığımız yazıda: “...kritik mesele Ak Parti'nin çözüm sürecini hangi parti ile sonuçlandırabileceği probleminde temerküz ediyor.../...problemin çözümünü Ak Parti'nin işbirliği yapacağı partinin kimliği belirleyecek. Şartlar bu kimliğin şimdilik HDP'nin şahsında somutlaştığına işaret ediyor. ” demiştik (14 Haziran 2015).

Gerçi gönüllü olmadı, koşullar ve anayasal zorunluluk Ak Parti ile HDP'yi, koalisyonda olmasa da seçim hükümetinde buluşturdu. Bu buluşma kaderin bir cilvesi değil, hayır; bu buluşma koşulların zorlamasıyla “karşıtlığı dönüştürme” mantığının eseri... İşte, benim, tam da rakibin gücünü kendi lehine imale etme sanatı dediğim olgu...

Bir bakıma, çözümü imkânsızın içinden çıkarabilme mahareti... Tezi, antiteze, hatta senteze dönüştürme devinimi...

Olayların mantığının bizim bireysel mantığımızı aştığı yerler oluyor: işbu seçim hükümetinin teşkili de böylesi bir zorunlu süreci getirdi önümüze...

Eklemeden bitirmeyelim: Kimilerine göre Napolyon'u kış yenmiştir. Ancak unutulmasın ki, Napolyon'u kış koşullarına Kutuzov sürüklemiştir.

Siyasetçilerimizin, diplomatlarımızın, bu inceliği kavramasını, kavrayabilmesini isterdim.
#Kutuzov
#Tolstoy
#Napolyon
9 yıl önce
Kutuzov’un stratejisi ya da seçim hükümeti
“Almanlar et başında”
Varsıllar vergi ödemesin!
Amerikan Evanjelizminin Trump’la imtihanı
Genişletilmiş teröristan projesi böyle çöktü
İsrail’le ticaret ve Deutsche Welle